Sinif Mucadelesi

Finans spekülasyonu yoksul ülkeleri açlığa sürüklüyor

Çarşamba 9 Şubat 2011

2011 yılı başında Cezayir’in Başkenti Cezayir başta olmak üzere birkaç kentinde açlık ayaklanmaları yaşandı. Cezayir gençliği hayat pahalılığına, şeker, yağ gibi temel gıda maddelerinin fiyatının ev kiralarının aşırı artışına ve işsizliğe karşı ayaklanmıştı. Bu ayaklanmalar 2008’de birçok ülkedeki açlık isyanlarını hatırlatıyor. Gıda spekülasyonu nedeniyle geçen yıl yeniden fiyatlara yüksek zam oldu.

2010 yazında dünya pazarında, buğdayın fiyatı adeta tutuştu. Rusya’daki yangın ve Kanada’daki kuraklık gerekçe olarak öne sürüldü. Ama esas sorun başka: Temel gıdaların fiyatındaki artış, daha köklü. Çünkü artış yangın ve kuraklıktan önce başladığı gibi, yaz aylarından sonra yapılan tahminlere göre dünyadaki temel gıda maddelerinin üretimi, talebin üzerinde olmasına rağmen devam etti. Buğday, mısır ve soya ile birlikte dünya pazarında işlem gören bütün tarım ürünlerinin fiyatı, üretilen ve tüketilen miktarla hiçbir ilgisi olmayacak şekilde arttı. Artış, arz ve talep nedeniyle değil, spekülasyon yüzünden.
Artık devasa miktardaki sermaye vurgun amacıyla hammadde ürünlerine akıyor. Bunun boyutları o kadar büyük ki insanlığı büyük felakete sürüklemesinden korkuluyor. Zaten genel olarak spekülasyon, toplum için zararlı. Ama gıdaya yapılan spekülasyon, daha da iğrenç. Yoksul ülkelerdeki yoksul kitlelerin temel gıdasındaki feci etkileri hemen görülüyor. Buğday, pirinç veya mısır fiyatı, biraz arttığında bile insanlığın önemli bir bölümü açlıkla karşı karşıya kalıyor. Gıda fiyatı tutuşunca milyonlarca insan, sağlıklı beslenemiyor.

Temel gıdadaki vurgundan açlık isyanlarına

Ekonomi, finans sektörünün artan etkisi altına girdikçe temel gıdaya yönelik spekülasyon artıyor. 1970’li yıllardan itibaren ekonomik kriz nedeniyle pazar daraldığı için satış azalmaya ve bunun sonucu olarak kâr düşmeye başladı. Kapitalistler bu durum karşısında kârı koruyup artırmak için üretim dışında kazançlı yatırım aradı.

Özellikle 2008’den bu yana finans çevreleri, devletlere, özellikle de borçlarını ödemekte zorlananlara karşı, spekülasyon yoluyla saldırmaya başladı. Ama daha da vahimi temel tarımsal gıdaya yapılan saldırıların armasıdır. Örneğin vadeli gıda ürünleri alım-satımı yüzde 500 arttı. 2003 ile Mart 2008 arasında vadeli temel gıda alım-satım işlemlerinin miktarı, 13 milyar dolardan, 260 milyara tırmandı. Köpek balığı gibi gıda ürünlerine saldıranlar, dünya tahıl piyasalarını alt üst ettiler. Öyle ki Birleşmiş Milletler’in Ticaret ve Kalkınma Konferansı; “Tahıl ticareti alanına giren para miktarı öyle bir seviyeye ulaştı ki artık fiyatlar uçtu”, diye belirtmek zorunda kaldı.

Gıda maddelerine yönelik vurgun, 2010 yazında başlamadı. Fiyat artışı, 2005 yılından itibaren başladı ve 2008 ilkbaharına kadar çılgınca devam etti ve de finans spekülasyonu yüzünden fiyatlar uçtu. Buğday, mısır ve pirinç fiyatı son 30 yılın en üst seviyesine fırladı. İnsanlığın büyük çoğunluğunun temel gıdası olan bu ürünlerin fiyatı, birkaç ay içerisinde iki katına çıktı. Artık zengin ülkelerde bile yoksullar için aşevleri açılmaya başlandı. Yoksul ülkelerde ise milyonlarca insan, açlıktan ölüme makum edildi ve birçok ülkede açlık isyanları çıktı. Birleşmiş Milletleri’in verdiği rakamlara göre Afrika’da, Sahara’nın güneyindeki bölge ülkelerinde yaşayan ailelerin yarısı, günde 1 dolardan daha az bir miktarla geçinmek zorunda. Tahıl fiyatı, yüzde 1 bile arttığında bu bölgedeki 16 milyon insan, açlıktan ölmeye mahkum ediliyor.

Yine aynı nedenlerden dolayı, 2008 yılında dünyadaki aç insan sayısı, 854 milyondan 1 milyarın üzerine çıktı. Yani bir avuç vurguncunun ceplerini doldurabilmesi için 150 milyon kişi daha açlığa sürüklendi. Bugün 1 milyar civarında insan, kapitalist düzenin iğrençliğinden dolayı açlık ve ölümle başbaşa.

2008’den sonra gıda krizini sözde açıklamak için bir sürü hikaye anlatıldı. Örneğin 2007-2008 yılları kötü hasadı; küresel ısınma; mısırın bioyakıt üretimi için kullanılması… Çin’de nüfus çok arttığı için et tüketimi arttı ve diğer ülkeleri açlığa sürüklüyorlarmış! Söylenenlerin bazılarında biraz gerçeklik payı olsa bile bu uzmanların esas amacı, spekülasyonun gıda krizindeki etkilerini saklamak. Bilindiği gibi 2008’den sonra gıda üretimi arttı, yine dünya piyasalarındaki arz talepten daha fazla… ama fiyatlar artmaya devam ediyor ve de daha öncekilerin üzerinde.

