Sinif Mucadelesi

Burjuva demokrasisinin maskeli balosu

Çarşamba 6 Nisan 2011

Siyasi partilerdeki seçim telaşının bir benzeri de milletvekili olmak isteyenler arasında var. Aralarında müsteşarlardan, dekanlara
kadar onlarca bürokrat ve irili ufaklı patron örgütü idarecisi milletvekili aday adayı olabilmek için görevlerinden istifa etti.

Son iki genel seçimde birinci parti olan AKP, en çok başvuru alan parti. AKP’ye 6 binin, CHP’ye 3 binin, MHP’ye ise 2 binin uzerinde başvuru oldu. BDP ise son genel seçimde olduğu gibi bağımsız adaylarla meclise girmenin yolunu arayacak.

Devletin önemli mercilerindekiler, AKP’nin listesinden aday. CHP ise alışılmış bir taktiği kullanarak DİSK genel başkanı Süleyman Çelebi’yi listesine aldı. Geçmişte de sendika bürokratları milletvekili olmuştu. Örneğin Bayram Meral, Türk-İş genel başkanlığından istifa ederek CHP’den milletvekili olmuştu.

Ayrıca CHP, Ergenekon davasında yargılanan Mehmet Haberal, Tuncay Özkan’ı da listesine alarak, bu konuda hassasiyetleri olanlara da göz kırpıyor.

"Herkes seçme ve seçilme hakkına sahip" ilkokul kitaplarında dahi yazan bu sözlerin aksine milletvekili olabilmek o kadar kolay değil.

Aday adayı olabilmek için her seyden önce binlerce lira
ödemek gerekiyor. Örneğin AKP’den vekil olmak isteyen bir erkek aday 3 bin lira, bir kadın aday ise bin 100 lira ödemeli. Kendini, yoksulların partisi olarak tanıtan AKP’nin belirlediği tutar bu.

Sadece bu para nedeniyle bile milyonlarca insan, ne kadar isterse istesin, milletvekili olamaz.

400 lira olan bağımsız aday başvuru ücreti, bu şeçim için 7 bin liraya çıkarıldı. Sistemin bu şekilde çalısması, bir işçinin ya da bir çiftçinin meclise girememesi, doğal bir şeymiş gibi gösteriliyor.

Başbakan, partisinden aday adayı olanları eleme konusunda ne kadar titiz ve demokratik davrandıklarını gösterebilmek için kurulan komitelerden, adayın halk içinde ne kadar sevildiğini gösteren araştırmalar yapıldığından bahsediyor.

Eşitsizlik temellerine dayanan bu burjuva demokrasisinin kurallarına bile tam olarak uyulmuyor.

Örneğin, %10’luk seçim barajı ile başta Kürt siyasetçilerin kurduğu partiler olmak üzere birçok partinin meclise girmesi, yasal olarak engelleniyor. Son iki seçimden önce seçim barajını düşürme sözü veren başbakan, şimdilerde, "düşük baraj ve koalisyon, ekonomiyi tehdit
eder " diyerek yan çiziyor.

12 haziranda birinci parti olarak iktidar olmak isteyen tüm partiler, öyle ya da böyle patronların programlarını savunuyorlar ve hiçbirinin programında işsizliği önlemek, çalışma koşullarını düzeltmek yok. Başbakan kendi ağzıyla "TUSİAD, bizim iktidarımızda en kârlı dönemini yaşadı" diyerek kimin siyasetini uyguladığını gösteriyor.

Her ne kadar burjuva sınırların içerisinde kalsa da unutmamalıyız ki seçim, düzen tarafından bize sunulan bir lütuf değil; tersine, emekçilerin mücadele ederek aldığı bir hak. Ancak bugün işçi sınıfının çıkarlarını savunacak bir partisi yok.

12 haziranda patronlar, bizden, belirledikleri seçenekler arasından yeni hizmetkarlarını seçmemizi isteyecek.

Bu süre içerisinde de partiler, kendilerini patronlara beğendirmeye çalışırken bizden yana olduklarını söyleyecekler.
Onlar kendi problemlerini tartışırken bizler de, işçi sınıfının siyasetini savunanlar olarak, seçimi, kendi sorunlarımızı tartışarak patronlara karşı silah olarak kullanabiliriz.(25.03.2011)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2011  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 154 - 1 Nisan 2011  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?