Sinif Mucadelesi

Tophane ne ilk ne de son olacak

Perşembe 7 Ekim 2010

İstanbul’da Tophane semtinde sanat galerilerine yapılan taşlı sopalı saldırı yankı yaptı.

Böylece bu saldırının kendiğinden birden bire olmadığı, daha önce de Beyoğlu’nun başka semtlerinde benzer saldırılar olduğu öğrenilmiş oldu.

Semt sakinleri ve bir kısım medya tarafından, “içki” bahane olarak gösterilmiş olsa da, esas neden, başka yerlerde olduğu gibi Tophane’de de yaygınlaşan “linç kültürü”dür.

Bu bölge, iptal edilen ancak sürekli gündemde tutulan Galataport ihalesinin, yani Galataport kentsel dönüşüm projesinin çerçevesine dahildir.

Kentsel dönüşüm sır değil, şehrin merkezindeki yoksulların, şehrin etrafına sürülmesinin kibar adı. Son olarak Fatih’te Romanların, yaşadıkları evlerinden ayrılmak zorunda bırakılması akıllarda.

Tophane’de artan rant imkanı nedeniyle fiyatlar patladı. Semtte yaşayan yoksullar, artık yaşayamaz duruma geldi. Zaten bir çok kez, şikayetlerini belediyeye iletmişler. Ama hiç dikkate alınmadılar.

Semt yoksulları için sanatçılar, onların yaşam imkanını zorlaştıran içkicilerden fazla bir şey ifade etmiyor olsa gerek. İşte böylece, her türlü kışkırtmaya, yönlendirmeye açık kalabalıklar oluşur. Bu işsiz, yoksul, mahrum bırakılmış semt sakinleri, dini önyargılarının kışkırtılmasıyla rahatça saldırgana dönüşebiliyor.

Üstelik, “her şeyi devletten beklememesi gerektiğini” öğrenen, suçlu ilan ettiğine saldırdığında hiç ceza almayan, aksine anlaşıyla karşılanan, kendi cezasını kendisi kestiği için medyada övülen, adalet sistemine güveni kalmayan, polisin taraflılığına ikna olan insanlar, bir kıvılcımla harekete geçmeye hazırlar. İşte linç kültürü böyle oluşuyor.

Aslında Tophane’de benzer sergiler ve içkili açılışlar, 1992’den beri oluyor. Bugün böyle bir aşamaya gelinmesi, bir birikimin sonucudur ve adım adım gelen bu sonuç, yetkililerin hiç umurunda olmadı.

Böylesi saldırılar, son yıllarda artıyor. Edirnekapı’da bildiri dağıtan öğrencilere saldılanlar oldu, Trabzon’da defalarca yaşandı, geçtiğimiz ay Bursa’nın İnegöl ilçesinde, önceki yıllarda BDP’nin Bursa mitinginde ve son olarak Ankara ve Bolu’da tutuklu yakınları derneğinin yürüyüşüne saldırıldı. Çoğu Kürtlere yönelik olsa da, artık adi suç işleyenlere, ufak hırsızlara, tecavüzle suçlananlara ve son olarak “sanatseverlere”. Yani gücü yeten herkes, suçluyu buluyor, cezasını belirliyor ve hemen ödetiyor!

Emekçiler, kadınlar ya da öğrenciler, bir hak için mücadele ettiklerinde, anında polis ve hatta jandarma devreye giriyor. Paşabahçe devlet hastanesinde çalışırken işten atılan bir kadın işçi, işe geri dönmek için verdiği mücadelesinde, polisin sayesinde başına gelmeyen kalmadı. Ama sıra saldırıya uğrananların korunmasına gelince, polis yok oluyor.

Bu düzende, çıkar ilişkileri, her şeyin önüne geçiyor. Biraz kazanç için gericilik besleniyor, yoksulluk bir silah gibi kullanılıyor.

Gericiliği siyasi çıkar için kulanmaktan çekinmeyen başbakan, medyaya kızıp bu tür olayların fazla gündemde tutulmamasını söyleyip, medyayı tehdit etti. Linç kültürünü besleyen işte bu sömürü düzenidir. Ona karşı mücadele de, sömürü düzenine karşı mücadele ile mümkündür. (26.09.2010)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 148 - 1 Ekim 2010  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?