Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2017 > Sınıf Mücadelesi Sayı:229 7 Temmuz 2017 > Fabrikalardan... İşyerlerinden
Uluslararası Af Örgütü’nde Grev!
Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye şubesinde, Hazirandan beri bir grev var. İnsan, kadın, mülteci haklarının yanında işçi haklarına da ilişkin kampanyalar yapan, bu beyanla bağış toplayan örgütte 15 “yüzyüzeci” var. Çoğunluğu öğrenci olan bu çalışanlar, sokaklarda insanlara örgütün çalışmalarını anlatıp maddi destekçi olmalarını istiyor. Kimisi beş yıldır çalışanlardan 13’ü, bir anket şirketine kayıtlı görünüp, taşeron çalıştıklarını öğrendi. Bu nedenle de toplusözleşmeden ve sosyal haklardan, sendikalı arkadaşlarıyla birlikte yararlanamıyorlar.
Şubatta sokak çalışmalarına başlayan bu ekibin; bu defa saat ücreti düşürüldü ve prim sistemi başladı! Buna itiraz ettiklerinde işten çıkarılmakla tehdit edildiler. Prim sisteminde, tıpkı banka ve sağlık çalışanlarına uygulandığı gibi, bir ayda belli sayıda destekçiyi örgüte kazandırması isteniyor. “İnsan hakları adına çalıştığını” iddia edip para toplayan örgüt, çalışanlarını rekabet ve işsizlikle tehdit ediyor! Üstelik, yağmur, kar gibi doğal koşullardan ötürü çalışamadıklarında günlük ücretleri de kesiliyor.
İşte bu nedenlerle 13 kişi, haziranda iş bırakma eylemine başladı. İş bırakanlardan biri, taşeron olarak çalıştığı dönemde sokakta “işçi hakları” hakkındaki kampanyaları tanıttığını, Soma katliamının ardından taşeronun zararlarını anlattıklarını belirtiyor ve tutarsızlığı ifade ediyor.
Af Örgütü ise, yayımladığı açıklamada, kendini aklamaya ve “iyi patron” gibi görünmeye çalışıyor! Taşeron hiçbir cümlede kabul edilmiyor; patronların deyimiyle “hizmet alımı yöntemi” olduğu söyleniyor. Taşeron şirketlerine “insan kaynakları şirketleri”, “ajans” gibi sevimli adlar takarak kendilerini savunuyorlar. Örgüt, Türkiye’de Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerine uygun olarak TİS imzalayan ilk kurum olduğunu söylüyor ancak TİS’lerin taşeronlara uygulanmadığını unutuyor! Kısacası, burjuvazinin alıştığımız çelişkili üslubunu kullanarak kendini aklamaya, en iyi patronun kendisi olduğuna herkesi inandırmaya çalışıyor.
Bizler, burjuvazinin ve bozuk düzenin yarattığı adaletsizliklere, burjuvazinin hayır kurumlarıyla çare bulunamayacağını biliyoruz. Af Örgütü deneyimi ise bu gerçeğin güncel, somut bir örneğinden ibaret. (28.06.17)