Sinif Mucadelesi
Sınıf Mücadelesi’nin Sözü

Emperyalizm tarafından korunup sürdürülen bir barut fıçısı

Cumartesi 18 Kasım 2023

Ortadoğu’yu yeniden etkileyen savaş, sadece stratejik açıdan önemli değil aynı zamanda da petrol açısından çok zengin olan dünyanın bu bölgesindeki emperyalist güçlerin manevralarının dramatik sonuçlarının bir göstergesidir.

Önce Fransız ve İngiliz, daha sonra da Amerikalı emperyalist güçler, bu bölgedeki egemenliklerini sürdürmek ve kendi çok uluslu şirketleri için zenginlikleri yağmalamak adına, birilerini diğerlerine karşı destekleyip kullanarak, bazen açıkça, bazen de el altından gizli bir biçimde müdahalelerde bulunmayı sürdürüyorlar.

Birinci Dünya Savaşı’na kadar Lübnan, Suriye, Irak, Ürdün ve Filistin birbirlerinden ayrı ülkeler değillerdi. Bunlar aynı bütünün, Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgeleriydi. 1918 yılında Osmanlı İmparatorluğu yıkılınca, İngiliz ve Fransız yöneticiler, bu bölgeye el koydular. Bu bölgeyi tamamen yapay bir şekilde kesip biçmeye başladılar. Böylece bu bölge farklı devletler arasında tamamen bölünmüş oldu. Bu da emperyalist yöneticilerin bu ülkeler arasındaki rekabetin üzerine oynamalarına, bu rekabetten yararlanarak bir ülkeyle bir politika, diğer bir ülkeyle daha farklı bir politika izlemelerine, hatta onları birbirlerine karşı kışkırtıp birbirleriyle savaşmaya yol açmalarına olanak sağladı.

Buna birçok kez tanık olundu. Sadece bir örnek vermek gerekirse, Irak ve İran arasındaki savaş sırasında da durum böyleydi. Daha sonra İran Şahı’nın devrilmesi ve Ayetullah Humeyni’nin 1979 yılında iktidara gelmesinin ardından, ABD, Orta Doğu’da önemli bir müttefikinden yoksun kaldı ve kendisini, ABD’ye meydan okuyan bir rejimin karşısında buldu. Komşu Irak’ın lideri Saddam Hüseyin, SSCB’ye çok yakın olduğu için güvenilmez olarak görülse de, 1980 yılında Humeyni’nin İran’ına karşı savaş başlatarak, onlara siyasi bir çözüm sundu. Emperyalist güçler her durumda kazançlıydılar : İran’a karşı Irak üzerine oynamak, kendilerine sorun yaratan iki bölgesel gücün zayıflatılmasını olanaklı kılıyordu. Silah tüccarları, özellikle de Fransızlar, kendilerini zenginleştiren savaşı uzatarak her iki kampı da beslediler. Bu durum sekiz yıldan fazla sürdü. Her iki ülkenin halkı da bir milyondan fazla ölüm, sayısız yıkımla ağır, büyük bir bedel ödediler.

Amerikan emperyalizmi 1990 yılında, Fransa da dahil olmak üzere diğer bütün emperyalistlerin desteğiyle, Kuveyt’i işgal ederek, efendilerine itaatsizlik ettiğini düşündükleri Saddam Hüseyin ve Irak’a karşı savaş başlattı. Bu aynı emperyalist yöneticiler, daha sonra yenilmiş olmalarına rağmen, Saddam Hüseyin’in, Kürt ve Şii bölgelerindeki isyanları bastırmasına izin verdiler. Ardından, on yıldan fazla bir süre sonra, 2003 yılında, Amerikan Başkanı Bush, bu kez uydurma bir yalan olan
« kitlesel imha silahlarının » varlığı bahanesiyle, Irak’a karşı yeni bir savaş başlattı. Saddam Hüseyin’in ortadan kaldırılması ve tüm devlet aygıtının yıkılması yeni bir yangının fitilini ateşledi. Ülke, dokuz yıl sürecek olan askeri işgale karşı nefret duyan gençleri saflarına katabilen silahlı çetelerin ortaya çıkışına tanık oldu. Bu kaostan aynı zamanda İslam Devleti Örgütü doğuyordu. Amerikalı yöneticiler, kontrol edemeyecekleri güçlerin ortaya çıkmasına neden olmuşlardı. Bir ülkeyi bu şekilde istikrarsızlaştırdıktan ve kısmen yok ettikten sonra, yeni yarattıkları düşmanlarla mücadele etmek için yeni müttefikler aramak zorunda kaldılar.

Büyük güçlerin her müdahalesi yeni bölünmelere, yeni çelişkilere ve yeni çatışmalara yol açtı. Emperyalist yöneticiler, kendilerini barbarlığın kurbanı olan halkların kurtarıcıları olarak sunsalar da, bu barbarlığın ve kaosun ilk sorumluları kendileri. Bunun için, her şeyden önce onların egemenliklerine son verilmesi gerekiyor. (18.10.23, LO)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı: 295 - 7 Kasım 2023  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi’nin Sözü   ?