Sinif Mucadelesi

Kürt sorunu : Burjuvazinin politikacılarında sadece laf var. Çözüm Kürt ve Türk emekçilerin ortak mücadelesinde!

Çarşamba 9 Eylül 2009

Bir süredir siyasilerin dilinden düşmeyen “Kürt sorunu” tartışması, başbakanın DTP başkanı ile görüşmesiyle daha da alevlendi. Bolca sarf edilen sözler var ama henüz somut tek bir öneri yok.

Türkiye nüfusunun önemli bir kısmını oluşturan Kürtlerin ayrı bir millet olduğu, neredeyse cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yok sayıldı. Bir millet olarak veya bu milletin içinde bir gurubun veya bir yerleşim biriminin dahi talepleri karşılanmadığı gibi baskıyla ezildi. 2000’li yıllara kadar Kürtler, kendi çocuklarına kendi dillerinden isim koyamıyor, nüfus müdürlüğünde çalışan alelade bir memur, bebeğin ismini “Türkçe” kaydediyordu.

Bugün, tanınmış Türk sanatçılar, Kürtçe şarkı söylemek için yarışıyor ve medya onların reklamını yapıyor ama geçmişte değil şarkı söylemek, kendi aralarında Kürtçe konuşanlar aşağılanıyordu. Kürt sorunu uzun yıllardır devam eden bu baskı, kan, acı ve aşağılanma dolu bir geçmişin devasa bir birikimi.

Bugün Kürtler, Türkiye’nin her yerinde yaşıyor, her işkolunda çalışıyor. İşçi sınıfının, emekçilerin, ürettiği zenginliğin bir kısmı onların ellerinden çıkıyor. Tersanelerde ölümle burun buruna, inşaatlarda can güvenliği olmadan çalışanların, tarlalarda bin bir zorlukla ürün toplayanların çoğunluğu onlar. Kürt emekçiler, tüm emekçilerin yaşadığı aşağılanmayı, düşük ücreti, iş güvencesi, iş güvenliği olmadan çalışmayı, hakkını almamayı yaşıyor. Patronlar ve onların uşakları ne kadar aksini yaymaya çalışsa da fabrikalarda, işyerlerinde asıl belirleyici olan milliyet değil işçi ya da patron olmaktır.

Bu nedenle işçi sınıfı mücadelesi, işçiler için birleştirici ama patronlarla işçileri ayrıştırıcıdır. Sınıf mücadelesi, milliyete değil, sınıfa dayanır. İşte biz böyle bir mücadelenin tarafındayız.

Ama bu Kürtlerin bir millet olarak yaşadıklarını görmemek, bir millet olarak taleplerini savunmamak demek değildir. Ancak, savunulması gereken talepler nedir? Bugün hiçbir siyasi parti veya örgüt Kürt nüfusunun çoğunluğunu oluşturan emekçilerin, yoksulların, topraksız köylülerin temel sorunlarının çözümünü savunmuyor.

Hiçbir örgüt veya parti, insanca yaşayacak bir gelir sağlayacak çalışma hakkı, iş güvenliği, iş güvencesi, tarımda çalışanların işçi sayılıp aynı haklardan yararlanması, yoksullara sağlıklı konut, çocuklara insani bir eğitim, konut, altyapı yapılmasını gündeme getirmiyor.

Oysa Kürtlerin temel sorunları bunlardır ki bu sorunların önemli bir kısmını sadece Kürt oldukları için yaşasalar bile, bu böyledir.

Kürt önderlikler, Kürt halkına bu sorunları milliyetinden ötürü yaşadığını anlatıyor ve haklı bir şekilde buna isyan eden kitleleri milliyetçi bir çizgide yönlendiriyor. Bu yanlış bir siyasettir. Milliyetçi önderliklerin izledikleri yol, çok büyük acılarla dolu olsa da sonuç kitleler için çok küçük olacak. Endonezya, Cezayir, İrlanda hatta Filistin tarihi bunu anlatıyor.

Kapitalizm, bireysel kâr üzerine kurulu bir düzendir. Bireysel kâr peşinde koşan sermaye, sadece bölgeleri değil, koskoca ülkeleri hatta kıtaları hakimiyeti altında eziyor, buralarda yaşayan halklara mahrumiyet içinde acı çektiriyor. Türkiye’de Kürt halkının acılarının nedeni de aynı. Bunu Türk burjuvazisinin Türk devleti eliyle yapması, onu farklı kılmıyor. Temelde sorun kâr düzenidir. İşte asıl hedefimiz bu nedenle kapitalist düzen olmalıdır.

Bu açıdan baktığımızda ne hükümetin sözde “açılımı” ne de muhalefetin çığlıkları emekçiler için hiç bir şey ifade etmiyor. Kürt sorunun çözümü, kâra dayalı bu düzenin mekanizmalarından biri olan meclis koridorlarında değil, Kürt ve Türk emekçilerin ortak mücadelesindedir. (07.08.09)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 134 - 7 Ağustos 2009  Site yaşamını izle Başyazı   ?