Sinif Mucadelesi

30 yıldır sürenleri emekçiler değiştirebilir

Cuma 16 Eylül 2011

12 Haziran genel seçimi sonrasını Kürtlerin özgürlük mücadelesini, Emek, Demokrasi, Özgürlük bloğu başarılı oldu diyebiliriz. Aynı durum AKP içinde geçerli. Çünkü hem AKP hem de Blok seçimden güçlenerek çıktı. Ancak DTP’nin “yerel özerklik” talebine karşı AKP’nin ileri sürdüğü yeni anayasa yapılmasına ilişkin gelişmeler, sürecin zorla ilerleyeceğini gösteriyor.

Çünkü her iki tarafta gizli kapılar arkasında tartışıyor. Çözüm konusunda samimi olmadıklarından ötürü, hem Türk hem de Kürt halkına demagoji yaparak zaman geçirmeye çalıştılar.

AKP’ye göre; evet, Kürtler var ancak Kürt sorunu diye bir şey yok. Her şey bireysel kalsın. Anayasa içinde iki halkın tanımı olmayacak. Tıpkı cumhuriyetin kuruluşunda olduğu gibi AKP başından beri yeni ve farklı hiçbir şey söylemiyor.

Kürt tarafı ise vatandaş tanımının yeniden yapılmasını ve yerel özerkliğin güçlenmesini istiyor. Yerel özerklik konusundaki talep sadece Kürt bölgesi için değil. Kürt tarafının diğer talebi ise okullarda ana dilin okutulması.

Bu iki fikir, kitlelere bu şekilde yansıtılırken, öte yandan büyük sermaye Kürt sorununu çözmek amacıyla orta yolu bulmak için her iki tarafa da baskı yapmaya çalışıyor. En azından demokratik talepler Millet Meclisi’nde tartışılsın istiyorlar.

Seçim öncesinde PKK’nin tek taraflı olarak ateşkes ilan etmesi ile seçim huzur içinde yapıldı. Ancak beklentiler gerçekleşmeyince 30 yıldır inişli çıkışlı devam eden silahlı mücadele PKK tarafından tekrar devreye sokuldu.

Otuz yıldır Kürt halkının üzerindeki baskıların devamı anlamına gelen eski baskıcı ve inkarcı siyasetler yeniden gün yüzüne çıktı. En basit olarak Kürtlerin demokratik taleplerin karşısına bile şiddet, kan ve yıllarca tutukluluk gibi yıldırıcı siyasetler çıkarılıyor. Sürekli askeri operasyonlar maliyeti yüksek sonuçlar doğurmaktadır. Bu savaş mantığı Türk halkının da Kürt halkının da ortak mücadelelerine ve çıkarlarına hizmet etmeyecektir. Tam tersine, ileride her iki halkın da birbirini boğazlamasına sebep olacak sonuçlara zemin hazırlamaktadır.

Hükümet bir taraftan halka yalan söylerken diğer yandan PKK lideri Abdullah Öcalan’la kapalı kapılar arkasında görüşmeye devam ediyor. Her iki tarafta karşılıklı olarak taktik oyunları oynuyor. Bu süreç içerisinde onlarca Türk ve Kürt yoksul genci hayatlarından oldu. ABD, Ortadoğu siyaseti çerçevesinde AKP’ye ihtiyacı var. Muhtemelen bu nedenle de Kandil’in bombalanmasına göz yumuyor. ABD, AKP hükümetinin ağzına bir kaşık bal çalarak çok büyük çıkarlar elde etmiş olacak. Irak, Suriye, İran gibi ABD için, iktidarın problemli olduğu ülkeler varken; ABD’nin hiç kuşkusuz, ABD çıkarlarını gözetecek, AKP gibi, hükümetlere ihtiyacı var.

Sonuç olarak, yaşanan karşılıklı silahlı mücadele Türk ve Kürt emekçilerinin sosyal haklarını geriletme zemini hazırlıyor. İşyerlerinde birlikte çalışan Kürt ve Türk emekçilerin ortak mücadelesini zorlaştıracağı gibi hak arayan emekçilere de “terör var, sesinizi çıkarmayın” denebilecek.

Elbette Kürtlerin haklı taleplerini koşulsuz olarak destekliyoruz. Bir şeyih hak olabilmesi için anayasada yer alması gerekir, Kürtlerin hakları da anayasada da yer almalı. Bugün emekçiler, anayasada var olan haklarının bazılarını kullanamıyor. Çünkü patronların çıkarına dokunuyor. Tıpkı bunun gibi anayasada yer alması Kürtlerin o hakkı kullanabilmesini garantilemiyor. Hakları garantileyen tek şey güç dengesidir. Türk-Kürt emekçilerinin ortak mücadelesi ancak büyük sermayenin oyunlarına karşı çıkabilir. Emekçilerin gerçek temsilcileri, emekçilerin kendi örgütlerinde mücadele yürütenlerdir. (26.08.11)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2011  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 159 - 6 Eylül 2011  Site yaşamını izle Siyasetin Gündemi   ?