Sinif Mucadelesi

Obama’nın Kahire konuşması : Değişiklik bunun neresinde?

Cumartesi 18 Temmuz 2009

Obama’nın 4 Haziran’da Kahire’de yaptığı konuşmanın nezaket ve din ile ilgili bölümleri bir tarafa bırakıldığında, ABD’nin siyasetinde herhangi bir değişiklik görülmüyor. Yeni başkan, özellikle hitap ettiği Müslüman ülkeleri başta olmak üzere, ezilen kitlelere karşı uygulanan şiddet içeren ve adaletsiz olan sistemde hiçbir değişiklik öngörmüyor.

Tabii ki konuşması ne Irak veya Afganistan ne Lübnan, Ürdün veya Pakistan’ın yoksul kitlelerine hitap etmiyordu. Obama, Batılı güçlerin saflarında yer alan bu ülkelerdeki hakim sınıflara hitap ederek onları desteklediklerini ve iktidarları tehlikeye girdiğinde, sürekli yanlarında olacaklarını ve hatta ileride iktidar olacak diktatörlerin kitleleri susturmak için dini alet olarak kullanmaları söz konusu olduğunda bile onlara destek verecekleri konusuna vurgu yaptı. Köktenci İslama karşı ılımlı İslam hikayelerinin ne olduğunu anlamak için ABD’nin büyük dostu olan Suudi Arabistan’daki dini uygulamalara bir göz atmak yeterlidir.

Obama’nın konuşmasında en çok dikkat çeken bölüm Yakındoğu ile olanıdır. Ama Amerikan yönetiminin bu konuda uygulayacağı yeni siyasetin İsrail’in görevlerini yerine getirip bir Filistin Devleti’nin oluşmasını garantileyeceğine dair hiçbir güvence yoktur. Obama sadece, ondan önceki başkanların (Clinton ve baba oğul Bush’lar) yaptığı gibi Batı Şeria’daki İsrail yerleşimine son verilmesini lafta istemekle yetindi. Bunların dışında konuşmasında kayda değer bir şey yoktu: Hatta Filistinlilere hitap eden bölümünde kabul edilemez bölümler vardı. Örneğin İsrail’in sivil Gazze halkına karşı yaptığı rasgele bombardımanda, yüzlercesi çocuk olmak üzere, 1400 sivilin öldürülmesinin ardından fazla bir zaman bile geçmeden, Filistinlilerden “uykudaki çocukların üzerlerine füze atmamalarını veya otobüste seyahat eden yaşlı kadınları bombalarıyla havaya uçurmamalarını” istedi.

Eğer gerçekten Obama İsrail hükümetlerinden gerekenleri yerine getirmelerini istemiş olsaydı, daha somut konuşur, daha sert bir dil kullanırdı. Konuşmasını sadece yerleşimlerin durdurulmasını istemekle sınırlamakla, yapılan uygulamaları ve 1967’de Batı Şeria’nın işgalinden sonra Filistinlilerin topraklarının gasp edilmesini fiilen onaylamış oldu.

Bu durumda, Netanyahu veya Liberman gibilerini kim neye zorlayabilir ki? Böylece İsrail bütün yerleşimlerini sürdürebilir, işgal ettiği toprakları oluşturduğu duvar sayesinde koruyabilir, Filistinlilere hayatı zehir eden kontrol barajlarını devam ettirip onları cezaevine benzer dar alanlara hapsedebilir. İsrail, bir buçuk milyona yakın insanı Gazze Şeridi’nde hapsedip onları aç, susuz ve sağlık hizmetlerinden yoksun bırakabilir ve de Obama başta olmak üzere hiçbir Batılı yönetici buna karşı çıkmıyor.

Obama Filistinlileri ikna edebilmek için onlara kurtuluşları için ABD’deki siyahların ve de “Güney Afrika’dan Güney Asya’ya kadar farklı ülkelerdeki halkların şiddete başvurmadan yaptıkları deneyimleri” örnek almalarını istedi. Bu halkların maruz kaldıkları tüyler ürpertici mücadeleler ve savaşlar ve kurtuluşları için verdikleri kavgalar göz ardı ediliyor. Obama Filistinlilerden, İsrail işgalinin yol açtığı şiddeti “şiddete karşı” çıkma namına kabul etmelerini ne kadar daha isteyecek?

Şerefi ve kurtuluşu için 60 yıldan fazla bir süreden beri mücadele eden Filistin halkı, Barack Obama’nın çarptırılmış yorumlarıyla kesinlikle uyutulamaz. Obama’nın, Amerika’nın siyasetiyle ilgili verdiği sözler şimdiye kadar sadece ses tonuyla sınırlı kaldı ve hatta bunun farkına varabilmek için bile çok duyarlı bir kulağa sahip olmak gerek. LO (12.06.2009)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 133 - 3 Temmuz 2009  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?