Sinif Mucadelesi

Gazze : Kan gölü ne zamana kadar sürecek?

Cumartesi 16 Mart 2024

İsrail hükumeti Gazze’deki katliamda nereye kadar gidecek? Daha ne kadar yıkıma ve cesede ihtiyacı olacak?

İsrail ordusu Gazze’ye, 120 gün içinde, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin 2003 yılında Irak’a attığı bombalardan daha çok bomba attı. Resmî olarak kaydedilen 28 bin ölüm ve 100 bin yaralı ile bu küçücük toprak şeridi bir ölüm odasına dönüştü. Netanyahu şimdi de, 9 Şubat’tan bu yana, bombalanan Rafah’a saldırı başlatıyor!
Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan bu şehir, yerinden edilmiş 1,3 milyon Filistinliye ev sahipliği yapıyor ve bölgeye yapılan insani yardımın tek giriş noktasını oluş-turuyor. Ancak bu, Netanya-hu’ya göre bir sorun değil : « sivil-lerin tahliye edilmesi gerekecek ».

Sadece bu tahliye, boşaltma planı bile, tüyleri diken diken ediyor, insanı ürpertiyor. Rafah’taki mülteci, yani sığınmacı nüfus, derme çatma çadırlarda, hasta ve yaralılarla, bitkin durumdaki çocuklar ve yaşlılarla birlikte yaşamlarını sürdürüyor. Hayatları sadece, STK’lar (Sivil Toplum Kuruluşu) tarafından sağlanan su ve gıda yardımı ile yaşamaya çalışıyor-lar. Peki, başka bir yere mi gitmeli ? Ama nasıl ? Ve peki, Mısır’ın sınırını açmak istemediğini bile bile nereye gitmeli?
Netanyahu, bu yeni gerilimi ve şiddetin tırmanışını, Hamas savaşçılarının son yerlerini de yok etme gerekliliği ile açıklayarak meşrulaştırmaya çalışıyor. Aslında bu, halkın tamamına yönelik bir terör politikası anlamına geliyor. Daha önceden de hedef alınan Gazze’de yaşayan Filistinliler, İsrail hükümeti ve onunla birlikte ABD ve Fransa’nın, Birleşmiş Milletlerin ajansı UNRWA’nın (UNRWA : United Nations Relief and Works Agency for Palestine Refugees in the Near East - Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecil-ere Yardım ve Bayındırlık Ajansı ) sağladığı son cankurtaran simitlerini, yani geçim ve yaşam kaynaklarını kesmesi nedeniyle açlıktan ölme sürecine girmiş bulunuyorlar.

Etnik temizlik yapmaya hazır İsrailli bir yerleşimci, « Bu insanlar sağlıklı oldukları sürece savaşmaya devam edecekler. Ama onları her şeyden mahrum edersek, savaşı durdurabiliriz » diye övünüyor. Bu terör politikası, uzun yıllar boyunca Gazze’deki Filistinlileri şiddetle ezmeyi, susturmayı hedeflese de, aynı zamanda yeni nesil isyancıların ve savaşçıların doğmasına da yol açıyor.
Silahlar susunca kimse barış huzur içinde olmayacak. Ne ölülerine ağlayan, yas tutan ve savaş için güçlerini yeniden inşa edecek olan Filistinliler, ne de sürekli elleri tetikte, giderek her zamankinden daha yüksek dikenli tellerin arkasında yaşayan İsrailliler huzurlu ve sakin yaşayacak.

İsrail Devleti’nin kuruluşundan bu yana, emperyalist dünya tarafından da desteklenen bu devletin yöneticileri, Yahudilere, kurbanı oldukları antisemitizm (Yahudi karşıtlığı) ve soykırımdan uzak, barış ve güvenliği garanti edeceklerine dair güvence vermişlerdi.

Arapların, diğer büyük emperyalist ülkelerin az çok açık suç ortaklığıyla Nazi Almanyası’nda doruğa ulaşan zulümlerle hiçbir ilgisi yoktu, ancak Yahudiler için bir sığınak inşa etme sözü, onların pahasına verildi.

Bu vaat tamamen hayali ve yanıltıcıydı, çünkü Karl Marx’ın dediği gibi « bir başka halkı ezen bir halk, özgür olamaz. » Ve İsrail, var olduğu 75 yıl boyunca neredeyse kesintisiz olarak savaş halinde oldu. Gazze’de, Batı Şeria’da ve İsrail’in kendisinde Filistinlilere yönelik katliamlar, sömürgeleştirme ve zulüm devam ettiği sürece, İsrail’in Yahudi nüfusu ne barışa ne de güvenliğe sahip olacak.

Gazze’de yaşanan trajedi, önümüzdeki onlarca yıl boyunca Orta Doğu’nun geleceğini belirleyecek. Ve bunun bütün dünyayı ateşe vermeyeceğinden kim emin olabilir ? Dünyanın en büyük gücü, efendisi olan ABD bile bundan korkuyor. Ve bu korkunun ise iyi bir nedeni bulunuyor ! Onların yağma politikaları ve Orta Doğu’da yürüttükleri tüm savaşlar, burada genel bir istikrarsızlığa yol açtı. Netanyahu ve aşırı sağcı yandaşlarının bölgeyi ateşe vermesini engellemek için de hiç bir şey yapmıyorlar. Gazze’deki savaş, çok sayıda Filistinli mülteci kampının bulunduğu ve İran destekli Hizbullah’ın devlet içinde devlet olduğu güney Lübnan’da bile etkisini göstermeye başladı. Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırdığı Kızıldeniz’e de yayılıyor. Bu savaş ayrıca, ardı ardına yapılan batılı müdahaleler tarafından ekilen, yaratılan yıkım ve nefretle beslenen, sayısız milislerin bulunduğu Irak ve Suriye’de yeniden ortaya çıkıyor.

Aslında savaş sarmalı tetiklendi. Ve Filistin’de Yahudiler ile Araplar arasındaki çatışmayı üreten emperyalist güçler bunu durdurmaktan acizler. Bu savaşa doğru yürüyüşün tek alternatifi, bütün dünyanın sömürülenlerinin kendi yöneticilerine ve onların ortaya koydukları kapitalist düzene saldırarak temsil edebilecekleri alternatifdir.
( 12 02 2024 tarihli işyeri bülteni )


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı: 299, 16 Mart 2024  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?