Sinif Mucadelesi

Hem işçi hem de memur sendikaları yasası değişiyor

Perşembe 16 Şubat 2012

12 Eylül askeri darbesinden sonra, memur sendikaları yasaklandı, işçi sendikalarına önemli kısıtlamalar yapıldı. Bunlardan biri de yetki barajıdır. Buna göre bir sendikanın, bir işyerinde sözleşme yapabilmesi için o işyerinde örgütlü olması yetmiyor, işyerinin ait olduğu işkolunda çalışan tüm işçilerin %10’nunu örgütlemiş olması gerekiyor.

Bu madde uzun zamandır görmezden gelindi; sendikadan istifa eden, kapsam dışında kalan, işten ayrılıp üyeliği düşenler gibilerin kaydının tutulmadığı Çalışma Bakanlığı verileri geçerli tutularak, yetkisi düşen sendikaların sözleşme yapmasına göz yumuldu. Böylece sendikalı işçi sayısı 1 milyon yüz bin civarında görüldü. Ancak gerçek rakam 400 bin ile 800 bin arasında hesaplanıyor.

Sendika bürokratları, işçinin hakkı için mücadele etmiyor, her konfederasyon yönetimi, sırtını bir partiye dayayıp koltuğunu koruyor: Türk-İş hükümette kim varsa, işyerinde hangi patron varsa iyi geçiniyor, DİSK CHP’ye, Hak-İş AKP’ye bel bağlıyor.

İki kez ertelenen düzenlemeye göre artık gerçek rakamlar uygulanacağı için baraj nedeniyle 100 sendikadan sadece 15’inin toplu sözleşme yapma yetkisi kalıyor. Bu durumda sendikalı işçilerin %64’ü sözleşme yapamayacak. DİSK’in hiçbir sendikası sözleşme yetkisi alamıyor.

Mücadele dönemlerinde işçileri denetlemek ve sınırlamak için sendika bürokratlarına ihtiyacı olduğunu bilen patronlar, hükümet aracılığıyla sendikacılarla görüşerek yeni bir yasa hazırladılar. Yetki barajının binde beşe indirilmesinde anlaşıldı ancak son anda bu oran %5’e çıkarıldı.

Böylece sendika bürokratlarına gözdağı verilip bağımsız sendikaların önü kesilirken, arka planda kıdem tazminatının kaldırılması pazarlığı yapılıyor. Bu yasal düzenlemeler, bürokratları korkutsa da işçi sınıfı için fazla bir şey ifade etmiyor. Anayasa halkoylamasında, bir işyerinde birden çok sendika hakkı kabul edilmişti; bu kağıt üstünde kaldı. Değil iki sendika, bir sendikaya üye olduğunda işçi işten atılıyor.

Aynı halkoylamasıyla, memura toplu sözleşme hakkı kabul edilmişti. Toplu sözleşme yapabilmek için gerekli yeni yasa, 16 aydan sonra meclisin gündemine getirildi.

Bu yasa da memurların haklarını ilerletmiyor, tersine gelecekte iktidara sorun oluşturabilecek yönlerden kısıtlamalar getiriyor.

Öncelikle sendika hakkı tanınmadan bile mücadele ile toplu sözleşme yapma hakkını kazanan belediye çalışanlarının sözleşme yapma hakkı yok ediliyor. Meclis, ordu görevlilerini ve polisleri yani on binlerce memuru kapsam dışı bırakuyor. Uyuşmazlık halinde 11 kişilik Kamu Görevlileri Hakem Kurulu son sözü söyleyecek. Ancak bu kurulun sadece 4 üyesi sendikalar tarafından belirlenecek, diğerlerini hükümet atayacak. Üstelik itiraz hakkı da grev hakkı da yok. Emekçilerin elinde hakları için mücadele edebileceği hiçbir silahı yok. Böylece hükümet, tıpkı zamlarda olduğu gibi kararı sözde “bağımsız” kurulun verdiğini söyleyebilecek.

Toplu sözleşme “aylık ve ücret” dışında masraf gerektiren hiçbir konuyu kapsamayacak. Taşerona bağlı binlerce sağlık çalışanın kadroya alınması, mahkeme kararıyla kesinleşmişken uygulanmıyor. Eğitim işkolunda, “sözleşmeli” denen öğretmenler aslında “mevsimlik işçi” statüsünde çalıştırılıyor. Sendikalar bunları “masraf” gerektirdiği için toplu sözleşmede gündeme getiremeyecek. Masraf gerektirmeyen hak veya düzenleme olur mu, bilinmez? İşçi sendikalarında olan bu hak, memur sendikalarına tanınmıyor.

İşçi ve memur sendikaları yönetimleri yasa tasarılarını eleştiriyor. Hepsi ayrı ayrı birkaç protesto gösterisi düzenledi. Yani iş yapmış olmak için yaptılar. İşçi sınıfını, en alt düzeyde bile örgütsüz bırakmaya dönük bu düzenlemeler, geçmişte DİSK’in kapatılmasına karşı yapılan 15-16 Haziran mücadelelerinde olduğu gibi ileride de yine işçi sınıfı tarafından geçersiz kılınacaktır. (01.02.12)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2012  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 164 - 3 Şubat 2012  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?