Sinif Mucadelesi

Bu Fener söner mi?

Perşembe 16 Ekim 2008

Almanya’da Deniz Feneri Derneği’nin topladığı bağış ve yardımları amacı dışında kullanmasıyla ilgili davada, mahkeme derneğin başkanına 5 yıl 10 ay, eski başkanına ve bazı yöneticilerine de ceza verdi. Sanıklar karardan önceki duruşmada bağış yapanlardan özür dilediklerini açıkladı.

Mahkeme yargıcı, davanın Almanya tarihindeki en büyük dolandırıcılık olayı olduğunu, savcı da Almanya’daki sanıkların asıl failler olmadığını, asıl faillerin Türkiye’de olduğunu, tüm yapılanlardan Türkiye Deniz Feneri kurucularından Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ın sorumlu olduğunu söyledi.

Mahkemede, 2002-2007 yılları arasında Deniz Feneri’nin topladığı 41 milyon 423 bin avronun en az 16 milyon 882 bininin amaç dışı kullanıldığı, kuryelerin nakit paraları Kanal 7 Türkiye binasında Zekeriya Karaman’a teslim ettiği, aralarında RKTÜK Başkanı’nın da olduğu bazı kuryelerin de Türkiye’ye getirdiği ortaya çıktı.

Ayrıca, Deniz Feneri adına Karabük cezaevinde hükümlü bulunan YİMPAŞ şirketinin sahibi Dursun Uyar’a ait olan AYTAÇ firmasının kestiği faturalarının usulsüzce kabarık kesildiği de belirlendi.

Deniz Feneri, 1996’da Ramazan ayında Kanal 7’de yardım dağıtan bir televizyon programı olarak başladı. 1998’de dernek kuruldu, uluslararası bir yardım kuruluşu oldu, 2003’te Abdulah Gül’ün bakanlığı döneminde Bakanlar Kurulu kararıyla kamuya yararlı dernekler kapsamına alındı. Ankara ve İzmir’de şubeler kuruldu. Ümraniye’de de Anadolu Lojistik Merkezi binası inşa edildi. 2006’da Deniz Feneri Derneği’nin yıllık 100 milyon dolarlık yardım toplayabilen bir kurum haline geldiği açıklandı.
Aslında, Deniz Feneri’nde toplanan ve Türkiye’ye aktarılarak amaç dışı kullanılan para miktarı, önceki örneklere göre düşük. Kombasan ve Yimpaş gibi şirketler çok daha büyük miktarda para toplamışlar ve soruşturmada büyük miktarda paranın akıbeti belli olmamıştı.

Bu şirketlerin kullandığı mekanizma şöyle işliyor: Şirketler yatırılacak paraya karşılık yüksek oranda kazanç vaat ediyorlardı. Camilerde hocalar vaazlarında bu şirketlerin kampanyasını anlatıyor, Almanya’da Türkiyelilerin yoğun olarak oturdukları bölgelerde de ev ev dolaşılıyor.
Para verenlerin bir bölümü -okumadan- sözleşme imzalıyor. Bu sözleşmede katılımcının şirketin kazancına ve zararına ortak olduğu yazılı.

Almanya’da yarım milyon kişinin bu şirketlere az ya da çok para yatırdığı tahmin ediliyor. Paralarını kaptıranların önemli bir bölümü, utandıklarından, ortaya çıkamadı. Sonuçta şirketler “zarar ettikleri” için kimse parada hak iddia edemedi, zaten bir bölümünün belgesi de yoktu. Konuyla uğraşıp paralarının birazını geri alabilenler son derece az.
Toplanan para Türkiye’ye de, değişik şirketlere aktarıldı. "İslamcı sermaye"nin AKP iktidarında hızla güçlenmesinde Almanya’dan gelen yüksek miktarda paranın da rolü olsa gerek. Sayıları hızla artan dini vakıflar, tarikatların elindeki yurtlar ve “sadaka toplumu”nun temelini oluşturan “karşılıksız yiyecek ve yakacak yardım”larının finansmanında Almanya’dan gelen ve “ortadan kaybolan” yüksek miktarda paranın önemli rolü var.

İslami şirketler için kurulan sistem, Deniz Feneri’nde de kullanıldı. Çatışmaları, yoksulluğu çözmek yerine bundan etkilenenleri “muhtaç” konumda tutan sadaka, yeni adıyla “yardım” sistemi her zaman siyasi ve ekonomik istismara açık. Daha önce DYP’nin Kızılay üzerindin yaptığı Refah Partisi’nden 1999 depremine kadar birçok örnek yaşandı. Yapılması gereken istismara açık bu sistemin oluşmasını sağlayan nedenleri ortadan kaldırmaktır. (01.10.08)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2008  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 124 - 3 Ekim 2008  Site yaşamını izle Siyasetin Gündemi   ?