Sinif Mucadelesi
İngiltere

British Airways grevi

Pazar 11 Nisan 2010

İngiltere’nin kamu şirketi iken özelleştirilen havayolu şirketi Bitish Airways, 12 bin kabin çalışanının 20 ile 22 Mart tarihleri arasındaki 72 saatlik grevi, Unite havayolu sendikası ile olan bir kavgayı da aşıp İşçi Partili Gordon Brown’a ve de genel olarak bütün siyasi çevrelere karşı bir kavgaya dönüştü.

Grevin nedeni uçuş hizmetleri personeli sayısının bin kişiden fazla azaltılması, personelin bir kısmını part time çalışmaya zorlayıp, ücretlerin düşürülmesi ile yeni işe girenlerin sözleşmelerinde bazı hakların kaldırılmasıdır. Çalışan sayısı ile ilgili karar, geçen kasımda kabin personelinin bağlı olduğu Unite sendikasının (İngiltere’nin en büyük sendikası) anlaşmayı imzalamaması üzerine zorla dayatıldı.

British Airways’nın patronu Willie Walsh, şirket emekçilerine bir aylık maaşlarından feragat etmelerini istemesiyle (tabi emekçiler bunu kabul etmedi) ün salmıştı. Şimdi ise hedefini açıkça belirtiyor: Bitish Airways, İberia Havayolları ile şirket evliliği yapmak istiyor ve de bu nedenle, British Airways biri iş dünyası çevrelerine ve paralı yolculara ve diğeri de ucuz seferler olmak üzere ikiye bölünecek, ücretler düşürüp çalışan sayısını azaltılacak. Bu gibi uygulamalarda Walsh’ın dosyası oldukça kabarık: İrlanda havayolları Air Lingus’ün pilot sendikası sözcüsü idi, sonra bu şirketin başına geçip, ucuz havayoluna dönüştürdü ve bu süreçte uygulamalarına karşı sert grevler olmuştu.

Geçen kasım ayından bu yana Bitish Airways ile Unite arasında dönem dönem kızışan mücadeleler oluyor. Ama sendika, emekçilerine bu kavgalarda mücadele için değil, sadece görüşmeleri ve grev kararını onaylayıp Unite’ye destek çıkmaları için çağrıda bulundu.

British Airways idaresi, kabin personeline gözdağı vermek için elinden gelen her şeyi yaptı. Örneğin alınan grev kararlarını iptal etmek için yargı yoluna başvurdu ve personelin indirimli uçak bileti hakkını iptal etmekle tehdit etti. İdare ek olarak medyanın yoğun desteğiyle “sayıları bin civarında olan grev kırıcı ordusu kurdu”, bir de “sarı sendika” oluşturdu. Ancak bu sendikayı gerçekten emekçileri kendine çekmekten çok Unite liderlerini korkutmak için kurdu.

Unite liderleri de grevin gerçekleşmemesi için ellerinden geleni yaptılar. Hatta grevin başlamasına birkaç saat kala bile Walsh’a kendi “çözümlerini” önerdiler: Tensikat sayısında azaltılıp yeniden 700 istihdam alanı açılması karşılığında şirketin yapmak istediği 66 milyon avroluk tasarrufu gerçekleştirmesi için kabin personeli ücretinde yüzde 2.6 kesinti, buna ek olarak bütün personel kapsayan emeklilik ücretlerde yüzde 4.5 ek bir kesintiyi kabul etti. Hatta sendika, Walsh’ın istediği yeni ucuz şirkete de onay verdi. Karşılığında sadece daha az işçi çıkarılmasını ve kurulacak yeni şirketin yetkisinin Unite’ye verilmesini istedi.
Özcesi İngiltere’deki grev ve mücadelelerde, sendika önderlerinin esas dürtüleri her şeyden önce kendi özel çıkarlarını korumaktır.

British Airways grevinde, yönetimin kışkırtmaları göz önünde bulundurulduğunda Walsh’ın amacının sendikayı teslim alıp şartlarını dayatmak olduğu görülüyor. Ancak Unite’nin son tarih olarak 20 Mart gününü tespit etmesi, grevin mayıs ayında yapılacak seçim nedeniyle siyasetçilerin etki alanına taşıdı.

Sağcı politikacılar, yolcularının zor durumda kaldıklarını iddia ederek, seçim malzemesi yaptılar ve de Gordon Brown’un greve karşı çıkıp Unite’nin seçim için İşçi Partisine yaptığı mali desteği geri ödemesini istediler. Brown ise “şirketin çıkarlarını” öne sürerek greve karşı tavır almakta hiç de zorlanmadı ama Unite’nin verdiği paraları geri verme konusuna değinmekten kaçındı. British Airways grevi dolayısı ile siyasetçilerin yaptıkları oyunları fırsat gören Brown, emekçilerin saldırılar karşısında haklarını korumak için yaptıkları mücadelelere karşı “sert” tavır alma taraftarı olduğunun mesajını verdi.

İşte British Airways grevi böyle bir ortamda başladı. Bütün bunlara ve sendika liderlerinin bu işe sıcak bakmamasına rağmen kabin personeli, geri adım atmadı. Bitish Airways planladığı sınırlı sayıdaki uçuşları bile gerçekleştiremedi ve üstelik havalanan uçaklar, sadece yük alıp yolcu taşıyamadılar. Grevin ikinci gününde İngiltere’nin en büyük havalimanı olan Londra Heathrow, boş uçaklarla doldu ve ek olarak park yeri kalmadığı için onlarca boş uçak, grev sonuna kadar beklemek için başka havalimanına yönlendirildi.

Bu grevin yapılabilmiş olması bile işçi sınıfının saldırılara boyun eğip krizin bedelini üstlenmesini isteyenlere atılan bir şamardır. Mücadeleci emekçilere güven vereceğini ümit ederiz.

Tabii ki bir şamar atma ile zafer arasında uzun bir mesafe var. Üstelik Unite’nin liderleri, grevden önce bile ortaya attıkları “çözüm” ile bu işte ne kadar isteksiz olduklarını gözler önüne serdiler.

27 Mart’ta bu defa 4 gün sürecek yeni bir grev kararlaştırıldı. Eğer Unite geçmişte sıkça yaptığı gibi grevi son anda iptal etmezse! Bu vesileyle kabin personeli gerçek dostları olan British Airways’ın depo ve bagaj emekçileriyle birlikte hareket edip sahte dostları olan Unite yönetimi ile bir ayrım yapma olanağına sahip olacak. Çünkü aynı sorunları olan ve Walsh’ın saldırılarına hedef olan depo ve bagaj emekçileri grev dışında tutuluyor. LO (26.03.2010)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 142 - 2 Nisan 2010  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?