Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2009 > Sınıf Mücadelesi Sayı : 133 - 3 Temmuz 2009 > Fabrikalardan... İşyerlerinden > Belediye
Sorunların çözümü işçinin elinde
Sendikal rekabet dönemi başladı. Aslında, bu dönem örgütlenme dönemi olmalıydı. Çünkü milyonlarca işçinin örgütlenmesi gerekiyor. Ama sendika bürokratları, işçinin hakkını gasp etmek isteyen patronla anlaşıp, işçilere baskı yapıp kendi sendikalarına geçmeye zorluyorlar. Bizim işyerinde son on beş yılda ikinci kez bu durum yaşanıyor.
İşçilerin mücadele koşullarının ağırlaşmasından yararlanan sendika bürokratları, yandaş oldukları belediye başkanıyla anlaşıyor, işçileri üye yapıyorlar. Ancak bu durumda işçiler, ekonomik ve sosyal hak kaybına uğruyor. Biz 2005’te bu durumu yaşadık.
Genel-İş, kadrolu çalışan 387 Belediye-İş üyesinden 248’ini üye yaptığını açıkladı. Şimdi örgütlenme döneminde işyerine gelen sendika bürokratları, geçmişte yaptıkları gibi, sözleşme döneminde ortadan kaybolacak ve işçiyi patronun insafına bırakacak.
Öte yandan çalıştığımız taşeron şirketin ihale süresi doldu. 23 Haziran’da yapılması gereken ihale, aynı gün gelen habere göre üç ay süre ile ertelendi. İhale tarihinden bir hafta önce, belediye yöneticisi de olan şirketin yönetim kurulu başkanı istifa etmişti. Şirketin bu ihaleyi alamayacağı, başka şirkete verileceği söylentisi çıkmıştı. Eğer bu söylenti doğru ise bin beş yüz işçinin işsiz, aşsız kalması demek.
Oysa işveren seçimden önce, tekrar seçilirse çalışanların daha iyi durumda olacağını söyleyip durmuştu. Sendika bürokratları da aynı şeyi söylediler. Şimdi ne işverenden ne de sendikacılardan bir açıklama yapılmıyor, gerçek işçiden saklanıyor.
İşyerindeki sendikal rekabetin başkanın onayıyla yapıldığı belli. Acaba işverenin tepkisini almamak için mi açıklama yapılmıyor? Biz işçiler, birlik olup, kararsızlıktan vazgeçip mücadeleyi seçersek duruma müdahale edebilir, belirsizliği tersine çevirebiliriz. (Bir işçi)