24 Haziran seçim sonuçları da yeni sistem de emekçilerin sorunlarını çözüm yolu açmayacak
Yeni sistemin ilk seçimi, Erdoğan’ın kendisi ve partisi AKP’nin zaferiyle sonuçlandı. Hem Erdoğan hem de partisi oy kaybetse de seçim sonuçları, erken seçime gitme kararının doğruluğunu gösteriyor.
Yıpranma sürecine giren Erdoğan, partisinin yamağı durumundaki MHP liderinin ağzından erken seçim kararını açıklamıştı. Bu kararın alınma nedeni seçimin zamanında yapılması durumunda, iktidarın elden gitme ihtimalinin her geçen gün artmasıydı.
Erdoğan, iktidarı kaybetme tehlikesinden şimdilik kurtulmuş gözüküyor ama onu bu yola sokan nedenler hala yerli yerinde duruyor. En temel ihtiyaç maddelerinde fiyat artışları, dövizin ve faizin tırmanışı biçiminde her gün karşılaştığımız ekonomik kriz ve Ortadoğu’daki sorunların hiç biri çözülmedi.
Erdoğan yeni sistemle yani kendi elinde topladığı iktidarında, hemen çözüm bulmayı vaat etti. Milyonlar da geçmişteki AKP iktidarları döneminde yaşadıkları iyileşmeleri göz önünde bulundurarak bu vaade ikna oldu, oy verdi.
İktidar, OHAL ilanından beri çok hızlı, hesap vermeden, acımasız kararlar alıyor zaten. Erdoğan, kaç kez patronlara OHAL’i işçi grevlerini yasaklamak için kullandığını söyledi. Hatta seçim döneminde bile grev yasaklandı; böylece işçilerin patronlardan daha fazla zam alıp yaşam şartlarını korumaları veya iyileştirmelerine engel olundu.
İktidarın yapmak isteyip sistem nedeniyle yapamadığı hiçbir şey yoktu, yeni sistemde de böyle olacak. Sadece sistemi değil, kanunları da takmıyorlar. En basitinden yasak olmasına rağmen cep telefonlarına seçim SMS’leri defalarca gönderildi; hem yasağı uygulaması gereken içişleri bakanı tarafından.
O halde Erdoğan, hangi sihirli kararı alacak ki tüm sorunlara çözüm bulacak? Erdoğan’ın sorunu ne sistem ne milletvekili sayısı ne de seçimle çözülebilecek bir sorun. Bu düzen içinde kaldıkça, milyonlarca işçinin, ücretlinin, küçük esnafın yaşamını yoksullaştırmadan ekonomik krize çözüm bulamaz; emperyalist güçler arasındaki çekişme sona ermedikçe Ortadoğu’daki sorunları da çözemez.
Erdoğan, milyonlara seslendi, oylarını aldı ama aslında bugüne kadar yaptığı gibi patronlara çalışmaya devam edecek. Dünyanın en çok ihale alan ve bu ihalelerden dünyada en çok kazanan, meşhur “beşli çete” patronlarına yaptığını diğer patronlara da yapmayı hedefliyor. Yeni havaalanından, kanaldan, otobanlardan, parklardan, kahvelerden bahsetmesi patronlara “size iş vereceğim”, bu yolla kayıplarınızı telafi edeceğim demek.
Ancak burada bir sorun var; artık dünyada bol para devri bitti. Yurt dışından ucuza alının kredilerin geri ödenmesi lazım. Bütçede açık var, yeni para bulmak için bankalar, daha yüksek kazanç yani daha yüksek faiz istiyor. Böyle devam ederse, işçin, köylünün ürettiği zenginlik, iktidarın zor durumu karşısında zevkle elini ovuşturan bir avuç sermayedarın kasasına gidecek.
Bu süreci hep birlikte yaşayacağız; bu gidişi durdurmak ne Erdoğan’ın elinde ne İnce’nin ne de başka bir adayın. Çünkü hapsi bugünkü kâr düzeninin, patronlar düzeninin bir parçası. Bu gidiş, üç beş yılda bir şu veya bu partiye oy vermekle de durdurulamaz. Sadece milyonlarca emekçinin ortak çabasıyla durdurulabilir.
İktidarın otoriteleşmesinin, yozlaşmasının, yıpranmasının; muhalefetin kitleleri ikna edememesinin arkasındaki sorunlar, toplumdaki belirleyici güç olan emekçilerin doğrudan müdahalesi olmadan çözülemez. Türkiye işçi sınıfı, geçmişte böyle önemli müdahalelerde bulundu. Gelecekte de tek çözüm yolunun bu olacağına güvenimiz tamdır. (25.06.18)