Sinif Mucadelesi

Kürtçe serbest ama… her isteyenin istediği yerde konuşmaması şartı ile

Pazar 15 Mart 2009

Mecliste gurubu bulunan partiler, her hafta Salı günleri, Mecliste gurup toplantılarını yapıyorlar. Geçen haftaki toplantısında Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Ahmet Türk’ün konuşmasının bir kısmını Kürtçe yapması, düzenin siyasetçilerince tepkiyle karşılandı. İlk tepki, Meclis TV’den geldi ve konuşma başlar başlamaz, canlı yayın kesildi.

Ahmet Türk, o günün “Dünya anadiller günü” olduğu ancak anadilde konuşmanın anayasal bir hak olmamasına dikkat çekmek istediğini söyledi. İkinci gerekçesi kişiseldi; cezaevinde iken bir gün mutlaka mecliste Kürtçe konuşacağına dair kendine söz verdiğini ve bu vicdani sorumluluğunu yerine getirdiğini söyledi. Bütün bunlara göre, Kürtçe konuşmak Ahmet Türk için doğal ve hakkıdır. Ancak siyasi açıdan bu girişim, ne Kürt ne de Türk halkına yarar sağlayacak.

Bir süreden beri TRT 6 (Şeş) yirmi dört saat Kürtçe yayın yapıyor. Yani TRT’nin Türkçe kanallarının Kürtçe sürümü var. Burada, devletin resmi ideolojisi propaganda ediliyor. Bundan maksat, Kürtlerin ihtiyaçları veya demokratik taleplerini karşılamak değildir. Sadece yükselen Kürt mücadelesi ve muhalefetini sindirmek amaçlanıyor.

Eğer devlet, Kürtçe konuşma, yayın yapmayı gerçek bir hak olarak görseydi, her şeyden önce hükümetlerin keyfiyetine bırakan bir yasa düzenlemesiyle değil Anayasal bir hak olarak tanınır, bu konudaki engeller kaldırılırdı. Düzenin sınırları içinde bile Anayasal ölçekte ve onun da ötesinde toplumun düzenlenişinde, işleyişinde eşit hakka sahip olmadıktan sonra dar bir çerçevedeki hükümetin açılımı iki yüzlüdür.

Tüm bu siyasetin, kısa vadeli, iktidar hesaplarının ötesinde bir yönü de var. Hükümet, ABD’nin Ortadoğu politikasıyla uyumlu hareket ediyor. ABD, iki yönle olarak hem Türk devletini hem de PKK’yı orta yolda buluşturmaya, kendi politikasına zarar vermeyecek biçimde etkileyip, yönlendirmek üzere ayar yapıyor. Irak Kürt yönetimi de bu çerçevede hareket ediyor.

DTP açısından bakıldığında, hükümetin yerel seçimde Türkiye Kürdistanındaki illerin, başta Diyarbakır olmak üzere belediye başkanlıklarını almak üzere yaptığı manevralara karşı bir etki yapmak istiyorlar. Çünkü hükümet, DTP tabanına etki yapmak için din istismarından, tarikatlara, yoksullara yardımdan iş vaadine kadar birçok yol deniyor.

Hatta bu durum öyle bir seviyeye geldi ki, Tunceli milletvekili Kamer Genç, mecliste yaptığı konuşmada “bari delikanlılara Nataşa verilsin” diyerek, sözde eleştiri yaptı. Bu yapılanlar ve tartışmalar, burjuva partilerin kitlelere nasıl baktığının ve ne kadar iğrençleşebileceğinin son örnekleri.

Böyle bir ortamda DTP, elindeki en önemli kozu, yani milliyetçiliği daha sık dillendirmek zorunda hissediyor kendini. Ancak bu tartışma, yani DTP’nin milliyetçiliği ve AKP’nin sözde “etnik milliyetçilik karşıtı” zıtlaşması, Kürt yoksullarının sorunlarına bir çözüm getirmiyor.
Aksine, milliyetçilik temelinde tartışmanın uzaması, Türk kitleleri içinde DTP’nin Kürt milliyetçisi olduğuna dair fikirleri daha da pekiştiriyor. DTP, Kürt kitlelerinden oy almak için manevra yaparken, toplumdaki ayrışmaların derinleşmesi tuzağına doğru gidiyor.

Kürtlerin en temel haklarını tanımayıp, şimdi gösterişle, bir lütuf gibi kendisinin verdiğini söyleyen AK hükümetin de isteği bu. Kitleler arasında milliyet temelinde bölünme, her şeyden çok bir arada yaşayan, çalışan, örgütlenen, gerektiğinde mücadele eden emekçileri olumsuz olarak etkiliyor. Bu nedenle, Kürt ve Türk emekçiler, bundan uzak durmalıdır. (04.03.09)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 129 - 6 Mart 2009  Site yaşamını izle Siyasetin gündemi   ?