Sinif Mucadelesi
Uluslararası Gündem

Kosova

Avrupa’nın bir diğer barut fıçısı
Cumartesi 18 Kasım 2023

Yugoslavya’nın dağılmasından önce onun taşra bölgesinde yer alan, Arnavutluk ile Sırbistan arasında sıkışmış gibi yer alan ve 2008 yılından beri bağımsız olan Kosova, 24 Eylül’de yeniden şiddetli çatışmalara sahne oldu.

Sırp milisler tarafından Kosova’nın kuzeyinde gerçekleştirilen saldırı Arnavut kökenli Kosova’lı bir polis memuru ile beş Sırp milisin ölümüne yol açtı. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Sırbistan’a Kosova’nın sınırına yığdığı askerlerini geri çekmesi çağrısında bulunarak tepki gösterdi ve NATO’nun buradaki askeri varlığının arttırıldığını açıkladı.

Bu bölgede Sırplarla Arnavutlar arasındaki gerilim tekrarlanıyor. Nüfusunun çoğunluğu Arnavut olan bu ülkede 120 bin Sırp yaşıyor, bunların 40 bini çoğunlukta oldukları ülkenin kuzey bölgesinde yerleşmiş bulunuyorlar. Sırbistan, eski taşra bölgesinin bağımsızlığını hiçbir zaman tanımadı ve cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Sırpların savunuculuğunu yapıyor. Kosova Başbakanı Albin Kurti’ye gelince, azınlıktaki Sırplara hayatı zorlaştırmaya, zehir etmeye devam ediyor. Her iki kampın da milliyetçi söylemleri, aralarındaki uçurumun yirmi beş yıldır daha da arttığı Sırp ve Arnavut halkları arasındaki ilişkileri daha da zehirlemeye devam ediyor. Ülkenin kuzeyindeki bir kısmı Sırpların yaşadığı kuzey ve diğer kısmı Arnavutların yaşadığı güney arasında ikiye bölünmüş Mitrovica kenti, buna iyi bir sembol oluşturuyor.

Kosova’nın da ötesinde tüm Balkanlar bölgesi (Bu bölge, Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ, Kosova, Slovenya, Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Macaristan, Yunanistan ve Trakya’yı içeriyor) çok uzun bir süreden beri barut fıçısına dönüşmüş bulunuyor. Yugoslavya’nın dağılması, 1991’den 1995’e kadar en az 130 bin kişinin ölümüne neden olan bir savaşa yol açtı. Sırbistan, Hırvatistan ve Bosna cumhuriyetlerinin, her biri büyük Avrupalı ​​güçler tarafından kendi çıkarlarına göre desteklenen milliyetçi yöneticileri, Yugoslavya’da bağımsız yurt kurdular ve o zamana kadar burada iç içe birbiriyle karışık bir biçimde yaşayan halkları birbirlerine karşı kışkırtarak, birbirlerine düşürdüler. ABD’nin himayesinde 1995 yılının Aralık ayında imzalanan Dayton antlaşmaları, çatışmalara son verdi. Ancak, sahada yürütülen bölünmeyi, katliamlar ve nüfusun yerinden edilmesi gibi yöntemlerle genişletip, yayarak bir etnik arıtma, bir temizlik politikası da onaylanmış oldu.

Etnik gettolarda az çok sıkışıp kalan halklar için durumu çekilmez kılan Dayton uzlaşmaları, gelecekteki bütün tutuşma, kargaşalık ve yangınların elemanlarını da içeriyordu. Dayton’nun imzalanmasından bir yıl sonra, Kosova’da, bu kez Kosova Kurtuluş Ordusu (KKO) ile Sırbistan’ı karşı karşıya getiren bir savaş patlak verdi. Arnavutların Kosova’da çoğunlukta olmalarına rağmen, ülkeden kovulmaları gerektiğini düşünen o dönemin Sırbistan Cumhurbaşkanı Miloseviç, 1998 yılının Mart ayında yeni bir savaş başlattı. Bu savaşta 700 bin Kosovalı zorla Arnavutluk ve Makedonya’ya sürüldü. Başta ABD olmak üzere emperyalist güçler, başlangıçta Miloseviç’in harekete geçmesine izin verdiler. Daha sonra NATO, Miloseviç hizaya girmeyi reddedince, 24 Mart 1999’da Sırbistan ve Karadağ’ı 78 gün boyunca bombaladı. Yüzlerce sivil öldürüldü, yüz binlerce insan ise kaçmak zorunda kaldı. Sırp ordusunun militer ve paramiliter güçleri tarafından Kosova’daki Arnavut nüfusa, daha sonra Kosovalı milliyetçiler tarafından da Sırp ve Çingene nüfusa karşı kötü uygulamalarda bulunuldu.

Ulusal nefreti körükleyerek halklarını savaşa sürükleyen Sırp, Hırvat ve Bosnalı yöneticiler Miloseviç, Tudjman ve İzzetbegoviç öldüler. Ama siyasi mirasçıları aynı yangınlara yol açmaya devam ediyorlar. Bununla birlikte, dün olduğu gibi bugün de savaş çığırtkanları sadece onlar değiller. Bu alanda emperyalist güçler en belirleyici rolü oynuyorlar. Avrupalı ​​ve Amerikalı yöneticiler, sadece Titocu Yugoslavya ve bu halklar arasında geçici olarak bir arada yaşamayı sağlayan Sovyet bloğu sürecini içeren kırk yıllık bir süre hariç, bir buçuk asırdan fazla bir süreden beri, ekonomik ve politik çıkarlarını dayatmak için, Avrupa’nın bu bölgesine sürekli müdahalelerde bulundular. Bu, Ukrayna’daki savaşın başlamasından çok önce doğruydu, ancak savaşın başlamasından bu yana daha da doğru hale geldi.

Yirmi beş yıldır hiçbir sorun çözülemedi. Balkanlardaki halklar, hala yaşanmaz koşullara maruz bırakılıyorlar. Sonuç olarak, emperyalizmin egemenliği altında farklı bir durum da söz konusu olamaz. Halkların gerçek özgürlüğü, toplumsal özgürlükleri olmadan gerçekleşemez, dolayısıyla bu egemenlik sistemi alaşağı edilmeden de bütün bunlar düşünülemez. (04.10.23, LO)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı: 295 - 7 Kasım 2023  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?