Sinif Mucadelesi

Dersim tartışması ve gerçekler

Perşembe 8 Aralık 2011

Dersim (Tunceli) CHP milletvekili Hüseyin Akgün, Zaman gazetesine verdiği demeçte, 1937-1938’lerde Atatürk’ün bilgisi dahilinde Dersim’de soykırım yapıldığı söyledi. Bu sözleri, önce CHP içinde tartışma konusu oldu, tartışma sürüyor.

Başbakan, kendi partisinin gurup toplantısında, mecliste değil, özür diledi, bazı resmi rakamları açıkladı. 13 bin 806 kişinin öldürüldüğünü, 11 bin 683 kişinin sürgün edildiğini söyledi. Dersim katliamını yaşayanlar ise gerçek sayıların iki ya da üç katı olduğunu söylüyor.

Dersim tartışmasında, kitlelerin acıları değil, her partinin kendi hesapları var. AKP açısından, en büyük rakip olan CHP’nin başında Dersimli bir Alevi var. CHP, Alevi oylarını alıyor ve bu oyların bir kısmını kendileri almak istiyorlar.

Öte yandan, Cumhuriyet rejiminin kuruluşundan itibaren sorgulanması, islamcılığı kullanan AKP’yi ve onu destekleyen çıkar çevrelerini sevindirir. Kemalizmin kurduğu kapitalist düzeni sürdürmek için çalışsalar da ideolojilerinin, laik Kemalist düzenin değişmesini savunduğunu söylemekten çekinmiyorlar.

Bunlara bir de burjuva partilerin, kısır tartışmalarıdan kendilerine pay çıkarma çabasını eklemek gerekiyor. Yoksa amaçları, ezilenlerin sözcülüğünü yapmak değil.

Ezilen ve sömürülenlerin mücadeleleri kanlı baskıyla ezildi ve bu devam edecek. Her iki parti de biliyor ki cumhuriyetin kuruluşunda birlikte mücade eden güçler, sonra birbirlerine karşı mücadeleye giriştiler. Sadece kuruluş aşamasında, 1924-1938 yıları arasında Kürdistan bölgesinde 24 isyan oldu. Bunların hepsi ordu güçleri tarafından acımasızca bastırıldı.

İsyanların çoğunun nedeni, bölgedeki feodal güçlerin çıkarlarını ve kendi düzenlerini koruma isteği olmasına rağmen, devlet zulmüne şiddetle karşı çıkıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’dan devraldığı şekilde, Kürtlerin en geri taleplerini bile zulümle karşılık vermiştir. Yavuz Sultan Selim’in katliamından kaçmak için dağlara sığınan Alevilere, Türkiye Cumhuriyeti de farklı davranmadı.

Başbakanın özrü ise burjuva düzenin iki yüzlülüğünün göstergesi. 70 yıl öncesinde yaşananlar için özür dileniyor ama Aleviler, hala benzer talepleri için mücadele ediyor. Devletteki dini ayırımcılığa, Kürtlere yapılan milliyetçi ayırımcılığa karşı mücadele ediyorlar. Bunun karşılığında 70 yıl önce dedelerine uygulanan baskının benzeri, torunlarına yapılıyor.

Son 30 yılda Kürtlere karşı uygulanan savaş nedeniyle 40 bin kişi öldü. Uçaklar, neredeyse her gün, dağları, ormanları bombalıyor. Üç bin köy boşaltıldı, bu sürgün değil mi? Ulusal mücadeleyi destekleyen 10 bin Kürt hapiste, KCK operasyonları ile 4 bin Kürt siyasetçi daha uzun süre hapiste tutulacak.

Devleti yönetenler, arşivleri açıp yanlış yapanları, suç işleyenleri rahatlıkla açıklayabilir. Daha da önemlisi Kürt kitlelerin talepleri kabul edilebelir, şartsız genel af yoluyla, ölen ve zarar görenlerden özür dilenip gerekli telafilerle sorun bir düzeyde çözülebilir. Kürt ve Türk halkının kardeşliğini pekiştirecek böylesi düzenlemeleri bu siyasi partilerden, bugünkü düzenden beklemek saflık olacaktır.

Kürt halkının özgürleşmesi bir düzen sorunudur. Bu da Kürt ve Türk emekçilerin ortak mücadeleyle iktidar olmalarıyla mümkündür.

AKP ve diğer burjuva partilerin demokrasi anlayışı, egemen güçlerin çıkarlarını korumak ve sürdürmektir. Emekçilere dayattıkları siyasetler, hem Türk hem de Kürt kitleleri etkiliyor, zarar veriyor.

Oysa burjuva partiler, siyasetleri gereği, bir bütün olan emekçiler sınıfını, Kürt ve Türk emekçiler sınıfını, bölerek yönetmek istiyorlar.

Komünistlerin görevi burjuva sömürü düzenine son vermek, sınıfları, sınıf ayırımlarını yok etmek için mücadele temektir. (28.11.11)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2011  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 162 - 2 Aralık 2011  Site yaşamını izle Siyasetin Gündemi   ?