Sinif Mucadelesi

Kadının durumu iyileşmiyor, kötüleşiyor!

Çarşamba 10 Mart 2010

Resmi bir kurum olan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, 8 Mart öncesi Türkiye’de kadınların durumuna ilişkin bir rapor açıkladı.

Rapora göre, Türkiye’de en kalabalık nüfusu oluşturan 15 – 24 yaş arasındaki her yüz kadından beşi, erkeklerin ikisi okuma yazma bilmiyor. Okuma-yazma bilmeme oranı, kentten kırsala ve batı bölgelerinden doğu bölgelerine gidildiğinde artıyor.

İlköğretimde kız çocuklarının okula gitme oranının en düşük olduğu iller Bitlis, Ağrı ve Gümüşhane. Tüm kız çocuklarının okula gittiği iller ise sadece Ankara, İzmir, Kocaeli, Tekirdağ ve Yalova. Toplam 83 ilden sadece beş il. Bu beş ilin dışında zorunlu eğitim çağındaki her yüz çocuktan on üçü, çoğunluğu kız olmak üzere ilköğretime gidemiyor.
İlkokulu bitiren her yüz kız çocuğunun 44’ü erkek çocuğunun 40’ı liseye gidebiliyor.

Her yüz erkekten sadece 21, her yüz kadından 19’u üniversiteye gidebiliyor. Üniversite hocalarının yüzde 40’ını kadın iken, üniversite idareci kadınların oranı yüzde 14 civarında.

Toplumsal yaşama katılımın ilk basamaklarından olan eğitimdeki eşitsizlik, çalışma yaşamında artarak sürüyor. Türkiye’de her yüz kadından yalnızca 21’i çalışma yaşamına katılabiliyor. Avrupa Birliğinde üç kat daha yüksek, 60 civarında.

Kadınların çalışma yaşamına katılımı yıldan yıla azalıyor. 1990’da her yüz kadında 34, 2002’de 26 kadına, 2004’te ise 25 kadına geriledi. İki yıl öncesinde her yüz kadından 24’e düştü. Geçtiğimiz yıl ve bu yıl krizin etkisiyle, daha da düştüğünü öngörmek mümkün.

Çalışan her yüz kadından 58’i herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı değil. Kentte yaşayan lise mezunu kadınların işsizlik oranı, erkeklerin iki katı.

Kadınların eğitim düzeyi arttıkça işgücüne katılımı artıyor. Ancak görev dağılımı adil değil. Kadınlar daha düşük statülü ve ücretli işlerde çalışıyor. Bu işler süreli ve geçici çalışmayı, sosyal güvencesizliği beraberinde getiriyor.

Ekonomik kriz dönemlerinde önce kadınlar işten çıkarılıyor. Ev kadınları ancak isteğe bağlı sigortalanabiliyor. Ancak primler yüksek, kadınlar eşlerine bağımlı ve bilgi sahibi değiller. Ev ve iş yaşamını uzlaştırmayan kadın, işinden ayrılmak zorunda bırakılıyor ya da mesleklerinde ilerleyemiyor. Devletin üstlenmesi gereken sosyal hizmetlerin çoğu, çocuk, yaşlı, sakat ve hasta bakımı, yeterli altyapı hizmetlerinin olmadığı bölgelerde bunların temini gibi yükümlülük kadınların sırtında.
Tüm bu sorunlara dini gericiliğin ve yoksulluğun besleyip sürdürdüğü, kadına yönelik cinsiyetçi ayırımlar ve öldürmeye varan baskı ekleniyor.
Bunların hepsi herkesin, sözde bu sorunları çözmesi gereken düzenin görevlilerinin gözünün önünde gün be gün yaşanıyor. Ancak, yine de yaşanmaya devam ediyor. Kadınların toplumdaki durumu bir kader değil, düzenin bugünkü şekilde düzenlenmesinin bir sonucudur. Kadınlar, Tekel işçisi kadınlar gibi gerektiğinde, olanak yaratarak, koşullarını iyileştirmek için ellerinden geleni yapıyor.

Bu düzen tüm eşitsizliklerin kaynağı, kapitalizm her türlü gericilikle uzlaşıyor, onları besleyip sürdürüyor. İşte bu nedenle kadınların aşağılayıcı durumlarından kurtulmaları kapitalist düzenin kaderine doğrudan bağlıdır.


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 141 - 6 Mart 2010  Site yaşamını izle Güncel… Güncel… Güncel…   ?