Sinif Mucadelesi

Ekonomik kriz : kâr musluklarını kıstıkça burjuvazinin kavgası sertleşiyor

Cumartesi 18 Temmuz 2009

Önce, günlerce bir belgenin sahte mi gerçek mi olduğu, ardından, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanıp yargılanmayacağı tartışıldı. Şimdi ordu ile hükümet ve mahkemeler arasındaki çekişme gündemde. Siyasilerin medya üzerinden yürüttüğü bu tartışma, sanki bir askeri darbe hazırlığı ortaya çıkarılmış gibi gündemde tutuluyor.

Ancak gerçek sorunlar, milyonlarca emekçiyi vuran ekonomik krizin etkileri olan işsizlik, ekonominin dibe vurması, satın alma gücündeki düşüşü, yoksulluk neredeyse hiç gündeme gelmiyor.

Bir çok fabrikada patronlar, ücretleri düşürmeyi dayatıyor, sözleşmeler kağıt üstünde kaldı. Çalışma süreleri uzadı, fazla mesai ücreti ödenmiyor, ücretler geciktiriliyor, çalışma koşulları kötüleşti, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları çoktan rafa kaldırıldı.

İşten atılan, ücretini düzenli alamayan işçiler ve aileleri gerektiği gibi beslenemediği gibi sağlık hizmetlerinden de mahrum kalıyor. Tatile gidecek hatta köye gidecek parası olmayan işçilerin çocukları, sokaklarda, her türlü tehlikeye açık.

Türkiye’de üç askeri darbe oldu. Üçü de hükümete karşı değil, emekçilere karşı yapıldı. Askeri darbe, emekçiler tarafından tehdit edilen düzeni korumak için yapılır. Bugün böyle bir ortam yok.

AKP’yi bağırtan, geçmişte yapıldığı gibi bir askeri darbe değil, doğrudan kendinse yapılacak bir hükümet darbesi, yani iktidardan uzaklaştırılmasıdır. Bu, sadece onların sorunu. Diğer partileri ilgilendiren de bunun demokratik olup oymayacağı değil, boşalan koltuğa kimin oturacağı.

Darbe hazırlığı gerçek ya da uydurma, kimse emekçilere gerçekleri söylemiyor, her kesim kendi sorunlarını ve kendi bakış açısını sanki emekçilerin gerçek sorunu imiş gibi gündemde tutuyor.

Daha önce işe yaramış olan “darbeci-darbe karşıtı” zıtlaşması yeniden gündeme sürülüyor.

Bu zıtlaşmada AKP daha demokratik görünüyor. Çünkü ordunun silahlarının gölgesinde, emekçileri ve tüm toplumu, Kemalist yargı ve resmi kurumlar aracılığıyla ezici bir denetim altında tutan büyük sermayenin hakim kesiminin düzenine çomak sokuyor. Ancak AKP bunu, daha demokratik bir işleyişi savunduğu için değil, zayıflatacağı sermaye kesiminin yararlandığı ayrıcalıklardan, kendini destekleyen başka bir sermaye kesiminin yararlanması için yapıyor.

Bu nedenle, hakim burjuvazinin en büyük dayanağı olan ve onun çıkarları için üç sefer emekçileri ezmiş, Kürt halkına katliam uygulamış, çağrıldığında her işçi grevini dağıtmış olan ordu, tartışmaların odağında.

Yargı sistemi ve ordu, TÜSİAD sermayesinin, Kemalist burjuvazinin ve orta sınıfların bu güne kadar sahip oldukları ayrıcalıklarını korumak için güvendikleri kurumlar.

Ancak bu kurumlar emekçiler için aynı şeyi ifade etmiyor. İşçiler, hiçbir mahkemeden tam olarak haklarını alamadılar, çünkü yargıçların uyguladığı kanunlar işçileri değil, patronları koruyor, patronların çıkarlarına uygun biçimde düzenlemiş.

Askerlerin kendilerini emekçilerin üstende görmesi, aşağılaması, ayrıcalıklarına sınır tanımaması ve her şeyin ötesinde Kürtlere yaptığı katliamlar, ordunun emekçiler için bir anlam ifade etmesine yeter. Generallerin bekçiliğini yaptıklarını söyledikleri bu sermaye düzeni, emekçilere ekonomik kriz, belirsizlik, çocuklarına iyi bir gelecek hazırlayamama ve ağır çalışma koşullarından başka hiçbir şey vermedi.

Şimdi bir kağıt parçası üzerinden bu düzenin tepesinde kalma, devletin olanaklarından yararlanma kavgası veriliyor.

Burjuvazinin temsilcileri kendi gündemlerini tüm topluma dayatıyor. Buna kapılmamak gerekir. Emekçiler, asıl sorunlarla, kendilerini derinden etkileyen ekonomik krize karşı mücadele için örgütlenmeli ve bu düzenden kurtulmak için çaba göstermelidir. (01.07.09)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 133 - 3 Temmuz 2009  Site yaşamını izle Başyazı   ?