Sinif Mucadelesi
“Kara bulutlar fırtınayı, kapitalizm ise savaşı getirir” (Jaurès)

Birinci Dünya Savaşı’nın gerçek nedenleri

Çarşamba 11 Aralık 2013

Bazı tarihçi ve aydınlara göre dünya savaşlarının gerçek nedeni farklı rakip kapitalist güçler arasında paylaşım kavgası değil “aşırı milliyetçilik” ve “kitlelerin şiddeti” imiş!

Bu gibi gayri ciddi fikirler yeni değil ve esas amaçları, savaşların gerçek suçlusunun burjuvazi olduğunu ört bas edip “milliyetçi duyguları” öne sürerek kitleleri suçlamaktır. Böylece savaşın neden çıkarıldığı gizlenip burjuvazinin kitleleri savaşa sürüklemek için alet olarak kullandığı yöntemler, savaşın gerçek nedeni olarak yutturmak isteniyor.

19’uncu asrın ortalarından itibaren Avrupa’daki ulusal burjuvalar, kendi öz devletlerinin desteği ile bütün yeryüzüne yayıldılar.

Sömürgecilik siyasetleriyle dünyanın farklı bölgelerini işgal edip ele geçirmeyi ilk başlatan İngiltere ve Fransa oldu. Bu iki ülke kendi topraklarının artık dar gelmesi nedeniyle güç ve etkilerini artırmak için yayılmacılık siyasetine başvurdu. El attıkları yeni ülkelerin ham maddelerini talan ettikleri gibi bu ülkelerin pazarlarını büyütüp artan sanayi ürünlerini satmak için kullandılar. İşte bu şekilde Afrika ve Asya kıtalarının önemli bölümünü hakimiyetleri altına aldılar. 19’unucu asrın sonuna gelindiğinde artık bütün yeryüzü emperyalist güçler arasında paylaşılmıştı.

Almanya ve İtalya gibi ülkeler ise ulusal sınırlar çerçevesinde birlik sağlamada geç kaldıkları için sömürgecilik paylaşımına geç başladılar. Avusturya, Macaristan ve de Çarlık Rusya’sı, Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflamasını fırsat bilip Balkanlar’da yayılarak sömürge elde etti. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun Ortadoğu bölgesine zaten el atmış olan İngiltere ve Fransa, bunu hoş karşılamadı ve tehdit olarak gördü.

Farklı emperyalist güçlerin dünyayı paylaşmak için verdiği mücadeleler ve rekabet kavgaları sonucu, aralarındaki çelişkiler giderek arttı ve gerginlikler hat safhaya çıktı. İşte savaş için zemin bu temellerde gelişti ve devletler arası sürtüşmeler giderek tırmandı. Örneğin Fransa ile Almanya, daha 1905 ve sonra da 1911’de Fas’a kimin el ataca konusunda savaş eşiğine gelmişti. Üstelik Fransa, 1871’de kaybettiği Alsas ve Loren bölgelerini, Almanya’dan yeniden geri almak için saldırgan bir siyaset izliyordu. Ek olarak, Sarre bölgesine ve burada bulunan madenlere el atmak için can atıyordu. Almanya ise hızlı bir şekilde sanayisini büyütüyordu ama sanayi ürünlerini satabilecek pazarlara sahip olmadığı için nefes almakta zorlanıyordu. Alman burjuvazisi, büyük alanlara el atma rüyaları görüyordu ama bu alanlar, daha önceden diğer emperyalist güçler tarafından işgal edilmişti. Alman burjuvazisinin bu yayılmacı siyaseti, direk olarak, sadece Fransa’ya değil, aynı zamanda İngiltere için de büyük bir tehditti ve bu nedenle de tepki göstermeye hazırdılar.

Emperyalist ülkeler arasındaki çıkar ilişkileri 20. yüzyılın başında giderek artıyordu ve bu devletler aktif olarak savaş hazırlıklarına başlamışlardı. Örneğin Fransa, 1913 yılında askeri bütçesini önemli oranda arttırdı ve askerlik süresini iki yıldan üç yıla çıkardı.

İşte bu ortamda farklı rakip emperyalist ülkelerin yeni pazarlar elde etme kavgası daha da şiddetlendi ve böylece savaş ortamı hazırlandı. Artık savaşın çıkması için bir kıvılcım yeterliydi. Avusturya Prensi’nin bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesiyle 3 Ağustos 1914’de savaş patlak verdi.

Anatole France’ın da söylediği gibi “İnsanlar, savaşta, yurtları için öldüklerini sanıyorlar halbuki para babaları için ölüyorlar.”


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2013  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 186 - 6 Aralık 2013  Site yaşamını izle Tarihten... Tarihten... Tarihten...   ?