Sinif Mucadelesi

Anayasa değişikliği ve aldatmacası

Çarşamba 8 Eylül 2010

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin, sözde amacı, özgürlüklerin genişletilmesi ve demokrasinin sağlam zeminde durması, bir daha darbe ile kesintiye uğramamasıdır. Oysa AKP’nin kendisi, askeri darbenin meyvesidir. Sekiz yıllık iktidarı boyunca, emekçilere, yoksullara, ağır bedeller ödetmiştir.

Çıkardıkları iş kanunları ile esnek çalışma, taşeronlaşma, özeleştirme, sosyal hakların ortadan kaldırılması ve sendikasızlaştırma yaygınlaşmış, ücretler düşmüş, sendikalar toplusözleşme yapma yetkilerini birer birer kaybetmiştir.

AKP hükümeti, büyük sermayenin taleplerini yerine getirdi ve getirmeye devam ediyor.

Anayasa değişikliği paketinde, doğrudan sendikaları ilgilindiren, üç değişiklik var:

51’inci maddenin son fıkrası yürürlükten kaldırılıyor. Böylece bir çalışanın aynı zamanda, aynı işkolunda birden fazla sendikaya üye olabilmesinin yolu açılıyor. Bu göstermelik bir değişiklik. Her şeyden önce, AKP hükümeti döneminde, sendikalı olmak isteyen işçilerin çoğunluğu işten atıldı. Üstelik, anayasada sendikaya üye olmak bir hak olarak tanımlanıp, garanti altına alınmış olmasına, sendikalı olduğu için işçi işten atılamaz denmesine rağmen.

DİSK’in birkaç yıl önce açıkladığı rakamlara göre, DİSK’e üye olmak isteyen her 4 işçiden üçü işten atılmış. Yasalara, patronların çıkarlarına göre her gün ayar çekiliyor ve hükümetin gıkı çıkmıyor, hiçbir patrona yaptırım, ceza uygulanmıyor.

Üstelik, bir işyerinde, sözleşme yapma yetkisi alma şartları değişmediğinde, yani hala patronlara ve hükümetin keyfine kalmaya devam ediyorken, birden çok sendikaya üye olmak neye yarar.

53’üncü maddedeki değişiklikle kamu çalışanlarına, sözleşme yapma hakkı veriliyor. Ancak grev hakkı yok. Uyuşmazlık halinde Kamu Görevlileri Kurulu’na başvurulacak ve bu kurulun kararları sözleşme hükmünde olacak. Üstelik, sözleşmede kazanılan haklar, bugünkünün aksine, emeklilere yansımayacak. Bu madde tam bir aldatmaca.

Oluşturulan kurul, 12 Eylül’ün Yüksek Hakem Kurul (YHK) gibi. Zaten grev olmadan, yani hükümeti zorlayacak bir güç olmadan toplusözleşme hakkı neye yarar.

Aslında, Türkiye’nin imzaladığı uluslararası anlaşmalar, memurlara grev hakkını tanıyor, kamu sendikaları buna dayanarak, grev yapıyor ama hükümet, yasaları takmıyor, bildiğini okuyor.

Anayasanın 54’üncü maddesinde yapılan değişiklik ise, grev esnasında, greve katılan işçilerin kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu, grev uygulanan işyerinde sebep oldukları maddi zarardan sendika sorumlu tutulamayacak. Yine, bazı cümlelerin yazılış biçimlerinin değiştirilmesi veya tamamen anayasadan çıkarılması ile dayanışma grevi, hak grevi, siyasi amaçlı grevin önü açıldığı iddia ediliyor. Oysa bu bir aldatmacadır.

Çünkü esas olarak grevin tanımı değiştirilmiyor, böylece iktidar ve patronlar, istediklerinde yine işçileri suçlayabilecek. Üstelik, grev yapma hakkı sadece sendika aracılığıyla kullanılabiliyor. Yani çoğu işyerinde olduğu gibi sendikalı olmayan ya da sendikalarına güvenmeyen işçiler, kendi örgütlenmeleri ile greve yine gidemeyecek, patronu zorlamak için başka mücadele yollarına başvuramayacak.

Bu maddedeki değişiklik, esas olarak, bir ölçüde sendika bürokratlarını korumaya yöneliktir. Bunu çok iyi bilen, “evet” afişleri bastıran Hak-İş yöneticileri gibi, sendika bürokratları, emekçilere gerçekleri anlatmıyor, iktidarın dümen suyuna gidiyor.

12 Eylül askeri darbesi işçi sınıfına büyük bir darbe vurdu. İşçilerin hak arama mücadelelerini engellemek için gerekli bütün yasalar çıkarıldı. ANAP ve AKP iktidarları, bu yolda epeyi çaba sarfetti. Patronların istediği tüm anti demokratik düzenlemeler yapıldı.

Tüm bu düzenlemeler olumlu kabul edilse bile sendikası, sigortası, hiçbir güvencesi olmayan milyonlarca emekçi için tek bir iyileştirme yapılmıyor. Patronlar ve onların emrindeki hükümetler, kârı ve iktidarlarını sağlamlaştırmak için ellerinden gelenleri yapıyorlar. Emekçilerin bunlara karşı mücadel etmekten başka yolları yoktur. (01.09.2010)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 147 - 3 Eylül 2010  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?