Sinif Mucadelesi
İş güvencesi, yeterli ücret hepimizin sorunu

Tekel’in kadın ve erkek işçilerinin mücadelesi, hepimizin mücadelesi

Perşembe 11 Şubat 2010

Ankara’da her türlü zorluğa göğüs gererek mücadele eden, Tekel’in kadın ve erkek işçilerinin çok net ve basit bir talebi var: Sahip oldukları haklar korunarak, başka işyerlerinde çalışmaya devam etmek.

Bu talepleri birden ortaya çıkmadı, mücadelelerine ansızın karar vermediler. Aylar öncesinden açıklama yaptılar, yürüyüşler düzenlediler, ilan ettiler. Ancak, patronları hükümet, onları görmezden, duymazdan geldi. Şimdi ise, aldıkları kararın arkasında duran kadın ve erkek işçilere, şiddet, hakaret, yıldırma, rüşvet teklifi, tehditle karşılık veriyor.

Ancak, işçilerin kararlı duruşu ve toplumda gördükleri destek nedeniyle, esip gürleyen başbakan geri adım atmak zorunda kaldı, daha da atacak.

Önce, işçilerin tek talebi olan iş güvencesi sağlamayan 4C’nin koşulları biraz iyileştirildi. Mikrofona konuşan bir Tekel işçisi hükümetin teklifini neden geri çevirdiklerini özetledi: “Özelleştirildiğinde SEKA işçileri de 4C ile başka kurumlara gönderildi, bir yıl sonra hepsi işten atıldı.” Elbette Tekel işçileri aynı şeyi yaşayacaklarını iyi biliyor.

Ardından, kapısına gelmiş işçileri içeri almayarak işçilerin mücadelesini desteklemek zorunda kalan Türk-İş yönetimi ile görüşüldü. Bunun oyalama olduğu çok açıktı. “İşçilere merhamet ettik” diyen bakanın, bir aydır Ankara’da olan işçilerin durumu incelemesi ne demek?

Ancak bu söylenen, söylenmeyen ise işçileri, farklı durumda oldukları gerekçesiyle içerden bölme siyasetinin başladığıdır. Alttan alta, 4C’yi kabul edenler, emekliliği gelenler, tazminatını alanlar, lise mezunları, üniversite mezunları gibi çeşitli bahanelerle, sanki işçilerin talepleri ve konumları farklı imiş gibi bir bölme siyaseti başladı.

Tekel’in kadın ve erkek işçileri, her türlü zorluğa birlikte göğüs geriyor. Sendikanın aldığı her kararı uyguluyor, ne söylenirse yapıyor, ama ilerlemeye rağmen süreç uzuyor.

İşçi sınıfının gücü üretimden gelir. İşçiler, fabrikalarında güçlüdür, çünkü bu düzeni ayakta tutup sanayi üretimini gerçekleştirirler. Fabrikada çıktığında, işten atıldığında işçilerin gücü aynı oranda olamaz.

İş güvencesi ve yeterli ücret, sadece özelleştirilen, kapatılan işyerleri, işten atılan işçiler için değil, tüm işçi ve emekçilerin ortak sorunu. Böyle bir durumda, patronları ya da hükümeti sıkıştırmanın yolu, mücadeleyi çalışan işyerlerine yaymaktır. Tekel işçileri, bunun bilincinde ve bu nedenle Türk-İş’ten miting, açlık grevi değil, genel grev istedi. Ancak, hükümetle, patronlarla arasını bozmak isteyen Türk-İş yönetimi, Tek Gıda-İş yönetimi, işçilerin bildiği bu gerçeği bilmiyormuş gibi davranıp, mücadeleyi Tekel işçilerinin çabasıyla sınırlıyor.

Gıda-İş, özel sektörde Elit, Eti, Evyap, Yudum, Ant Gıda, Besan Besin, Ant Birlik, Aroma, Ender, Filiz, Fora Zeytin, Lipton, birçok tütün fabrikasında kamuda Tariş, Ordu Yağ, Çay Kur gibi işyerlerinde halen örgütlü. Bu işyerlerinde, bir ya da birkaç gün üretimin durması, bugün hükümete aksi yönde etki eden patronların hemen fikir değiştirmesine neden olacaktır. Oysa 4 Ocak’ta tüm bu fabrikalar çalıştı.

Bugün patronlar, diğer işçilere örnek olmaması ve de özelleştirilen işyerinde işçi ücretlerinin düşük kalması için hükümetin Tekel işçilerinin taleplerini karşılamamasından memnun. Ancak, patronlar kendi fabrikalarında üretim durursa, kendi kârları zarar görürse, kendi işçileri mücadele ederse hemen fikir değiştirip, hükümete bu sorunu çözmek için baskı yapacaklardır.

Bizce, her türlü zorluğa göğüs geren Tekel’in kadın ve erkek işçilerinin, haklı taleplerini kazanmasının yolu budur.

Ancak sendika bürokratları, Tekel işçilerinin mücadelesini verdikleri hakların tüm işçi ve emekçilerin ortak sorunu olduğunu anlatmıyor. Sadece Tekel işçilerine dayanışmadan bahsedip ve işçilerin baskısıyla aldıkları genel grev kararını bile gerektiği gibi uygulamadı. Kumlu, mitingde yaptığı konuşmada, “ölmek var dönmek yok” diyen işçilere, utanmadan “başbakanın sizi seviyorum, buraya gelin” di-yor.
Her şeye rağmen, mücadeleleriyle, “Tayyip’in adamı” olarak Türk-İş’in başına seçilen Kumlu’yu, Tayyip’e karşı bu kararları aldıran ve uygulatan kadın ve erkek işçiler, başarma gücüne sahiptir. Onların kazanımı, tüm işçi sınıfına iyi bir örnek olacaktır. (05.02.10)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 140 - 5 Şubat 2010  Site yaşamını izle Başyazı   ?