Sinif Mucadelesi
Fransa

Kapitalizm: Yıkılması gereken bir düzen

Cumartesi 6 Ağustos 2016

Nice intihar eyleminden sonra Hollande ekibinden, Sarkozy ve Le Pen’e kadar tüm siyasiler, kısır bir kavgaya tutuştu. Temel olarak demagojik siyasetçi kavgası üstelik temel konularda hem fikirler.

Hepsi güvenlik önlemlerini arttırmak istiyor. Suriye’de ve Irak’ta yürütülen savaşı devam ettirip bombalamayı arttırmada hemfirikler. Fransa’nın, Ortadoğu’da emperyalist varlığını sürdürmesi konusunda da aynı görüşteler.

Hepsi kitleleri yanıltıyor. Şiddet ve baskıları artırarak güvende olmak mümkün değil.

Örneğin, Nice katliamı konusunda ileri sürdükleri önlemler alınsaydı bile saldırı kesinlikle önlenemeyecekti. Daha da kötüsü, önerileri, yabancı düşmanlığını ve milliyetçiliği arttıracak, saçma ırkçı fikirleri güçlendirip göçmen düşmanlığını yayıp nefret tohumlarını saçmaya yarayacaktı.

Irak ve Suriye’de sürdürülen savaştan emekçilerin ne çıkarı var? Fransız emperyalizminin dünyanın dört bucağında sürdürdüğü siyasetten emekçilerin ne çıkarı olabilir ki? Kesinlikle hiçbir çıkarı olamaz!

Total, Areva ve silah tüccarlarının çok çıkarı var. Örneğin Dassault, Rafale savaş uçaklarını Mısır ve Katar’a satmak için fırsat buluyor. Çimento şirketi Lafarge, DAEŞ ile bile ticaret yapmaktan çekinmiyor.

Emekçiler, bu emperyalist siyasetten kesinlikle hiçbir şey kazanmadıkları gibi çok şey kaybediyor. Ortadoğu’da sürdürülen savaşların ve bombardımanların bedelini, emekçiler ödüyor. Burada bizler bunu terörizm, herkesin herkesten şüphelendiği bir ortamın yaratılması ve ırkçılığın artması ile ödüyoruz.

Terörizm gökten düşmedi! Terörizmi bize, toplumumuzun dışında ve dine bağlı diye tanıtsalar da esas kaynağı, zengin ülkelerin yoksul ülkeler üzerinde kurduğu hakimiyettir. Daha çok kâr etme hırsından ve dünyayı talan etmekten kaynaklanıyor. Esas kaynağı kapitalizm, burjuvazinin hakimiyeti ve sömürü düzenidir.

Sosyalist Parti’nden Ulusal Cephe’ye kadar tüm siyasetçiler, bu sistemi ve emperyalist düzeni savunuyor. İşte bu nedenden dolayı bu siyasetçiler, bizi ne terörizme ne de savaşa karşı korumadıkları gibi, tam aksine sürüklüyorlar.

Batılı güçler, terörizme karşı savaş açtıklarını duyurduğunda ve ABD ile İngiltere 2003’te Saddam Hüseyin’i devirdiğinde, DAEŞ yoktu. Onların yarattığı kargaşa, silahlı çetelerin ortaya çıkma zeminini oluşturdu.

Emekçiler, bu gibi siyasetçilere kesinlikle güvenmemeli. Diğer ülkelerde olduğu gibi burada da, emekçilere ve yoksullara karşı aynı hor gören ve iğrenç tavırları var.

Siyasetçiler, hem diğer ülkelerde hem de burada kapitalistlerin çıkarlarını savunan, yani azami kâr etmeyi hedefleyen bir siyaset savunuyor. Bu yolda her şeyi yapmaya hazırlar! Yani emekçilere, 19’uncu yüzyıl şartlarını ve çocukları da çalıştırmayı dayatmaktan çekinmiyorlar.

Bizler, sömürülenler olarak bu düzenin savunulacak hiçbir yönü olmadığını bilmeliyiz. Dünyayı yöneten ve sömüren kapitalist gruplar ve hisse sahipleri, bizi de sömürüyorlar ve bize saldırıp çalışma ve yaşam koşullarımızı kötüleştiriyorlar. İş temposunu arttıranlar, tensikatları yapanlar ve ücretleri aşağı çekenler, onlar. Bizlere kitlesel işsizliği ve güvencesiz işleri dayatanlar, onlar. Emekçileri bölen ve birbirlerine karşı rakip kılmak isteyip sömürüyü daha çok artırmak ve işçi sınıfının örgütlenip birlikte mücadele etmesini engellemeye çalışan da onlar.

Toplumun küçük bir kesimini oluşturan patronlar, sömürülen kitleler üzerinde bir diktatörlük oluşturdu.

İşte Ulusal Cephe’den Sosyalist Parti’ye kadar tüm siyasetçiler, bu diktatörlüğün iyi olduğunu anlatıp savunuyor ve hizmet ediyorlar. Yuvarlak laflar ederek toplumsal çıkar hikayeleri arkasına saklanıyorlar. Burjuvaziye uşaklık edip, Avrupa Birliği ve göçmenleri malzeme yapıp, günah keçileri yaratıp hedef şaşırtması yapıyorlar.

Bu siyasetçilerin yapacağı tek şey işçi düşmanlığıdır ve işte bu nedenle emekçiler, kendi çıkarlarını savunan bir siyaset ve parti geliştirmeli. Bu düzeni tamamen yıkmayı amaçlayan bir hedef doğrultusunda ilerlemeli.

İnsanlık gittikçe daha da barbarca ilişkiler bataklığına sürükleniyor, çünkü toplum kapitalizm hastalığına yakalandı. Bu düzenin başında olanlar silip süpürülmeden, insanının insanı sömürmesi ve zengin ülkelerin yoksul ülkeler üzerindeki hakimiyeti yok olmadıkça bir çıkış yolu olamaz. LO (29.07.2016)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2016  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 218 - 06 Ağustos 2016  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?