Finans kuruluşları için tarımsal gıda, yine çok kârlı. Sinik bir şekilde tarım piyasasının gerilemeyeceğini ve insanların beslenmek zorunda olduğunu biliyorlar. Ama gıda ürünlerine spekülasyon yapmak, kitlelerin yaşamak için zorunlu olduğu ürünlerde vurgun yapmak demek. Finans çeveleri, daha çok ve sürekli kazanç getiren alanlar aradıkları için gıda, çok cazip. Her yıl dünya pazarında, 200 milyon ton tahıl, yani toplam üretimin yüzde 10’nu işlem görüyor. Aralarından büyük çoğunluğu yoksul 150 ülke tahıl ithal ediyor. Yani dünya pazarında çok önemli miktarda gıda maddesi işlem görüyor.

Artık uluslararası spekülatörlerin en çok tercih ettiği alan
hammadde piyasaları. “Altın, dolar, petrol, buğday, mısır…” yani güzel kazanç getiren gıdalar, ticaret yapmak için değil sırf spekülasyon yoluyla iyi kâr getirdikleri için işlem görüyor.

Örneğin gıda ürünleriyle ilgili Birleşmiş Milletler’in yayınladığı verilere göre bugün mısırın yüzde 65’i ve buğdayın yüzde 80’i vurguncuların elinde. Son zamanlarda hammadde piyasalarında yapılan işlemlerin sadece yüzde 2’si ürün alım satımı ile sonuçlanıyor. Geriye kalan yüzde 98 ise sadece finans işlemi, yani spekülasyon.

Spekülasyonun yol açtığı insani facialar

Haziran 2010’dan bu yana temel gıdadaki spekülasyon artıyor. Örneğin buğdayın fiyat artışı, yüzde 60 ile 80 arasında, mısır yüzde 40, pirinç yüzde 45 ve şeker yüzde 30 zamlandı ve yazdan itibaren artış sürüyor. Üstelik artık kimse fiyat artışı için kıtlık veya hasatın yeterli olmadığı bahanesini bile gündeme getirmeye cesaret edemiyor! Çünkü Rusya’daki son yılın kuraklığına rağmen, dünya tahıl üretimi tahminlerin üzerinde olup, dünyadaki stok, talepten daha fazla.

Fiyat artışı, sadece tahıl ürünleriyle sınırlı değil. Örneğin Brezilya’da kahve üretimi rekor seviyeye çıkmasına rağmen, fiyat düşmediği gibi kahve fiyatı, 1997’den bu yana en yüksek seviyede. Pamuk fiyatı, son 15 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Mısıra gelince, Ekim ayında sadece borsadaki iki işlem sonucu yüzde 15 arttı.

Temel ürünlerin fiyatının borsada fırlama rekoru belki de kakaoya ait. Temmuz 2010’da Armajaro grubu, 1 milyar dolardan fazla harcayarak 240 bin tondan fazla kakao satın aldı. Yani bütün dünyadaki kakao üretiminin yüzde 7’sini satın aldı! Bu işlemin amacı, büyük kâr elde edebilmek için kakao fiyatının yükselmesini sağlamaktı. Bu spekülasyon Armajaro grubunun yaptığı ilk vurgun değildi: 2002 yılında da, yine borsada kakao fiyatının artmasını sağlamak için 200 bin ton kakao almıştı. 2002’de 1 ton kakao fiyatı 1.400’den 1.600 dolara tırmanmıştı. Bugün ise 3.000 doların üzerine çıktı.

Ancak kakao fiyatının artması Afrikalı üreticilere hiç yaramıyor. Çünkü onlara çok önceden belirli bir fiyat verilir ve sonra borsada fiyat ne kadar artarsa artsın, ek bir kuruş bile kazanmazlar. Maliyetleri arttığı için de gittikçe yoksullaşıyorlar.

Haziran 2010’dan itibaren temel gıdaların fiyatının çok arması, acılara açıyor. Çünkü fiyatın sürekli değişmesi nedeniyle bunları ihraç eden ülkelerin, gelir garantileri yok ve bu nedenle de bütçe hazırlamak, harcamaları planlamak ve alt yapıları gerçekleştirmede karar almakta zorlanıyorlar.

Afrika ülkeleri, bugün gerekli gıdanın yüzde 85’ini ithal etmek zorunda. Bu nedenle fiyat artışı onları çok etkiliyor. FAO (Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Örgütü) Kasım 2010’da yaptığı bir açıklamada, temel gıda ürünlerindeki zammın, yoksul ülkelerin ithalat giderinin yüzde 11 civarında arttırmasından korktuğunu belirtti. Bu faturanın dünya seviyesinde şimdiye kadar görülmemiş bir rakam olan 1 trilyon dolar, yani 2008’deki rakamdan da büyük olacağı söyleniyor.

Kapitalist düzen, temel gıda ürünleri üzerine yapılan vurgun yoluyla da dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamaktan aciz olduğunu ortaya koyuyor. Üretim, insanların ihtiyaçlarını karşılamak için yapılmıyor. Önümüzdeki aylarda, yoksul ülkelerdeki kitlelerin durumu çok daha kötüye gidebilir. Kapitalistler, temel gıda ürünlerine karşı yaptıkları spekülasyon yoluyla fiyatın armasını sağlıyor ve böylece milyonlarca insanı ölüme sürüklüyorlar. LO
(11.01.2011)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2011  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 152 - 4 Şubat 2011  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi’nin Sözü   ?