Sinif Mucadelesi

Kürt sorununda çözüm sürecine mi girdik?

Cuma 15 Mart 2013

Farklı çevrelerin “barış süresi”, “İmralı açılımı” gibi başlıklar altında gündeme getirdikleri sorunun temeli, Kürt halkının dünyadaki diğer halklar gibi temel ulusal haklara bile sahip olmamasıdır.

Geçen yaz cezaevlerinde açlık grevleri esnasında Öcalan’ın KCK tutuklularına açlık grevine son verme çağrısı ve bu çağrının hemen yerine gelmesiyle gündeme gelen “barış süreci” birkaç aydan beri daha yoğun bir şekilde gündemde. Ardından MİT Müsteşarının Aralık ayı ortalarında İmralı’da Öcalan ile görüştüğü ortaya çıktı. Birkaç hafta önce ise bu süreç yoğun bir şekilde gündeme gelip AKP’nin ve patronların baş temsilcisi Tayip Erdoğan’ın biraz şaşırtıcı olan bir sürü “açıklamaları” geldi. Çünkü Erdoğan birkaç ay öncesine kadar MHP tarzı konuşmalarıyla: “Çocuk katili, cani Öcalan idam edilmeli”, “PKK terör örgütüdür”, “BDP terör örgütünün uzantısıdır”, BDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları “kaldırılmalıdır” gibi söylemleri sıkça gündeme getiriyordu.

Şimdi yine aynı Erdoğan, “Kürtler ile Türkler kardeştir”, “bütün milliyetçi akımlara karşıyım diyor ve hızını alamayıp “proleter enternasyonalizminden” söz etmeye de başlarsa şaşmamalıyız!

İşin ciddi nedenlerine gelecek olursak, geçmişte de Kürt hareketi ile belirli “açılımlar” ve girişimler, “ateş kesmeler” olmuştu ve başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bu defa AKP hükümetinin ve patronların “Kürt sorununu burjuva çerçevede de olsa” çözmek istekleri daha ciddi görünüyor. Burjuva medyasının propagandasından tutunuz da burjuva aydınları, sanat dünyası (örneğin Kadir İnanırın yaptığı açıklamalar) çevrelerinin tavırlarından da görmek mümkün. Ek olarak Erdoğan ile BDP temsilcileri arasındaki laf sataşmaları ve de Sinop ile Samsun’da özellikle BDP milletvekillerine karşı yapılan linç girişimlerine rağmen İmralı’ya heyetler gitmeye başladı ve bu heyetlerin neler konuştuklarını, nelere karar verdiklerini açıklamamalarına rağmen “tarihi bir süreç yaşanıyor” diye gündeme gelmesi ve hatta tüm bunlara paralel olarak da Erbil’de bu “süreç” temelinde görüşmelerin yapıldığından söz ediliyor olması bu defa Türkiye’deki büyük sermayenin ve ortakları emperyalist devletlerin, Kürt sorununa kendi çıkar temellerinde de olsa bir çözüm bulmak isteklerinin daha çok ağır bastığını anlatıyor. En azından bir ara söz ettikleri Sri Lanka’daki Tamil Kaplanları’na uygulanan “çözümden” vazgeçmiş gibi görünüyorlar.

Bu son “barış sürecinin” temel nedenlerini ve esas olarak buna kimin, nasıl “karar verdiğini” bizler bilmiyoruz. Çünkü büyük sermayenin çıkarlarını korumak için perde arkasında alınan önemli kararlardan haberimiz yok! Bazı kaynaklar, son “barış süreci” stratejisinin ABD tarafından oluşturulduğunu ve buna Irak ve Suriye Kürtlerinin de dahil olduğundan söz edip, esas nedenin Ortadoğu ve özellikle Irak petrol ve gaz kaynaklarının güvence altına alınması amacıyla Ortadoğu’da bir istikrarın sağlanması ve bir kargaşa ortamına karşı ön tedbir olduğundan söz ediliyor. Süreci takip edip gelişmeleri göreceğiz.

Ancak şimdiden şunu açıkça söyleyebiliriz: Türkiye’de gerek Kürt gerek Türk kitlelerin çoğunluğu “barış sürecini” “çatışmalar dursun, kan akıtılmasın, barış olsun” “herkes için iyi olur” gibi iyi niyetlerle destekliyor. Bu gibi iyi niyetli fikirlere karşı çıkmamalıyız ve hatta bunları desteklemeliyiz. Ancak körü körüne bir destek olamamalı!

Evet, silahların susması istediğimizi belirtip, ne AKP’ye ne Türkiye’deki patronlara ne emperyalist ortaklarına ne de Kürt burjuvazisine kesinlikle güvendiğimizi; Kürt halkının bütün ulusal haklarına kavuşması için gerekli bütün desteği vermeye hazır olduğumuzu açıkça ifade etmeliyiz. Ancak bizler, Türk ve Kürt emekçiler olarak hem bütün demokratik haklarımızı birlikte savunmaya kararlı olduğumuzu ve daha da önemlisi sömürülen sınıf olarak ortak düşmanımız olan patronlara karşı sömürüye, işsizliğe, adaletsizliklere ve patronlar düzeninin yol açtığı sefalete, yoksulluğa ve her türlü bölücülüğe karşı birlikte mücadele etmeye kararlı olduğumuzu duyurmalıyız. (28.02.13)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2013  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 177 - 1 Mart 2013  Site yaşamını izle Siyasetin Gündemi   ?