Kadına karşı dayanışma var
Resmi verilere göre sadece mayıs ayında 40 kadın öldürüldü; 22 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Bu rakamlar doğru kabul edilse bile artık her gün 2 kadın öldürülüyor demek.
Artışın arkasında, artan yoksulluk, işsizlik ve de bu sorunları çok daha ağır yaşayan sığınmacıların katkısı var. Akşam hava karardıktan sonra, büyükşehirlerin ana caddeleri, kucağında birkaç aylık bebekleriyle, dilenen yoksul sığınmacılarla dolu. Erdoğan’ın “ensar olmaya devam edeceğiz” sözünü, en acı şekilde çocuklar ve kadınlar yaşıyor.
Artışının arkasında, devletin cezasızlık siyaseti ve tüm tarikatların, diyanetin kadına şiddeti desteklemesi de var. Şiddet gördüğü erkeği öldürme veya yaralamadan yargılanan kadınlar, bir iki istisna dışında iyi hal indirimi alamıyor. Onlar da hem kadın örgütlerinin yoğun çabası ve desteği sonucu oldu. Kendisi şiddet uyguladığı, hatta planlayarak öldürdüğü halde yargılanan erkekler tam tersine bir iki istisna hariç hepsi iyi hal indirimi alıyor. Çünkü hukuk sistemi, çalışanlar, kadına karşı, katille aynı düşünüyor.
Uzaklaştırma kararı olduğu halde, öldürülen kadınlar için görevini yapmayanlar çoğu zaman yargılanmıyor. Böylece polisinden hakimine kadar herkes iş birliği içinde kadına karşı erkek dayanışmasını sürdürüyor.
Tarikatların iktidar eliyle, devlet olanaklarını kullanarak arttırılan etkisi, kadına yönelik şiddeti arttıracak. Çünkü tümü kadını bir insan değil, erkeğin bir parçası, aciz bir varlık olarak görüyor. Kadın, kendini toplum dışında tutmalı, hep itaat etmeli. Böyle bir şey kadının eve kapatılması, okuldan, işten, sosyal yaşamdan koparılması demek. Ne toplumsal işleyiş ne ekonomik durum buna uygun. Geçmiş çağların koşullarını bugüne dayatan dincilerin asıl kendileri, toplumun dışına çıkmalı. Ve kadınları rahat bırakmalı. (03.06.23)
