Sinif Mucadelesi

150 yıl önce, Eylül 1864: Birinci Enternasyonal’in doğuşu

Pazartesi 17 Kasım 2014

Uluslararası Emekçiler Birliği (Birinci Enternasyonal), 28 Eylül 1864’de Londra’da, İngiliz, Alman, İtalyan, İrlandalı ve Fransalı militan işçi, emekçiler tarafından kuruldu. Birliğin amacı; “işbirliği, ilerleme ve işçi sınıfının tamamen özgürlüğe kavuşması” olarak belirlendi. Uluslararası Emekçiler Birliği, kendini sadece işçilerin yaşam şartlarını savunan bir araç olarak sınırlamayıp, esas hedefinin toplumu değiştirmek olduğuna vurgu yapıyordu.

Karl Marks, Birinci Enternasyonali şu şekilde tarif ediyordu: “O ne bir tarikatın, ne de bir teorinin ürünü. O proleterlerin kendiliğinden oluşan hareketidir ve bu hareket de bu modern toplumun doğal eğilimlerinden ve de nefes alınamaz olmasından kaynaklanıyor.”

“Burjuvazi kendi mezar kazıcılarını yaratır” (Karl Marks)

Marks, 17 yıl önce Komünist Manifesto’da, işçi sınıfının kendi özgürlüğüne kavuşması için gerekli siyasi hedefleri belirtmişti. Bu manifesto, o zaman yine bir uluslararası örgüt, Komünistler Birliği için yazılmıştı ve işçi sınıfının kendi özörgütünü oluşturma gerekliliğine vurgu yaparak hedefinin; ücretli kölelik düzenini yok etmek, burjuvazinin hakimiyetine son vermek, siyasi iktidarı ele geçirmek ve üretim araçlarının toplumsallaşması olduğunu belirtiyordu. Ama maalesef 1848’de Avrupa’ya yayılan devrimci hareketin gücü kırılmıştı.

1860 yıllarında işçi hareketine yeni olanaklar doğmuştu. Sanayi devriminin gelişmesi ve bunun sonucu olan büyük kentlerin hızla oluşması işçi sınıfının büyüyüp yoğunlaşmasını getirdi. Ardından da mücadeleler ve grevler patlak vermeye başladı. Bir yandan da dayanışma dernekleri, sendikalar ve de siyasi parti çekirdekleri oluşuyordu. Bu örgütlerin çoğu Uluslararası Emekçiler Birliğine üye oldular.

Bu tarihten önce de işçi örgütleri bir araya gelme fırsatını bulmuşlardı. Örneğin; 1862’de Londra Uluslararası Fuar’ında buluştuklarında birlikte hareket etme kararı alıp ekonomik krizden dolayı mağdur olan emekçilerle dayanışmaya karar verdiler. Ertesi yıl ise yine Londra’da bir araya geldiler ve Çarlık Rusyası askerlerinin kanlı bir şekilde bastırdığı Polonya ayaklanması ile dayanışmada bulundular.

Birinci Enternasyonal’in 1864 kuruluş kurultayında Fransız temsilciler, emekçilerin birleşmesine vurgu yapmak için şunları ifade ettiler: “Kapitalistler durum ve şartların getirdiği zorunluluklar nedeniyle çok güçlü mali ve sanayi birlikler oluşturdu. Eğer bizler de buna karşı savunma önlemleri almazsak feci bir şekilde ezileceğiz. Bütün ülkelerin işçileri, bizler, birleşerek bu düzene karşı dünyanın bir tarafta açlıktan kıvranan ve öfkeli kitleler, diğer tarafta ise mali krallar ve para babalarından oluşan bir oligarşiye dönmemesi için bir engel oluşturmalıyız.”

Bu kurultayda bir araya gelen temsilciler, yeniden mücadeleye başlayan işçi sınıfının gerçek temsilcileriydi. Marks da davetliler arasındaydı ve bütün gücüyle, elinden gelen katkıda bulundu. Bu yeni birlik, Avrupa’daki büyük ülkelerin işçi sınıfı içerisinde sosyalist fikirlerin yayılması için iyi bir fırsattı. Marks bu hareketin öncüsü, tüzüğü kaleme alan, en önemli siyasi tavırları oluşturan ve Friedrich Engels’in de yardımıyla en faal militanıydı.

Gelecek mücadelelere hazırlık

Enternasyonale katılan militanlar arasında çok farklı fikirler vardı. Proudhon taraftarları ve kooperatif taraftarları -bunlar genellikle grevler ve hatta iş yasalarına karşıydılar-. Ek olarak daha çok kalifiye emekçileri savunan Çartist hareketten gelen İngiliz sendikacıları ve sonra da Blankistler (Fransa) vardı. Ama bütün militanlar gerçekten işçi sınıfının kurtuluşu için hareket etme isteğini taşıyordu.

Marks’a göre işçi sınıfı içerisindeki mücadelenin gelişip, büyümesi kaçınılmaz olarak işçi sınıfı örgütlerini güçlendirecekti. Bu işçi mücadelelerine katılan militanlar, işçi sınıfının kurtuluşu için, mutlaka siyasi bir programın gerekliliği bilincine varacaklardı. İşte Enternasyonal içerisinde bu fikrin yeşermesi için mücadele etmeye değerdi. Böyle bir şey ileriye doğru büyük bir adımdı.

