Hırsızlar zirvesi

19-21 Mayıs tarihleri arasında Japonya’nın Hiroşima kentinde düzenlenen geleneksel G7 zirvesi, her zamankinden daha açık bir şekilde, dünyayı kendi yasalarına ve çıkarlarına boyun eğdirmeye niyetli emperyalist haydutların bir toplantısıydı.

Putin’in Rusya’sı ve Xi Jinping’in Çin’i, iki büyük güç olmalarına rağmen, zirvedeki tartışmaların, müzakerelerin ve kabul edilen kararların merkezinde yer almalarına rağmen davet edilmediler. "Küresel güney" olarak bilinen diğer büyük ülkeler, Hindistan, Brezilya ve Endonezya gibi "yoksul ülkeler" demeye bile gerek yok, zengin ülkelerin bu zirvesine sadece gözlemci olarak davet edildiler.

G7’nin amaçlarından biri, ABD’nin arkasında özel bir ittifaka kilitlenmeyi reddeden ve Rusya ile ekonomik ve diplomatik ilişkilerini sürdürmeye çalışan bu ülkelere baskı yapmaktı.

Bu görev G7’nin sürpriz konuğu Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’e düştü. Hindistan başkanından "savaşı sona erdirmek için mümkün olan her şeyi yapacağına dair" muğlak bir söz aldı.

Her şeyden önce Zelenskiy, ABD Başkanı Biden’ın daha önce reddettiği, isteyen Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya F16 savaş uçakları teslim etmesini, bunların "sadece Ukrayna topraklarında" konuşlandırılması koşuluyla kabul ttirdi.

Oyunun merkezindeymiş gibi görünmek için elinden geleni yapan Macron, Zelensky’ye bir uçak tahsis etmekle övünürken, Biden’ın bu açıklaması, eğer kanıt gerekiyorsa, ABD’nin Rusya’ya karşı Batı koalisyonunun tek hakimi olduğunu gösteriyor. Ama aynı zamanda Çin’e karşı da manevra yapıyor.

ABD’nin başını çektiği emperyalist güçler, kendi kapitalistlerinin çıkarlarına yeterince hızlı boyun eğmeyen ülkelere karşı sürekli olarak korumacı önlemler, yaptırımlar ve ekonomik ya da mali misillemeler uygularken, Çin’i "ekonomik baskı" uygulamakla suçluyorlar.

Tencere dibin kara, seninki benden kara! Bir kez daha, G7’deki ABD liderlerinin amacı, Avrupalı olsun ya da olmasın müttefiklerini Çin’e karşı yaptırımları onaylamaya zorlamaktı.

Örneğin en yüksek performanslı yarı iletkenleri satmayı reddederek Çin’in ekonomik gelişimini engellemeye kararlı olan ABD, Avrupalı rakiplerinin Çin ile sınırsız ticaret yapmaya devam etmesine izin vermek istemiyor.

Macron’un birkaç hafta önce Çin’den dönerken uçakta yaptığı "Fransa, Tayvan konusunda ABD’yi takip etmemeli" açıklaması heyecan yarattı. Ancak gerçek şu ki Batılı kapitalistlerin, her ikisi de vazgeçilmez olan Amerikan pazarından ve uluslararası para birimi dolardan mahrum kalmamak için itaat etmekten başka seçenekleri yok.

Bu ülkeler, giderek daha da sıkılaşan bir siyasi ve askeri koalisyonun parçasıdır. Batılı denizaltılar ve askeri gemiler Çin Denizi’nde gezinirken, savaşa girmekle suçlanan yine de Çin’in ta kendisi!

Açıkça görülüyor ki, resmi olarak barışı korumaya adanmış bu G7 toplantısı dünyayı topyekün savaşa biraz daha yaklaştırdı.

LO 24.05.2023