“Kürdistan” demenin ötesi
Irak’a giden Cumhurbaşkanı, dönüşte, ABD’nin Irak’tan çekilmesi sonrasında ne olacağını soran bir gazeteciye “biz varız” diye cevap verdi.
Medya, Cumhurbaşkanının “Kürdistan” deyip demediğini tartıştı. Ancak gerçekte bu kelimenin söylenmesinden önemli planlar yapılıyor.
Bir yıl önce Erdoğan yerel Kürt yönetimi ile görüşme gereğini söylemiş, dönemin genelkurmay başkanı buna itiraz etmişti. Milliyetçi kesim, generallere alkış tutmuştu. Bugün Cumhurbaşkanı Kürdistan yönetimi başbakanıyla görüştü ve generallerden tek söz çıkmadı.
Bu durum generallerin akıllandığını mı gösteriyor yoksa, ABD askerinin Irak’tan çekilmesi sonrasında, orduya Irak’ta bir görev verileceğini mi gösteriyor, bunu gelecek gösterecek.
Asıl önemli olan Irak’taki durumun, Kürt yönetiminin varlığının artık tartışmasız olduğudur. Görünen o ki, bu durum devlet katında da kabul edildi ve buna uygun politikalar uygulanıyor. Gerici kafalar bir kez daha ağız değiştirmek zorunda kalıyor.
Irak ziyareti, CHP tarafından "Irak bugüne kadar, bir tek PKK’li yakalamadı” diye eleştirildi. DSP, Cumhurbaşkanın “o sözü” söyleyip söylemediği açıklansın dedi. MHP, Talabani’yi aşağılayarak ziyaretin “Terörle mücadele açısından ’havanda su dövmekten’ ibaret olacaktır” dedi.
DTP cephesinden ise, ziyareti olumlu ancak "Kürt sorunun çözümü açısından umut yaratacak düzeyde değil" diyerek
Hala geçerliliğini yetermiş fikirleri savunan partiler, sadece muhalefette oldukları için AKP’nin yaptığı her şey gibi Irak’la ilişkilerin gelişmesine karşı gerici tavır alıyor. Oysa bu tutumları, Kürtleri incittiği gibi Kürt düşmanlığını da körüklüyor. DTP ise, Irak Kürt yönetimi ile kurulacak ilişkiden kendine bir konum çıkarmaya uğraşıyor, onlarla yapmak istediklerini biz daha iyi yaparız demek istiyor.
Bu, gizli kapaklı siyasetlerin hiç biri ne Irak’ta veya Türkiye’de yaşayan Kürt halkının ne de iki ülkede yaşayan tüm halkların çıkarına değil, halklar tarafından tartışılıp oluşturulmadığı sürece de böyle olmaya devam edecek.
Politikacılar ve generaller, ne kadar geri adım atmak zorunda kalsalar da temsil ettikleri kesimlerin çıkarları için halkların başına çorap örmeye, halklar arasında düşmanlık tohumları ekmeye devam edecek. (30.03.09)
