Sinif Mucadelesi

İşçileri öldüren yasalar değil patronlar

Cuma 8 Şubat 2013

Kozlu’da bir maden ocağında bu kez de metan gazı patlaması nedeniyle 11 işçi öldü. Her zamanki gibi mühendis ve şef 6 kişi gözaltına alındı. Ancak burjuva medyasının “işletmecilik hatası” dediği bin bir tane dalavere olduğu ortaya çıktı.

Devlete taşeron olarak maden ocağını işleten taşeron firma, madencilik iş kolundan değil. Hem meclis denetleme raporu hem de Taşkömürü Kurumunun raporları, bu firmanın işine son verilmesi gerektiğini bir yıl önce tespit etmiş. Fakat firma, kısa bir süre önce maden iş kolunda olduğunu tescilletmek için Çalışma Bakanlığı’na başvurmuş. Ayrıca uzun zamandır daha az sigorta primi ödemek için maden işçilerini SGK’ya çaycı, temizlikçi gibi gösterdiği de ortaya çıktı.

Kozlu bölgesindeki maden ocaklarında sürekli kaza oluyor. 2010’da göçük sonucu 30 işçi ölmüştü. Ölümlerin ardından da Çalışma Bakanı “güzel öldüler” başbakan “madencilerin kaderi” demişti. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün raporuna göre Türkiye madenci ölümlerinde Avrupa’da birinci. Geçen yıl yalnızca maden ocaklarında 81, tüm iş kollarındaysa 878 işçi öldü.

Maden ocağını işleten firmanın taşeron olması sebebiyle bakan, taşeron sistemi ile ilgili düzenleme yapılacağını bildirdi.

Daha önce de güya işçilerin yararına sendikalar yasası değiştirildi. Yasa uygulanır uygulanmaz, sağlık iş kolunda, hastanelerde çalışan 10 bini aşkın taşeron işçi bir anda sendikasız kaldı. Çünkü taşeronlar, yasanın verdiği yetkiyle “iş kolu” seçtiler: Kimi inşaat, kimi hizmet, kimi ulaştırma gibi iş kollarını seçtiği için Sağlık-İş’te daha önce örgütlenmiş olan işçilerin üyelikleri düştü. Duruma tepki gösteren sağlık çalışanları, hastanelerde protesto yürüyüşleri yapıyor.

Çalışma Bakanlığı, İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Yasasını da taşeron sistemini düzenleyeceği iddiası ile çıkardı. Bakan “işçiler artık kendini daha güvende ... işçileri kaderlerine teslim etmeyeceğiz” demişti. Hatta televizyonda reklam bile yaptılar. Ancak taşeron işçileri ölmeye devam ediyor.

Şimdi de taşeron sistemini düzenleyeceğiz diyerek suçu işçilere yükleyip patronların, “işçi ölümü” gibi yaşadıkları sorunları çözecek düzenlemeler yapmayı hedefliyorlar. Yani işçiler için zaten beterin beteri olan taşeron sistemi daha da kötü olacak.

En iyi patron temsilcisi olan AKP’den bir şey beklemek boşuna. Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. Eğer AKP bir şey yapmak isteseydi on bir yıldır zaten yapardı.

Öte yandan iş kazaları yalnızca taşeron şirketlerde olmuyor. Gaziantep’te 9 işçinin öldüğü, 13 işçinin ağır yaralandığı patlamada olduğu gibi. Fabrikada 2 tonluk asit kazanının kullanıldığı belirtilerek işçilerin 5 tonluk asit kazanı kullanılması gerektiğine ilişkin uyarılarının dikkate alınmadığı ortaya çıktı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, fabrikanın, patlamanın olduğu yere yeni taşındığını küçük bir işyeri iken bir yılda büyüdüğünü ve iş sağlığı güvenliği konusunda sabıkalı olduğunu belirtti. 2011 yılında iki kez teftiş görmüş, idari para cezasına çarptırılmış.

Genel olarak bakıldığında Antep’te kayıtdışı çalıştırma oranı %47 düzeyinde. Hatta bu oran, mevsimsel olarak %60’a kadar çıkıyor. Buna karşılık sendikalaşma oranıysa özel sektörde %1,5 kamuda ise %4 civarında. Öte yandan Antep’teki sanayi bölgelerinde neredeyse her iki işçiden biri sigortasız çalıştırılıyor.

Taşeron sistemi sorunun bir parçası ama asıl kaynağı değil. Sorunun asıl kaynağı patronların doymak bilmez kâr hırsları. İşçi ölümleri yasayla değil, işçilerin mücadelesiyle durdurulabilir. Bu da işçilerin çok oldukları, güçlü oldukları bilinciyle mücadele etmesinden geçiyor. (01.02.2013)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2013  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 176 - 1 Şubat 2013  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?