Sinif Mucadelesi

Suriye’de demokrasinin gelişine ne oldu?

Çarşamba 14 Kasım 2012

Suriye’de süren iç savaş nedeniyle bayramda bile ölenler oldu. Hem iktidar tarafı hem de muhalifler, verilen sözlere rağmen ellerini silahlarından çekmediler.

Buna rağmen, bugüne kadar her gün Suriuyi’yi diline dolayan hükümet çevresi, hatta medyanın bir kesimi artık Suriye’yi daha az gündeme getiriyor. Üstelik, iç savaş şiddetini arttırmasına, göç etmek zorunda kalanların sayısının yükselişine rağmen.

Daha çatışmalar başlamadan, çadırlar kurup sığınmacı bekleyen, Suriye’ye hatta Ortadoğu’ya demokrasi getireceklerini haykıran hükümet yetkilileri neden çark ediyor?

Türkiye’ye sığınanların sayısı 100 bini aştığından beri, gelen insanların kabulünde sınırlama getirildi. Oysa küçük bir ülke olan Lübnan’da çoktandır 200 bini aştı sığınmacı sayısı. Gazeteler, dışışleri bakanlığının verdiği hesaplarla, büyük büyük rakamları yazacak ne kadar çok masraf yapıldığını yazıyor artık. Ama öte yandan, bir süre önce resmi olarak tüm dünyanın maddi destek isteyen hükümetin, destek için gelen hatta aralarında Van depreminde çok büyük yardım yapanların da bulunduğu yabancı dernekleri, “misyonerlik, casusluk yapar” bahanesiyle geri çevirdiği de biliniyor.

Bu durum, askeri eğitim ve silah yardımının ortaya çıkışını engellemek için de olabilir. Hükümet, yaptıklarını gizlemeye çalışadursun, çadırlarda yaşam her geçen gün çekilmez hale geliyor. Sığınmacılar, son olarak giyecek yardımı alamadıkları için protesto gösterisi yaptı. Hükümetin derdi başka, canını kurtarmak için sığınan Suriyelilerin derdi başka.

AKP hükümeti, Tunus’ta başlayan ve Suriye’ye ulaşan isyan dalgasında, kendisinin de etkisinin olduğunu sandı, anlaşılan. Başbakan ve dışışleri bakanı, Libya’da çark etmez zorunda kalması dışında, devrilen iktidarlara karşı çıkıp “lafta” isyan eden kitleleri desteklemesinin işe yaradığı rüyasını gördüler. Suriye’de de aynı rüyanın devam edeceğini sandılar. Lafla, ABD’nin karşı çıktığı ancak Rusya ve İran’ın, ekonomik, siyasi ve askeri yönlerden açıkça desteklediği Suriye iktidarının, birkaç haftada yıkılacağını sandılar.

Suriye’de artık iktidarla muhalifler değil, onların ardında bir ölçüde büyük emperyalist güçler çekişiyor. Ama o kadar da gayretli değiller. Çünkü ülke hem çok küçük hem de Irak, Libya gibi önemli zenginlik yanakları yok. Bu nedenle kitlelerin ölmesi, göç etmek zorunda kalması, ülkenin yıkılması onlar için fazla dert değil. İç savaş kendi topraklarına uğramıyor. Uzaktan üzülüyorlar, uzaktan kızıyorlar, uzaktan yardım edip yasaklar koyuyorlar.

Ancak Türkiye için aynı şey geçerli değil. Türkiye savaşta olmamasına rağmen, can kaybı var, göç etmek zorunda olanlar var, ekonomik gerileme var ve sınır illeriyle sınırlı olsa da bir savaş durumundaki gibi toplumsal çalkalanma var.

Yapılması gerektiği gibi yüz binden fazla Suriyeliyi barındıran hükümet, çatışmaların olduğu en yakın sınır ilçelerinde yaşayan birkaç on bin vatandaşını korumak için gerekeni yapmıyor. Biraz para bulabilen çoğu aile uzak ilçelere göç etti ancak işsizlik ve parasızlık nedeniyle bunu yapamayanlar var. yardımlarla ailesini geçindiremeyen bazı Suriyeliler, çok düşük yevmiyeyle kaçak çalıştırılıyor, yetkililer patronlara kazanç sağladığı için görmezden geliyor ama bu durum bu illerde gerginliğe neden oluyor. Suriye ile ve Suriye üzerinden yapılan ticaretin durması, işsizliği ve yoksulluğu arttırması, gerginliği tırmandırıyor.

AKP hükümeti, Suriye’ye karışmada ne kadar gönüllü olduğunu görüp öne çıkmasını destekleyen büyük emperyalist devletlerden istediği hiçbir desteği alamadı. Ne para yardımı ne tampon bölge ne de uçuşa yasak bölge oluşturuldu. Şimdi bizzat başbakan ve dışışleri bakanının izlediği bu saldırgan siyasetin bedelini önce Suriyeli ve ardından Türkiyeli kitleler ödüyor. (01.11.12)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2012  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 173 - 2 Kasım 2012  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?