Sinif Mucadelesi

İşsizlikte resmi yalanlar

Pazar 11 Nisan 2010

Hafta başında, aralarında TÜSİAD, TİSK, TESK, TİM ve MÜSİAD gibi sermayenin tüm kesimlerini bir araya getiren toplantıdan “istihdam dostu bir ekonomik büyüme için el ele verme” kararı alındı. Patronlar, hem hükümete hem de muhalefet partilerine, özel sektörün önünü açacak reformlar için birlik çağrısı yaptı. İşsizlik de bu yolla, yani patronları daha da zengin ederek çözülebilirmiş! Bir de üniversitelerden nitelikli eleman, başta resmi kurumlar olmak üzere herkesin yerli malı kullanmasını istediler. Patronların bu talepleri hem suçlu hem de güçlü olmak demek!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Hane Halkı İşgücü Anketi sonuçlarına daya-narak DİSK’in yaptığı bir araştırmaya göre, kriz döneminde, aileleri ile birlikte 10 milyon kişi işsizliğin kötü sonuçlarıyla yüz yüze. Bu rakam, krizle boğuşan Yunanistan’ın nüfusuna hemen hemen denk.

2009’da işsiz kalan her beş kişiden biri, yani 692 bin kişi işten çıkartıldı. Bu rakama, bir daha iş aramadığı için işgücüne dahil edilmeyenler eklendiğinde, işten çıkartılanların sayısı 1 milyon 274 bin kişiye çıkıyor. Buna güvencesiz çalışıp işsiz kalan 1 milyon 45 bin kişiyi, iflas eden veya işyerini kapatan 282 bin kişiyi eklediğimizde, kriz döneminde, kendi rızası dışında işsiz kalanların sayısı 2.5 milyonu buluyor.

Rakamlar, işe başlamaya hazır olup umutsuzluk başta olmak üzere çeşitli nedenlerle iş aramadığı için işsiz sayılmayanların sayısının on yılda ikiye katlanarak, 2 milyona çıktığını gösteriyor.

Bir de çalışmak isteyen ama çeşitli nedenlerle iş aramadığı için işsiz sayılmayanlar var ki, sayıları 2 milyon civarında. Gizli işsizliği de ortaya çıkaran tüm bu rakamlar toplandığında, gerçek işsiz sayısı 3 buçuk milyondan 5 buçuk milyona yükseliyor. İşsizlik oranı ise yüzde 14’den yüzde 20’ye çıkıyor.

TÜİK’in raporundan çıkan başka bir sonuç ise işsizlik olmasa, her dört çalışana bir kişi daha eklenebilecek. Yani az kişi çalışıyor, çok çalışıyor, çok insanı geçindiriyor ve buna rağmen ekonomi büyüyor. O halde ne yapmalı?

Bu sorunun cevabı var: Önce işçi çıkarmak yasaklanmalı ardından, ücretler düşürülmeden, çalışma saatleri düşürülerek işsizler işe alınmalı. Böylece çalışanlar, insanca çalışma koşularına kavuşacak, işsizler iş bulacak, üretim artıp toplumun ihtiyaçları karşılanacak.

Birkaç gün önce, borsada kimlerin oynadığının bilinmediği gündeme geldi, borsa yöneticileri, bunu açıklamayacaklarını çünkü bunun “ticari sır” olduğunu söylediler. Yani patronlar, üretimi kısıp paralarını borsada spekülasyonla ya da devlete borç vererek para kazanıp kazanmadıklarını öğrenmemiz mümkün değil. Ancak, patronların daha çok kâr için, sadece kendi çıkarları için yaptıkları bu şey onlarca, yüzlerci işçiyi ve ailesini etkiliyor.

Resmi yetkililer, istatistik adı altında rakam hileleri yaparken kadrolu-taşeron, sendikalı-sendikasız, memur-işçi ayrımı, kalıcı-geçici, 4C-4B ayırımları, patronların rahatça işçi çıkarmasına ve işsizlik tehdidiyle ücretlerin düşük tutulmasına hizmet ediyor.

Türk-İş, mart ayında, dört kişilik bir ailenin yeterli beslenebilmesi için gereken harcama tutarının 845 lira olduğunu açıkladı. Gıda harcamasına giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve diğer ihtiyaçlar eklendiğinde harcama tutarının 2 bin liranın üzerine çıkıyor.

Asgari ücret ise net 576 lira. Basit bir bölme işlemi, asgari ücretin ancak 6 gün yettiğini ortaya çıkarıyor. Asgari ücret tek işçi için belirleniyor ama işsizlik nedeniyle aile geçindiriyor. O halde, işsizliğin önlenmesi acil bir gerekliliktir. (01.04.10)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 142 - 2 Nisan 2010  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?