Sinif Mucadelesi

Hükümet, büyük sermayenin emrinde! Emekçiler kendini hissettiren krizden korunmak için kendi taleplerini ileri sürmeli

Pazartesi 7 Temmuz 2008

Türkiye’yi temsil eden takımın Avrupa Futbol Kupası’ndan elenmesi en çok hükümet üyelerini üzmüş olacak. Futbol sevgilerinden değil elbette. Medyanın da desteğiyle, hatta işyerlerinde patronların da çabalarıyla milyonların ve özellikle emekçilerin dikkatlerini futbola yöneltmeyi başarmışlardı. Böylece, ellerini ceplerimize sokmayı becerdiler.

Siyasi partiler ve devlet kurumları arasındaki kavga, ordunun da içeri çekilmesiyle sertleşerek devam ediyor. Sözde uzmanlar, bu ortamın toplumda "travma" yarattığını söylüyor ve hükümeti, tarafları ortamı yumuşatmaları için uyarıyorlardı. Futbol iyi bir olanak sağlamıştı.
Ama ne kadar uzatsalar da gerçekler kendini dayatıyor. Bu aydan geçerli olacak yüzde 21 oranındaki elektrik zammı, iğneden ipliğe her şeyin fiyatını yükseltecek. Üstelik elektrikteki fiyat artışı otomatiğe bağlanacak. Son zamla birlikte bu yıl elektrikteki fiyat artışı yüzde 42 olacak. Doğalgaz tarifesi de yeniden belirlenecek, yüzde 7 ila 8 zam olacak.
Zamların duracağı, enflasyonun azalacağı umudu da yok. Çünkü hükümetin elinde güzel bir bahane var; "zam ithal ediliyor" yani petrol fiyatının artışını söylüyorlar.

Buna karşın işçinin, ücretlinin satın alma gücünde müthiş gerileme oluyor. Asgari ücrete, 1 Temmuz’dan itibaren yüzde 5, yani 21.71 YTL zam gelecek. Böylece asgari geçim indirimi dahil net 481.55 YTL’den, net 503.26 YTL’ye yükselecek. Oysa bu artışın belirlendiği geçen yılın Aralık ayından bu yana asgari ücretlinin yaşamında çok şey değişti. Bulgur, pirinç, makarna, sıvı yağ fiyatı geçen yıla göre aldı başını gitti. Tüpgaz, gazyağı, mazot, belediye, minibüs fiyatları arttı... Hem de hedeflenen ve açıklanan enflasyonun çok üzerinde.

Türk-İş’in yoksulluk sınırı 4 kişilik aile için 2 bin 315 YTL; açlık sınırını 711 YTL. Asgari ücret değil, çoğu emekçinin ücreti giyim, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım gibi zorunlu giderleri karşılamıyor. Erdoğan’ın örnek gösterdiği simit 50 YKr’den 75 YKr’ye çıktı. Simide yüzde 50 zam geldi. Ama asgari ücret için belirlenen yüzde 5’lik zam, yüzde 10 artışla bağlanan sözleşmeler değişmedi.

Siyasiler arasında ardı arkası gelmeyen tartışma gibi enflasyonun tırmanışı ve satın alma gücünün düşmesi ekonomideki genel çıkmazın yansıması. Ekonomik büyüme hızı geçtiğimiz yılın sonlarında yüzde 3-4’e gerilemişti. Bu yıl zar zor yüzde 6 çıkarabildiler. Oysa, 2007’nin başlarında yüzde 7,6’lık büyüme olmuştu. AKP bununla seçimi kazandı.
Büyümenin gerilemesi, patronların kazançlarının azalması demek. İşçiler için ise, işsizlik. Patronlar mallarına zam yaparak kayıplarını azaltıyor ama işçi ne yapsın?

Bir sorun da başbakanının IMF ile ilgili konuşurken söylediğinin aksine dış borçtur. Geçtiğimiz yıl 247 milyar dolar olan borcun yüzde 65’e yakını özel sektörün. Bu yıl, özel sektörün dış borcu 180 milyar dolara yaklaştı. Toplam borç miktarı 280 milyar doları civarında.

Hükümet, patronların para ihtiyacını ucuza getirmek için, düşük döviz politikası izliyor. Parayı çekmek için de yüksek faiz veriyor. Böylece bugüne kadar dışarıdan borçlanma devam edebildi.

Ancak tüm dünyayı etkileyen ekonomik kriz nedeniyle, daha yüksek kazanç peşinde koşan para her an geri gidebilir. Üstelik döviz yükselirse ya da kredi borcunu yeni kredi alarak ödeyen patronlara para vermek isteyen olmazsa,…

Büyük sermaye, yaklaşan tehlikenin çok iyi farkında. Bu nedenle TÜSİAD toplantısında, siyasileri kendi aralarındaki sert çekişmeyi ve uzlaşmaz tutumlarını “akıl tutulması” olarak eleştirdiler. İstikrarı sarsmasından tedirgin olduklarını söyleyip düzenin bozulmamasını ekonominin yüksek riskli hale gelmesi, büyümenin yavaşlaması, enflasyon ve kamu harcamalarının artması konularında hükümeti eleştirdiler. İstedikleri "istikrar", kendilerine kesilmeyen para musluklarının bulunması, daha çok kazanmaları için devletin olanaklarının kullanılması.

Oysa krizden asıl etkilenen emekçiler. Emekçiler, krizden korunmak için, ücretlerin enflasyon oranında otomatik olarak arttırılması; fiyatların denetimi; işçi çıkarılmasının yasaklanması gibi en temel ve kolayca uygulanabilecek taleplerini oyalamalara, siyasi tartışmaların yaratmaya çalıştığı bulanık havaya kapılmadan tıpkı patronların yaptığı gibi dayatmalıdır. (01.07.08)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2008  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 121 - 1 Temmuz 2008  Site yaşamını izle Başyazı   ?