Sinif Mucadelesi

Kolombiya : Gerillanın arkasına saklanan devlet terörü

Pazar 24 Şubat 2008

Kolombiya
Gerillanın arkasına saklanan devlet terörü

Geçtiğimiz 9 Aralıkta Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri (FARC) tarafından açıklanan rehinelerin serbest bırakılması kararı askıya alınmışa benziyor.

Ülkenin diktatör cumhurbaşkanı Ulribe, iç savaş içindeki bu ülkede gerillaların rehinelerin bırakılmasından hiç bir yarar sağlamaması için her şeyi yaptı. Cumhurbaşkanı Uribe’in, gerillayla bir uzlaşma aramaya çok az eğilimli olduğunu gösteren davranışları, kendisinin uyuşturucu kaçakçısı burjuvalar için çok değerli olmasıyla açıklanıyor.

Kolombiya’da mal sahipleri, uyuşturucu kaçakçıları, politikacılar ve büyük şirketler arasındaki dayanışma öylesine kuvvetlidir ki, bir uyuşturucu ağası, skandal yaratmaksızın parlamenterlerin yüzde 35’inin kendi denetimi altında olduğunu açıklayabilmektedir.

60 yıllık iç savaş

FARC, basının iddia ettiklerinin aksine, Kolombiya’daki şiddetin tek hatta belli başlı sorumlusu olmaktan çok uzak. FARC, sadece toprak sahiplerinin yoksul köylülere yaptığı tehditlere karşı tepki olarak ortaya çıktı. Bu durumun başlangıç tarihi 1948’lere uzanır.

Biri başlangıçta hayvan yetiştiricileri tarafından oluşturulan muhafazakar parti, diğeri ise iş adamları tarafından oluşturulan sosyal demokrasiye bağlı liberal parti olmak üzere iki burjuva partisi, bir biri bir diğeri olacak biçimde iktidarda birbirlerini izlediler; genellikle de zorla veya sadık adamlarının yardımıyla iktidara geldiler.

1948’de liberal partiye başkaldırarak ayrılan, toprak oligarşisine karşı işçi ve köylülerin desteğini arayan, Jorge Gaitan, cumhurbaşkanlığına seçilmesi önlenmek üzere muhafazakar partinin kiralık katilleri tarafından öldürüldü. Bu olay utanmazca «şiddet» diye adlandırılan, 300 bin kişinin ölümüne neden olarak 1950’li yıllar boyunca süren bir iç savaşın başlangıcı oldu.

Politikacılar arada önlerine çıkan komünist militanları veya komünist saydıkları kişileri eleyip, birbirlerini öldürürken, toprak sahipleri de, hayvancılığa ayrılan topraklarını genişletmek için köylüleri topraklarından kovarak, onlara karşı savaş yürütüyorlardı. Köylüler kendi kendilerini savunmak için gruplar oluşturarak direndiler. Bunların arasında FARC’ı kuran Manuel Marulanda da bulunuyordu.

FARC 1964 yılında doğdu. Günümüzde 20 bin savaşcısının bulunduğu sanılıyor. Kolombiya Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ise 1962’de ortaya çıktı ve halen 4 bin üyesi bulunuyor.

FARC köylülüğe, köylülük de ona bağımlıdır. FARC denetimi altındaki bölgelerde köylüler üzerindeki vergiyi kaldırdı ve onlara bir çeşit sosyal korumayı garantiledi.

1970’li yıllarda, kokain içeren coca, ve eroin içeren haşhaş üretiminde patlama oldu. Köylüler, yoksulluk ve sefaletten kurtulmalarını sağladığı için, üretimlerini bu iki ürünün üretimine dönüştürüyorlardı.

FARC kendini bu yeni duruma uyarladı, çünkü köylülerden alınacak vergiler kendisine ordusunu silahlandırma olanağı sağlıyordu.
Buna karşılık uyuşturucu maddenin işlenmesi ve ABD’ye veya Avrupa’ya dağıtımı uyuşturucu ağalarına, Medellin veya Cali kartellerine bağlıydı.

Uyuşturucu kaçakçıları kazandıkları kara paraları toprak satın alarak aklayınca ve böylece toprak burjuvazisine karışınca, gerillalarla, uyuşturucu kaçakçıları arasındaki ilişkiler daha da şiddetlendi.

Zengin sınıfların silahlı sağ kolu, yarı askeri silahlı sivil milisler

Bu andan itibaren iç savaş, FARC ile, gerillalarla, topraklarını çalmak istedikleri köylüleri saf dışı bırakmak için « ölüm tim»ni kuran uyuşturucu madde kaçakçılarını karşı karşıya getirdi. 1980’li yılların başında gerilla uyuşturucu madde sahiplerini kaçırdı. Cali karteli, buna tepki olarak, kiralık katillerden oluşan « adam kaçıranlara ölüm » grubunu oluşturdu. Bunu izleyen yıllarda ise, politikacılar, iş adamları, hayvan yetiştiricileri ve yabancı şirketler tarafından desteklenip korunan yüzlerce yarı askeri silahlı sivil milis grupları ortaya çıktı.

