Sinif Mucadelesi
Kürt sorunu yine gündemde

Çözüm Kürt ve Türk emekçilerin ortak mücadelesinde

Cuma 8 Şubat 2013

Yaz boyunca başbakan, BDP milletvekillerini, dokunulmazlıklarının kaldırılması ile tehdit etti. İdamın geri gelmesinden bahsetti, astı kesti. Şimdi BDP milletvekillerine özel izin verip Öcalan’la görüşmelerine önayak oldu. Başbakan her zaman olduğu gibi gerçek düşüncelerini ve hedeflerini açıklamıyor; zorbalığı, kandırmacayı, göz boyamayı, dediğinin tersini yapmayı siyaset haline getirmiş. Kürt halkının taleplerinin karşılanmasına da bu şekilde yaklaşıyor.

Öcalan’la görüşmem diyor, kendi emrindeki devlet görevlileri görüşüyor. Öcalan’ın koşulları değişmez diyor, ertesi gün gazeteler koşullarının iyileştirildiğini yazıyor. Terörle her zaman mücadele edeceğiz diyor, sınırın dışına çıkmak isterlerse askeri operasyonları durdurma talimatı veriyor. Kürt sorunu yoktur diyor ardından da Kürt kardeşlerime en çok ben hak verdim diyor.

Bu çelişkili açıklamalar ve uygulamalar, bilinçli olarak yapılıyor. Başbakan, farklı kesimlerin, sadece kendine uygun mesajı alacağını biliyor. Milliyetçi duygulara kapılmış biri “terörle mücadele” hakkında söylediklerinin ilk kısmını dinleyip gerisini dikkate almıyor. Kürtler ise sözün ikinci kısmının kendilerine söylendiğini biliyor. İşte böylece “olmayan” “Kürt sorunu” mehter yürüyüşüyle çözülüyor.

Kışı kar altında geçiren, çocuğunu okutamayan, hastasını tedavi ettiremeyen, karnını gerektiği gibi doyuramayan kürdün sorununu çözmek için aceleye ne gerek var! Cumhuriyetin başından beri hatta Osmanlı’dan beri zaten benzer durumda değil mi?

Eskiden devlete “isyan”ettiği için Kürdün sorunu aceleye gelmezdi şimdi ise “uslu” durup durmayacağını görmek için aceleye gerek görülmüyor. Türkler, tüm kibirleriyle Kürtleri imtihan ediyor. Fransa’da öldürülen üç PKK militanının cenaze törenleri bu imtihan için bahane oldu. Basın, ağız birliği içinde Kürtlerin “uslu” durup durmadığını kontrol etti. Bu aşağılayıcı durumun acı tarafı BDP yöneticilerinin de bu fırsatı değerlendirerek, onlara yetki verildiğinde kendi kitlelerini kontrol altında tutacaklarına dair garanti vermeleridir. Oysa bu güne kadar, Kürt illerindeki bütün olayların polisin saldırgan tutumu nedeniyle yaşandığı gerçeğini açıklıyorlardı. Böylece kendilerini yalanladılar.

Bu durum BDP yöneticilerinin talepleri ve mücadele yöntemleri ile Kürt halkının talepleri ve izlemesi gereken mücadele yolunun farklılığının da göstergesi.

Türk burjuvazisi uzun bir süredir, Kürt sorunun barışçı yoldan çözülmesini istiyor. Çünkü Ortadoğu’da ve Kafkaslar’daki artan çıkarları bunu gerektiriyor. Bugün en büyük Kürt partisi olan ve güçlü bir iktidarı, geniş kitlelerin desteğini hala elinde tutan, medya ve derneklerin yürüttüğü kampanya ile kendine olan desteği arttıran AKP, bunu başarmaya en çok yaklaşan iktidar gibi görünüyor. Belli ki burjuvazinin çözüm yönünde hükümet üzerindeki baskısı artıyor.

Bu ortamda yapılması gereken, talepler için hükümeti geriletecek ortak mücadele yolu izlemektir. BTP yöneticilerinin yaptığı gibi “uslu” olmak ve masa başında verilen kırıntılarla yetinmek değil. Çünkü hükümet gibi esas iktidar sahibi olan Türk burjuvazisi de Kürtleri birkaç kırıntıyla susturmak istiyor.

Kürt ve Türk işçiler, emekçiler her yerde birlikte çalışıyor, birlikte yaşıyor. Kürt halkı için ekonomik, demokratik ve sosyal talepler için verilecek bir mücadeledeki her kazanım, herkese rahat bir nefes aldıracaktır. (01.02.2011)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2013  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 176 - 1 Şubat 2013  Site yaşamını izle Başyazı   ?