İsyan eden kitlelere karşı cellatlar harekete geçti

Hartum’daki Genelkurmay merkezi civarındaki yürüyüşçülerin 3 Haziran’da katledilmesinden bu yana terör tüm ülkeye yayıldı. Bugün ölü sayısı 100’ü, yaralı sayısı 500’ü geçti.

Hızlı Müdahale isimli özel askeri birlikler kent içinde devriye geziyor, her an ateş açmaya hazır zırhlı araçların etrafında otomatik silahlarla nöbet tutuyorlar. Başka askeri birlikler, kent içerisinde dolaşıp hoşlarına gitmeyen vatandaşlara dayak atıyor, herkesi korkutmaya çalışıyorlar. Bu birliklere gizli istihbarat elemanları ve Müslüman Kardeşlere yakın olan eski Ömer el Beşir döneminde fedailik yapanlar eşlik ediyor.

Terör eylemleri diğer kentlerde de uygulanıyor. Hızlı Müdahale birlikleri, daha önce 2000’li yıllarda Darfur’daki kitlelere karşı Janjavid adı altında uyguladıkları terörü şimdi Hartum’da uyguluyorlar. Bu askeri birlikler daha sonra Avrupa Birliği’nin de desteğiyle sınır bölgelerinde göçmenlere karşı komando birlikleri olarak kullanıldı. Daha sonra, gizli istihbarat birliklerine katılıp rejimin temel baskı güçlerini oluşturdular. Ömer el Beşir devrildikten sonra şefleri Hemetti, ülkenin yönetimini devralan Geçici Askeri Konsey’in 2 numaralı yöneticisi oldu.

Katliamlar, bölge güçlerinin, ABD’nin, Avrupa ülkelerinin ve Sudan’ın esas mali ve silah destekçisi olan Suudi Arabistan’ın ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteği sayesinde gerçekleşiyor. Katliam başlamadan kısa bir süre önce askeri cunta başkanı General el Burhan, Arap ülkelerine ve Mısır’a gitti.

Donald Trump, Venezuella Başkanını ’kendi halkına karşı askeri güç kullandı, halkın üzerine ateş açtı’ bahane-leriyle tehdit etmekten hiç çekinmiyor. Ancak Sudan konusunda sesi bile çıkmıyor. Fransız hükümeti ise en büyük silah müşterilerinden biri olan bu ülke ile arasının açılmaması için göstermelik protestolarla yetindi.

Katliamlara karşı tepki gösteren Sudan Meslekler Derneği, genel grev ve genel itaatsizlik çağrısında bulundu. Bilindiği gibi Sudan Meslekler Derneği, bundan 6 ay önce ekmek fiyatına yapılan zamla başlayan ayaklanma hareketine önderlik ediyor. Greve katılım bayağı yoğun olup birçok ulaşım kavşağında barikat kuruldu. Ancak baskıların gittikçe artmasına ve öldürülen insan sayısının büyümesine rağmen Dernek pasifist siyasetini sürdürüyor.

11 Haziran sayılı L’Humanite gazetenin yazdığına göre Dernek sözcüsü şöyle bir açıklama yaptı: “Bizim gücümüz ve parolamız pasifizimdir. Bizler hareketimizin bu temellerde devam etmesinden yanayız, çünkü bu çizgi eski rejimin milislerinin pusulasını şaşırtıyor.” Aynı üslupla askerle-re hitap ederek görüşmelerin yeniden başlamasını talep etti: “Her şeyden önce Askeri Konsey Janjavid’lerin katlettikleri sivillerin sorumluluğunu üstlenmeli; ikinci aşama olarak katliamlardan kimlerin sorumlu olduğunu tespit etmek için uluslararası bir komisyon kurulmalı; sonra katliamdan sorumlu kişiler Sudan halkına karşı cinayet işleme suçlamasıyla adalet önüne çıkarılmalı.”

Maalesef isyan hareketinin başını çekenlerin bu gibi tutumları, siyasi bir çıkmazın olduğunu açıkça gösteriyor. Onlar kitleleri harekete geçirdiler ama hiçbir ciddi siyasi perspektif oluşturmadılar. Çözüm olarak önerdikleri, yıllardan beri kanlı baskıları uygulayan ordu liderlerinin tavır değiştirmelerini istemekle sınırlı. Ordu liderleri ise yürüyüşlere katılanların pasif davranışlarından hiç rahatsız olmadan, rahatça kanlı baskılarını hazırladı.

Kitleleri silahlandırıp cellatları silahsızlandırmak yerine diktatörlüğün en temel destekçilerine güvenmek, onların kitlelerin isteklerini yerine getireceklerine inanmak, başını idam sehpasına koyup celladın kılıcını kullanmamasını ümit etmeye benziyor.

Maalesef Sudan’daki kitleler, bedelini canlarıyla ödeyerek bunu deneyimliyor. Bu deneyimi hem Sudan’daki kitleler hem de dünyanın her yerinde diktatörlüklere ve kurulu düzene karşı isyan edenler hafızalarından çıkarmamalı. LO (14.06.19)