1985’de Kolombiya Cumhurbaşkanı FARC’a ateşkes önerdi. FARC Yurtseverler Birliği adlı legal bir politik parti kurarak seçimlere katıldı.

Bu uzlaşma 1986’da iktidara gelen yeni cumhurbaşkanı tarafından ortadan kaldırıldı. Yarı askeri silahlı sivil milis grupları, bu partinin 3 bin militanını, kadrolarını, yüzlerce seçilmiş milletvekilini ve iki cumhurbaşkanı adayını öldürdüler.

Kolombiya, Brezilya’nın, Uruguay’ın, Şili’nin veya Arjantin’in askeri diktatörlükler altında yaşadıklarının hepsini, son 25 yılda yarı askeri silahlı sivil milis grupları sayesinde yaşadı.

Bilanço ise korkunç oldu: 3.4 milyon kişi göç etti, gerillalar, yoksul köylüler, rakip uyuşturucu kaçakçıları, yoksulluğa karışmamış politikacılar ve gerillaları savunmasa bile başkaldıran herkes olmak üzere 70 bin kişi öldürüldü.

Yarı askeri silahlı sivil milis grupları, denetimleri altındaki bölgelerde köylerde yaşayanların tümünü katlettiler, kızıl derili azınlıkların veya kadın hareketlerinin militanlarını, binlerce sendikacıyı öldürdüler.

İktidar tarafından titizce korunan ve sürdürülen durum

Uluslararası Af Örgütü gibi örgütler, Kolombiya’daki sivil savaşın bilançosunu içeren raporlar yayınladılar: Bunlara göre şiddet olaylarının yüzde 70’i sivil yarı askeri silahlı sivil milis gruplar tarafından, yüzde 15’i de resmi ordu tarafından gerçekleştiriliyor ve ancak geri kalan yüzde 15’i gerillalara atfedilebiliyor.

Aslında fidye istemek üzere gerçekleştirilen adam kaçırmaların büyük çoğunluğu adi suçlular tarafından gerçekleştiriliyor. Bu bilançolar, gazetecilerin çoğunluğunun adam kaçırmaların sadece gerillalar tarafından gerçekleştirildiğini iddia etmelerini engellemiyor.

Kendini gerillanın kökünü kazımak isteyen biri olarak gösteren Cumhurbaşkanı Uribe, her şeyden önce yarı askeri silahlı sivil milis grupları legalleştirmeye girişti. Bir komisyonun bunları terhis edip işlevlerine son vermeliydi ancak skandallar, bu operasyonu olanaksız kılan, yolsuzluklardaki ve affedilemeyecek derecede önemli suçlardaki rollerini açığa çıkardı.

Eğer çok kısa bir süre önce açıklanan 3 rehinenin bırakılması sonuca ulaşabilseydi, FARC, Ingrid Bétancourt’un (1) serbest bırakılması konusunda da bir adım atabilirdi.

Ancak Bétancourt’un serbest bırakılma şansı çok az. Cumhurbaşkanı Uribe ve onun temsil ettiği çıkarlar, yürürlükte olan anlaşmazlık ve çatışmalar mal sahiplerinin zenginliğini arttırdığı ölçüde, durumun yatıştırılmasından yana değiller.

Gerillanın varlığı defalarca yoksul köylülerin topraklarının kamulaştırılmasına bahane olarak hizmet etti. Yani, gerillayla olan çatışma ve anlaşmazlıkların politik çözümünden çok uzakta bulunuluyor. Ve Uribe’in, hükümet güçlerinin değişim yapılacak yere doğru gönderilmesi gibi manevraları, sadece Ingrid Betancourt’un ve diğer rehinelerin rehinliklerinin istenerek, bilinçli olarak uzatılmasıyla sonuçlanabilir. LO (4.01.2008)

(1) Íngrid Betancourt Pulecio, Bogoto’da 25 aralık 1961’de doğdu. Eğitimini Fransa’da Politik Eğitim Enstitüsü’nde yaptı. 1990’da Bogota’ya döndü ve Maliye Bakanlığı’na girdi. 1994’de milletvekili seçildi. 1998’de kendi partisi Oxígeno Verde’yi kurdu ve aynı yıl senatör seçildi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanırken FARC tarafından 23 şubat 2002’de seçim kampanyasının müdürü Clara Rojas’la birlikte Florencia’da rehin alındı. Bu tarihten beridir de bütün girişimlere rağmen hala rehine olarak tutuluyor.


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2008  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 116 - 1 şubat 2008  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi’nin Sözü   ?