Sinif Mucadelesi

Tuzla tersanelerinde işçi ölümleri devam ediyor

Pazartesi 7 Temmuz 2008

Tuzla tersanelerinde 2002’de 13 bin işçi çalışırken bugün 40 binin üzerinde çalışan var. Yan sanayilerde ise, yüz bin işçinin çalıştığı tahmin ediliyor. Tersanelerde 47 asıl şirket, 563 alt taşeron şirketi ve onların da altında on binin üzerinde irili ufaklı taşeron şirket faaliyette. Tersanelerin alanı, 2002 yılında olduğu gibi olmasına rağmen çalışan sayısı yüzde 150’den fazla arttı. Bu anormal büyüme kazanç hırsını gösteriyor.

Tersanelerde sürekli iş kazası oluyor. Aslında iş kazalarında tüm Türkiye, Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada. Kazalar, sadece Tuzla ile sınırlı değil. Kara dayalı bu düzende işyerlerinde gerektiği gibi güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları oluşturulmuyor. Bu nedenle iş kazaları devam edecek.

Tersanelerden, devletin en üst kademeleri geldi geçti, bir çare bulunamadı. Başbakan’ın "canınızı yakarım" tehdidi bile komediden öteye geçemedi. Çünkü, Tuzla’da en önemli sorun, hiçbir kural tanımayan taşeronluk sistemi. Belediye başkanlığı döneminde, belediyelere taşeronları yaygınlaştıran başbakandı. Ondan bir çözüm beklemek boşuna. Sömürü düzeninin amacı işçiyi daha düşük ücret ve daha az masrafla, sosyal hakları hatta yasaları bile takmadan çalıştırmaktır.

Muhalefet partileri için de bu geçerli. Hazırlanan raporların çoğu işçilerin cahil oldukları için iş kazası yaptıklarını söylüyor. Çalışma düzenini eleştiren raporları veya bu kısımları ise, gözleri görmüyor.

Bir yönü de sendikanın bakış açısı oluşturuyor. Sektörde örgütlü ve yetkili sendika olan Türk-İş’e bağlı Dok-Gemi-İş, patronların emrinde, onların çıkarlarına göre hareket ediyor. Patronun gönderdiği işçileri üye olarak elinde tutma dışında bir çabası yok. Hatta iş kazası geçiren işçiye, "sesinizi çıkarmayın, işvereninizin ismi kötüye çıkar" diyerek baskı yapıyor.

Tersanelerde örgütlü diğer sendika DİSK’e bağlı Limter-İş, işkolu yüzde 10 barajını aşamadığı için toplusözleşme yapamıyor, sadece işverenlerle protokol imzalayabiliyor. Yani patronların keyfine kalmış durumda.

Limter-İş ile DİSK yönetimi arasında anlaşmazlık olduğu için, sendikadan gerekli desteği alamıyor. Ölümlerin artması üzerine DSİK bürokratları yüzleri kızarmasın diye boy gösterdiler, göstermelik birkaç demeç verdiler.

Limter-İş’in 16 Haziran’da yaptığı iş bırakma ve mitingi, sözde 15-16 Haziran’a dönüştüreceğini iddia eden bürokratlar, sadece kendilerini alana getirdiler. Böylece, hem işçiye güven vermiyorlar ham da 15-16 Haziran mücadelesinin içini boşaltıyorlar. Böylece işçi sınıfının mücadeleyle kazanım elde etmesini gereksiz gibi göstermeye yelteniyorlar. Asıl zararları budur.

DİSK bürokratları, tersane mitinginde olduğu gibi birkaç göstermelik demeçle hiç bir şeyin değişmeyeceğini çok iyi biliyor. Ancak mücadele yolunu seçmedikleri için, sanki daha önce denenmemmiş bir yolu izliyorlarmış gibi yaparak işçiyi avutmaya devam ediyorlar. Oysa üç ayda bir geminin çıkmasıyla övünen patronlar, bu çalışma devam ettiği için sendikaları ciddiye almıyor.

Tuzla’da bir de Tersane İşçileri Derneği var. Bu derneğin yasal çerçevede mücadele etmesi çok zor. Her ne kadar bazen bağımsız çıkış yapsalar da, karşılarına önce "yapmanıza gerek yok, biz ilgileniriz" diyen sendikalar çıkıyor, önlerini kesiyor. Zaten dernek üyelerinin bir kısmı aynı zamanda Limter-İş üyesi. Sonuçta sendikalardan bağımsız mücadele yolları olmuyor.

Tuzla tersanesindeki sorunlar, ancak işçilerin kendi, bağımsız öz güçlerine güvenerek hareket etmesiyle çözülebilir. ((30.06.08)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2008  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 121 - 1 Temmuz 2008  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?