Sinif Mucadelesi
İngiltere

Yoksulluk öfke yaratıyor

Cuma 16 Eylül 2011

İngiltere’deki ayaklanma dalgası, Londra’nın kuzeyinde bir kent olan Tottenham’da, 6 Ağustos’da başladı. Üç gün içinde, Londra’daki üç ayrı belediyeye ve yarım düzine şehre yayıldı. Ayaklanmanın yayıldığı bu şehirlerden üçü, ülkenin en büyük üç kenti: Manchester, Birmingham ve Liverpool.

Bu isyanlar, geçmişteki isyanları, özellikle de 1981 yılındaki isyanları hatırlattı. 1980’li yılların başında ekonomik durgunluğuna bağlı olarak yoksulluğun yükselmesi ile öfke artmış ve polisin ırkçı saldırıları sonucu çatışmalar yaşanmıştı.

Siyahi gençlere karşı yapılan aynı ırkçı saldırı şimdi, günümüzdeki isyanların patlamasına yol açtı. Bu ayaklanma, Karayipli genç bir baba olan Mark Duggan’ın özel kuvvetlere ait komando tarafından öldürülmesinin ardından başladı. Tüm bunlar, kabaca, 1981’deki olayların yaşandığı yoksul semtlerinden birinde oldu. Bu semtler, ülkedeki işsizlik oranının en yüksek olduğu semtler.

1981’dekinin tersine, isyancılar bu kez polisle çatışmak, karakollara saldırmakla yetinmediler. 2005’de Fransa’nın banliyö bölgelerinde yaşananlardan farklı olarak (Fransa’da o tarihte gençler, kendi okullarına, kendi ailelerinin ve komşularının arabalarına saldırmıştı) İngiliz gençler, en yakınlarında olan en gösterişli zenginliklere saldırdılar.

1981’deki patlamadan sonra, farklı kökenlerden gelen yoksul gençleri bir arada tutabilecek toplumsal iyileştirme siyaseti uygulanmıştı. Bu yoksul semtlerde, halinden memnun olanlar da var, ama o dönem, yakınlarındaki semtlerde dükkan ve lokantası olan komşuları varken sözde “ekonomik sıçrama” sırasında bu siyasetin uygulanması, emlak spekülasyonu ve devamında ekonomik krizden bu yana artan sosyal eşitsizliklerle birlikte bu yoksul semtlerde gettolaşmayı ortaya çıkardı.
Yakındaki zengin semtlerde, isyancılar için böyle zenginlik simgeleri vardı ve isyancılar vitrinleri, özellikle bankaların vitrinlerini, kırdılar ve esnafa ait binaları ateşe verdiler. Manchester’da ve Birmingham’da, şehir merkezindeki ticari binaları ateşe verecek kadar ileri gittiler.

Bir kez vitrinler kırıldıktan sonra onu, isyancıların bir kısmının yaptığı yağma takip etti. Ancak bu beklenmeyen durum karşısında anneler bile bebek arabalarını doldurmaktan geri kalamadı. Aynı şekilde öngörülebildiği gibi, isyanın arkasından düzene isyan etmek için değil, ama bu isyanı fırsat bilen yağmacıların da geleceği biliniyordu.

9 Mayıs Salı günü, ne polisin kitleleri dağıtması ne de köpekleri ve atları kullanması Londra’da etkili olmadı. Londra’nın taşra kentlerinde belediyelerin öğlen saatlerinin ardından neredeyse bütün alışveriş merkezlerini ve dükkanların kapanmasından sonra başkentteki isyan neredeyse durdu. Ancak kimse bu isyanın yeniden başlamayacağı konusunda kesin bir şey söyleyemez. Çünkü diğer bazı kentlerde isyan hareketleri durmadı.

İngiltere başbakanı Cameron tatilini kesip aceleyle ülkeye geri döndü. Bol keseden tehditler savurup “katillere” “hak ettikleri cezadan” kaçınılmayacak gibi tehditler savurdu. Londra’nın bazı semtlerinde, bu tehditleri fırsat bilen, kendine “asayişi sağlama” iddiasında bulunan aşırı sağcı ve köktenci dinci gruplar oluştu.

Genç isyancılara gelince sosyal yaşamlarını değiştirebilmek için rejimin belirli sembollerini hedef aldıklarını düşünüyorlar, ki bazıları bunu medya kanalları önünde, açıkça ifade ettiler. Ama aslında bunda yanılıyorlar. Diğer yandan isyanlar açıkça şunu gösteriyorlar: Bu düzen kokuşmuş bir düzendir ve yoksulluğu ekip, kini ve de öfkeyi doğuruyor. LO


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2011  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 159 - 6 Eylül 2011  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?