Sinif Mucadelesi

Bir mesaj gönder

Yanıttır :

Suriye

Baskı sürüyor… Büyük güçlerin yeni çözüm olanağı yok

Pazartesi 6 Haziran 2011

21 Nisan Perşembe günü Başkan Beşar Esad 1963 yılından bu yana yürürlükte olan olağanüstü hal uygulamasını kaldırıldı. Ama hemen ardından içişleri bakanı bundan böyle yürüyüşlerin “kesinlikle yasaklandığını” belirtti. Ertesi günü diktatörlüğün sonunu isteyen yürüyüşçülere yapılan baskı daha da yoğunlaşarak devam etti.

22 Nisan Cuma günü ise Suriye’de 15 Mart’ta başlayan protesto yürüyüşlerine en kalabalık katılım oldu. Ülkenin birçok kentinde kitleler, meydanlarda toplandı veya “özgürlük” ve “halk, rejimin yıkılmasını itiyor!” gibi sloganlar atarak yürüdü. Yürüyüşler, hareketin başladığı Dera’da, aynı zamanda birkaç gün önce yoğun baskının yapıldığı Humus’ta, Hama’da (Hama’da 1982’de şimdiki diktatörün babası Müslüman Kardeşler önderliğinde başlayan isyanı bastırmak için kentin üçte birini top atışlarıyla yerle bir edip 15 ile 30 bin arasında tahmin edilen kişiyi katletmişti), Kürtlerin yoğun olduğu Hassaki’de ve hatta Başkent Şam’da da yapıldı. Yürüyüşçüler, birkaç kentte diktatörün babasının heykellerini yıktılar. Baskı, çok şiddetli oldu. Amnesty İnternasyonal 22 Nisan’da 75 kişinin ve 15 Mart’tan bu yana ise toplam 350-400 kişinin öldürüldüğünü belirtiyor.

Rejim, gazetecilerin ülkeye girişini yasakladığı için durumla ile ilgili alınan haber, halktan veya yerel militanlardan gelebilen haberlerle sınırlı. Rejimin resmi açıklamaları “yabancı güçlerin parayla kışkırttığı silahlı çapulcuların” olayları yarattığı yönünde olup, kitlelerin isyanını tamamen inkar ediyor. İnternet üzerinden yayınlanıp, televizyonların da aktardığı görüntülerde “silahlı çapulcular” aslında, cenaze törenlerinde bile silahsız kitleler üzerine ateş açmaktan çekinmeyen rejimin baskı güçleridir. Beşar Esad rejimi, Suriye halkına bedeli ne olursa olsun, iktidardan gitmek istemiyor.

Başta ABD ve Avrupa Birliği olmak üzere büyük güçler, baskıyı teşhir etmeyip tamamen sesiz kaldılar. Tek yaptıkları, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin “öldürülen insanlar hakkında bağımsız bir araştırma” yapılmasını istemesi ve de Avrupa Birliği sözcüsünün, cuma günkü katliamı “tüyler ürpertici olarak” gördüğünü duyurması oldu. Paris ise emniyet güçlerinin “aşırı şiddet” kullanılmasını teşhir edip, dışişleri bakanı Jupe “bunların olağanüstü halin kaldırılmasıyla çelişkili olduğunu” söylemekle yetindi. Obama ise ABD namına konuşarak, olağanüstü halin kaldırıldığının açıklanmasının, iyi bir yolda gidildiğini gösterdiğini, ancak yeteri kadar ciddi olmadığını belirtti.

Bütün bu tepkilerin sadece laflarla sınırlı kalmasının esas bir nedeni var. Sarkozy, Fransa’nın Ulusal Bayramı 14 Temmuz gösterilerine Beşar Esad ile birlikte katılmıştı ve ABD ise 5 yıllık bir aradan sonra geçen Ocak ayında Şam’a yeniden bir büyükelçi atamıştı. Büyük güçler, lafta Suriye rejimine karşı çıkıyorlar, ancak bu rejimin bölgede onlar için bir istikrar unsuru olduğunu da biliyorlar.

Suriye rejimi ulusal çıkarları savunuyor, ama buna ek olarak da defalarca, gerek Lübnan’da gerek Filistin’de veya Suriye’de kitle hareketlerini ezme gücüne sahip olduğunu gösterdi. Bu nedenle büyük güçler ve İsrail, muhataplarından emin: Suriye rejimini kendi halkını denetim altında tuttuğu gibi Lübnan’da Hizbullah’ı ve Filistin’de ise Hamas’ı da denetlediğini biliyorlar. Bu durumda Beşar Esad rejimi çökerse onun yerine kim geçecek ve yeni muhatapları kim olacak? İşte onların korktukları esas belirsizlik budur. Suriye’de, büyük güçlerin güvenebileceği yeni alternatif bir güç ortada görünmüyor.

Büyük güçler ortadaki bu durum nedeniyle Suriye rejimini sözde mahkum ederken bile çok temkinliler. Onları esas korkutan Suriye rejiminin insanlık dışı baskıları değil, diktatörlük yıkılarsa toplumda bir patlama olup kitlelerin kendi öz istekleri için harekete geçebileceğdir. LO (02.05.11)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr    ?