Kuruluş metinleri sadece genel bir rota belirliyordu: “İşçi sınıfının kurtuluşu, kendi eseri olacaktır.” Uluslararası Emekçiler Birliği olanakları çerçevesinde, bütün ülkelerdeki işçi mücadelelerini destekliyordu. Üstelik farklı ülkelerdeki işçi mücadelelerinden gereken dersleri çıkarıp mümkün olduğu kadar çok işçi militanın siyasi birikimini artırmaya çalışıyordu. İşçi sınıfı, yeni toplumu yönetebilme seviyesine erişebilmek için insanlığı ilgilendiren bütün büyük sorunlar hakkında bir tavır belirlemeliydi. Örneğin; ABD’de köleliğin kaldırılması, bölünmüş Almanya’nın büyük bir Cumhuriyet çerçevesinde birleştirilmesi, İrlanda ve Polonyalıların özgürlüklerine kavuşmaları.

Sonraları F.Engels’in de yazdığı gibi Uluslararası Emekçiler Birliği, “işçi sınıfı militanlarının gerçek bir örgütü oldu ve kapitalistlere, toprak sahiplerine ve onların örgütlerine yani; devlete karşı verdikleri mücadelelerde birlikte hareket ettiler”. Aşamalı bir şekilde Uluslararası Emekçiler Birliği, sosyalist programı benimsedi. Örneğin 1868 Brüksel kurultayında toprağın, madenlerin ve demiryollarının toplumsal mülkiyet kararı onaylandı.

Bireysel olarak üye olan militan sayısı oldukça azdı. Seksiyonlar genellikle grevler sonucu, özellikle de grevlerin Enternasyonal tarafından yardım kampanyaları sonucu desteklenmesinden sonra oluyordu. Sendika grupları ise genellikle topluca üye oluyorlardı ve sınırlar ötesinde bir güce katılma güvencesine kavuşuyorlardı. 1869 yılında Belçika’daki üye sayısı 57 bine ve İngiltere’de ise 95 bine çıkmıştı.

Sınav zamanı

Uluslararası Emekçiler Birliği, Avrupa burjuvazisi arasındaki rekabet yüzünden çıkan savaşlara karşı, özellikle de 1870’de Fransa ile Prusya arasında çıkan savaşa karşı tavır koyacaktı. Enternasyonalin Fransa seksiyonu, Üçüncü Napolyon’un Almanya’nın birleşmesini engellemek için yaptığı saldırıya anında karşı çıktı. Ama Fransa’nın yenilgisi İmparatorluğun çöküşüne yol açınca Prusya durumu fırsat bilerek Alsas ve Loren bölgelerini ilhak edince Enternasyonal buna da karşı çıkıp, bu olayı bir korsanlık olarak değerlendirdi. Almanya’daki “Enternasyonal üyeleri” olan August Bebel ve W. Liebknecht Meclis’teki oylamada savaş ödeneklerine karşı oy kullandıkları için hapse atıldı.

Enternasyonal iki farklı tarafın da milliyetçiliğine karşı dik durmayı başarmıştı. Enternasyonal artık bundan böyle hem enternasyonalizm hem de insanlık temellerinde, başka bir seçenek sunuyordu.

Fransa-Prusya savaşı 1871’de Paris Komünü’nün oluşmasına yol açtı. Komün kanlı bir şekilde bastırıldı ve birçok Uluslararası Emekçiler Birliği militanı, barikatlarda hayatını kaybetti. Ama Uluslararası Emekçiler Birliği, Komün’ün hemen ardından, bu ilk işçi devleti deneyiminden, gelecek için dersler çıkardı: “iktidardaki burjuva devlet aygıtları yıkılmalı ve onların yerine işçi sınıfı kendi siyasi iktidarını kurmalı.”

Bütün Avrupa işçi sınıfı için bir yenilgi olan Komün’ün ezilmesi aynı zamanda da Uluslararası Emekçiler Birliği’ne büyük bir darbe vurdu. Örneğin; Fransa seksiyonu militanlarının birçoğu öldürüldü ve sağ kalanların da çoğu ya göç etmek zorunda kaldı ya da sürgün edildi. Üstelik bütün Avrupa’da baskıcı yasalar yürürlüğe girdi. Ek olarak da İngiliz seksiyonu Uluslararası Emekçiler Birliği’ni çok devrimci bulduğu için uzaklaştı. Uluslararası Emekçiler Birliği’nin çok kan kaybına uğradığı bu ortamda Rus anarşist Bakunin dolaplar çevirmek için uygun bir zemin buldu. Bakunin, “her şey mubahtır” yaklaşımı ile özellikle de işçi sınıfının siyasi örgütlülüğüne karşı çıkanları etrafında toplayıp, Uluslararası Emekçiler Birliği’nin yönetimini ele geçirmeye çalıştı. Bu şartlarda Enternasyonal dağıldı. Genel Yönetim merkezi ise New-York’a taşındı ve 1876’da ise Uluslararası Emekçiler Birliği kendini fes etti.

Temel bir deneyim

Her ne kadar Uluslararası Emekçiler Birliği’nin ömrü uzun olmasa da, varlığı işçi sınıfı hareketi için çok önemli bir adım oldu. Varlığını sürdürdüğü dönem içerisinde onbinlerce militan, proleterlerin vatanı olmadığına ikna oldu ve hep birlikte sermayeye karşı mücadele etmeleri ve bunun için siyasi örgütlerini oluşturmaları gerektiği fikrini benimsedi. Artık sosyalist program sadece kağıt üzerinde değildi. Kendi sınıf mücadelelerine fiilen katılan bir nesil, işçi militanların bilincine iyice yerleşmişti. LO (26.09.11)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2014  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 197 - 3 Kasım 2014  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi’nin Sözü   ?