Muhalefet ! Millet İttifakı ile CHP’nin 2015 seçimlerinden bu yana uyguladıkları siyaset !
Son 14-28 Mayıs genel seçimlerinde, Millet İttifakı’nın ve özellikle de CHP’nin «kesin kazanırız», « zafer çantada keklik » gibi tavırlarıyla, kitleleri ve özellikle de AKP peşinden giden yoksulları ve emekçileri kazanmak için en küçük bir katkıda bulunmadan seçimleri kaybetmelerinden sonra, aydınlar arasında ve sol kesim içerisinde yoğun tartışmalar başladı, halen de devam ediyor.
Bazı gazeteciler ve aydınlar, muhalefetin ve özellikle de CHP’nin 2015 yılındaki seçimlerde, AKP’nin seçimleri aşikâr bir şekilde kaybetmesinin üzerine gitmeden, sonuçları « tartışmasız bir şekilde AKP kazandı » diye kabul etmeleri, bugün daha da ön plana çıkarılmaya çalışılıyor… Bu konuda, aslında son 14-28 Mayıs seçimlerinden de önce biçok aydın ve gazeteci, Muhalefet ve özellikle de CHP’nin siyasetinin yanlış olduğunu, bu siyasetin kitlelerin çıkarlarını savunmadığını ileri sürüyorlardı hâlâ da buna devam ediyorlar.
Bazı hatırlatmalar: 2002 yılında bizler hırsız değiliz, bizler halka hizmet edecek olan « dürüst » siyasetçileriz ninnileriyle iktidara gelen AKP hükümeti, 2012’den itibaren hızlı bir şekilde, onların da diğer siyasetçilerden hiç de farklı olmadığının ortaya çıkmasıyla, büyük bir yıpranma yaşadı ve kitleler onların da kitlelerin hizmetinde olmadığını, zenginlerin hizmetinde olduğunu, onların da iktidar koltuklarını kullanıp nasıl kendilerinin ve çevrelerinin ceplerini doldurdukları, servetler edindiklerini gördü. Bunu en çarpıcı bir biçimde, AKP seçmenlerinin «keşke elim kopsaydı da AKP’ye oy vermeseydim » diyen ifadelerini içeren sayısız videolar anlatıyor !
Özetlemek gerekirse : 2015 yılında yapılan genel seçimleri AKP açıkça kaybetti, ama milyonlarca damgasız oy pusulasıyla seçim sandıklarını doldurarak «zafer kazandı». Bu durumda, başta CHP olmak üzere, muhalefetin hemen harekete geçip, kitleleri de seferber edip, sahtekarlıkları belgeleyerek AKP’nin hem iktidardan gitmesini, hem de sahtekarlıklarından dolayı cezalandırılmasını sağlaması gerekiyordu.
İş bununla da bitmedi. 2017 yılında, bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Muharrem İnce’nin aslında seçimleri kazanmasına rağmen, esrarengiz bir şekilde saatlerce ortadan kaybolmasının ardından, AKP’nin «zaferi» ilan edildi diye bir sürü iddialar bulunuyor. AKP iktidarının, Cumhuriyetin yasalarını hiç takmadığı konusunda sayısız örnekleri var : bir önceki İçİşleri Bakanı Soylu’nun bazı binaların yargı kararı olmadan yasa dışı bir şekilde yıkılması konusunda « birşey olmaz, yargı kararı sonradan alınır » gibi açıklamalarda bulunması durumun vahametini açıkça ortaya koyuyor.
En son çarpıcı örnek ise, Erdoğan’ın tek kişilik iktidar Anayası’na bile aykırı bir şekilde, yasal olarak hakkı olmadığı halde aday olup, seçimleri kazanması, ve bu durum yasal olarak «kabul edilemez» olsa bile CHP’nin ve içinde bulunduğu Millet İttifakı’nın hiçbir ses çıkarmaması oldu.
Şimdi Millet İttifakı dağılmış görünüyor. Bundan sonra, özellikle gelecek Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde Muhalefet ve CHP ne gibi siyaset izleyecek konusunda ortada görünen bir şey yok. Ama yaşanan son 14-28 Mayıs seçimlerinin deneyimden yola çıkarak da açıkça şu söylenebilir : işçi sınıfı ne CHP’den ne de eski müteffiklerinden kesinlikle bir şey beklememeli. Özellikle de son zam furyalarından sonra emekçiler ve yoksullar feci bir fakirleşmeye ve yoksulluğa sürükleniyor. Muhalefet güzel laflar söyleyip «yarınlar güzel olacak» masalları anlatmaya devam ediyor. Ölü gözünden göz yaşı beklemek boşunadır. İşçi sınıfı tüm bu oyunları bozacak, üretimden gelen gücünü kullanacak ve ürettiği zenginliklerin yağmalanmasını engelleyerek, onları kitlelerin refahı için kullanacak güce sahiptir.
(31.07.23)
