Sinif Mucadelesi

İşçiler gücünü gösterdiğinde yasalar değişir

Perşembe 13 Ekim 2011

Hükümet, kıdem tazminatı düzenlemesini gündemde tutarken aynı zamanda, sendikalarla gizli kapaklı görüşmeler yapıyor. İşçilerin aleyhine yasa çıkarmak için sendikacıları sıkıştırıyor.

Diğer tarafta DİSK, sözde hükümete karşı basın açıklamaları ile sokak eylemleri yapıyor. Benzeri eylemleri yapmayan sendikaları şiddetle eleştiriyor. Haklı bir eleştiri! Türk-İş ve Hak-İş kıdem tazminatına ilişkin kılını kıpırdatmıyor. Aslında DİSK de işçileri katmadan, sadece görünüşte mücadele ediyor.

Ancak öte tarafta sendika bürokratları ile hükümet arasında gizli kapaklı, birbirini destekli görüşmeler yapılıyor.

Yeni sendikalar yasa tasarısı üzerinde uzlaşmaya varıldığı açıklandı. Üstelik DİSK Genel Sekreteri, aynı zamanda başkan vekili görevini de yürüten Tayfun Görgün tarafından. Yaptığı açıklamaya göre işkolu sayısının 28’den 18’e indirilmesi, sendikaya üyelik ve istifada noter zorunluluğunun kaldırılması, %10 ülke barajının kaldırılması gibi konularda uzlaşma sağlandı.

Bu düzenlemeler, 1980’deki askeri darbe sonrasında getirilen, sendikal hakları kısıtlayan düzenlemelerdi. Elbette kaldırılması doğrudur ancak önem açısından bakıldığında, işçilerden çok sendika bürokratlarını daha çok ilgilendiriyor. Bir de bürokratların acizliğini gösteriyor. Çünkü sendika üye sayılarının belirlenmesine ilişkin yapılan ama hükümetçi sürekli ertelenerek devreye girmeyen yasa uygulanırsa, %10 ülke barajı nedeniyle, Türk-İş’e bağlı iki-üç sendika dışında tüm sendikaların toplusözleşme yapma yetkisi düşmüş durumda.

Sadece bu değil, Anayasa referandumu ile bir işyerinde, birden çok sendikanın örgütlenebilmesi mümkün hale gelmişti ama aradan geçen iki yıla karşın tek bir örnek olmadı.

Çünkü bırak iki sendikayı, bir sendikanın bile işyerlerinde örgütlenmesi çok zor koşularda oluyor. Patronlar, işçilerin sendikada örgütlenmesine karşı düşmanca tutum alıyor ve işçiler işten atılıyor.

Elbette işçilerin çıkarlarını savunan yasal düzenlemeler gerekli. Ancak yasalar çıksa da uygulanması ve denetlenmesi çok yetersiz. Yasalar, işçiler mücadele etmedikçe hiçbir işe yaramıyor. İşçiler mücadele ettiğinde ise yasalar olmasa bile taleplerini alabilme şansları oluyor.

Sendika bürokratları daha çok işçiyi örgütleyecekleri yerde, hükümetle masada “al gülüm, ver gülüm” muhabbeti yapıyor. Sorunların çözümünün bu yolla olacağı düşünüldüğü için işçi sınıfına saldırılar ve hak kayıpları devam ediyor.

Sendikaların yönetimleri demokratik şekilde oluşmuyor. İşçilerden, işçilikten kopuk kişiler, uzun yıllar yönetimde kalıyor. Yönetimi belirleyen delegelik sistemi de bürokratik ve anti demokratik yapıyı destekliyor. Şimdiki sendikalar yasası, sendika bürokratlarını koruyacak şekilde biçimlendirilmiş.

Eğer işçiler, sendikalar yasasının değişimini aynı bürokratlara bırakırlarsa, onlar kendi çıkarlarına göre çaba göstereceklerdir. Bu da işçilerin şimdiki kötü çalışma ve yaşam koşullarının devamı veya daha da ağırlaşması ile karşılaşabilmesi demek.

İşçi sınıfı haklarını mücadele ile kazandıkça bu günkü sendika bürokratlarına da yol görünecektir. Böylece sömürü düzenine karşı işçilerin çıkarları doğrultusunda yasa yapma olanağı doğar. (03.10.11)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2011  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 160 - 7 Ekim 2011  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?