Türkiye ve Suriye emekçilerine büyük görev düşüyor!
Yakın zaman içinde Türkiye ile Suriye hükümetleri arasında muhteşem dostluklar oluşmuştu şimdi sınırda, silahlar çevrilmiş durumda. Ortak bakanlar kurulu toplantısı, iki ülke arasında vizenin kaldırılması, ortak ticaretin üst seviyelere gelmesi gibi gelişmeler oldu. Esat ile Erdoğan ailelerinin birlikte tatil yapmaları her iki halkın hafızalarında. Ne oldu da kısa zaman içinde her şey ters yüz oldu?İlk akla gelen ABD’nin Ortadoğu politikası gereği artık bu kadar yakın olmaları gerekmediğidir.
Hepimiz Hafız Esat’ın ve iktidarı devrettiği oğlu Beşir Esat’ın politikalarının esasında bir değişiklik olmadığını biliyoruz. Erdoğan zamanında, bu politikaların ortağı olmuştu. Çünkü her iki iktidar da işçilerine, Kürtlerine benzer baskıyı uyguluyor; uygun gördüğünde katliam yapıyor, sorgusuz cezaevine atıyor, toplumu denetim altında tutuyordu. Ülke gelirinin büyük bölümü, küçük bir azınlık arasında paylaşılıyor. Bunlar herkesçe bilenen gerçekler. Baas ile AKP, bu politikalar temelinde dostluk kurdular, güzel de yürüttüler.
ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarları gereği Esat’ın iktidarı tehlikeye girdiğinde Erdoğan-Esat dostluğu en üst seviyede idi. İşte o zaman, hiç hesap vermeden “komşularla sıfır sorun” politikasından geri dönüş yapmak zorunda kaldı. Çünkü ipler, ne esip gürleyen başbakanın ne de yüzündeki sırıtmayla sözde bu dostluk siyasetinin mimarı olan dışişleri bakanın elinde, ipler ABD’nin elinde.
Erdoğan’ın hızla, düşmanlık ve iç savaşın parçası olması gerekiyordu. Böylece batılı dostlarının desteğiyle iktidar olmayı sürdürebilir. ABD başkanlık seçimiyle meşgul, Avrupa Birliği kriziyle boğuşuyor. Yani kimse Suriye için göstermelik toplantılar dışında risk almak, çaba göstermek istemiyor. Bu nedenle Esat yönetimini devirme işi Erdoğan’a ihale edildi. Bu iş için gerekli para, 10 milyar dolar, hükümet çevrelerinin açıkladığı gibi Katar ve Suudi Arabistan’dan geliyor. İhaleye gönüllü olan hükümet, Suriyeli muhalifler gelmeden çadırlar kurdu, yemekler pişirildi. Muhalifleri beklemeye başladılar.
Ancak Erdoğan, Suriye iktidarının yanında yer alan Rusya, Çin ve İran’ı hesaba katılmadan karavana attı. Şimdi taraflar, Suriye üzerinden çıkar kavgası verirken ezilen Türkiye ve Suriye işçi sınıfı olacak. Şimdiden binlerce Suriyeli ayaklar altında eziliyor. Esat rejimi gidecek olsa bile çıkarlar için yapılan manevralar, kitlelere büyük zarar veriyor.
Eskiden Suriye, Türkiye devletinin muhaliflerine destek veriyordu, şimdi tersine döndü. Suriye’nin askeri uçağı düşürmesi düşmanlık oldu. Halbuki iki ülke arasında, kendi muhaliflerini öldürmek üzere yapılan anlaşma var ve buna göre birbirlerinin sınırlarını geçebiliyorlar. Nitekim bu anlaşma şimdiye kadar sorunsuz uygulanıyordu. Hatta orman yangınını söndürmek için bile sınırlar geçiliyor. Medyanın, siyasilerden önce savaş çığırtkanlığı yapması, hükümetin askeri gösteriye başvurması kabul edilemez. Savaş veya çatışma ve getireceği baskı ortamı her şeyden önce Türkiye ve Suriye emekçilerini vuracak.
Büyük kapitalist devletler, krizden kurtulmak için pazar paylarını büyütmek istiyor, Ortadoğu’ya barış ve demokrasi getirmek değil. Bölgede değişen iktidarlara bakıldığında daha gerici yasalarla yönetme arzusunu görebiliriz. Büyük şirketlerin kazançlarına dokunulmadığı gibi daha rahat cirit atıyorlar. AKP tüm oyunlarına rağmen Ortadoğu’dan hiç pay alamayabilir. Erdoğan’a karşı başlayan uluslararası kampanya bunun bir işareti olabilir. Bu nedenle hem hükümetin hem de batının düşmanlık ve çatışma yaratan oyunlarına karşıyız.
Suriye’de Türkiye de dahil büyük devletler tarafından desteklenen iki taraf arasındaki şiddet uzadıkça kitlelerin ödediği bedel artacak. Suriyeli emekçilerin, kan emicilere fırsat vermeden kendi iktidarları için mücadele etmeye güçleri vardır. (04.07.2012)