Sinif Mucadelesi

Anayasa halkoylaması ve onun etrafında koparılan yaygara emekçiler için bir tuzak

Çarşamba 8 Eylül 2010

Yoksulluğun, açlığın göstergesi olarak, “imaj” bozan iftar çadılarının yerini alan “büyük iftar yemekleri” iktidarın yemeğe karşılık oy toplama rezaletine döndü.

Anayasa değişikliği halk oylaması için şehir şehir dolaşıp, sanki seçim varmış gibi mitingler düzenleyen, bol keseden konuşup, birbirlerini karalamaya çalışan politikacılar, emekçilerin sorunlarına değinmiyor.

Hükümet, öyle bir hava yaratmaya çalışıyor ki, anayasa değişikliği kabul edilirse, en önemli sorunlar çözülecek. Muhalefet ise aksine, çok önemli sorunlar çıkıcak demeye getiriyor.

Her iki taraf da yalan söylüyor. Bir çok anayasa ve anayasa değişikliği yapıldı, emekçilerin, yoksulların, geçim derdinde, insanca çalışma olan milyonların hiçbir temel sorunu çözülmedi. Çünkü tüm yasalar, iktadırların çıkarlarına göre yapılıyor.

900 bin kişinin, girdiği KPSS sınavında sahtekarlık ortaya çıktı, 2 milyona yakın memuru ve ailelerini ilgilendiren sözleşme görüşmeleri yapıldı, hiçbir politikacı, zora düşmediği, ya da çıkarına kullanamayacağı sürece ağzına almadı.

Et, sebze, meyve fiyatları, yaz ayına rağmen emekçilerin, dar gelirlilerin satın alma gücünün çok üstünde, Hiçbir siyasetçi bu konuda laf etmiyor. Enflasyon artıyor, sözünü etmeye değmez!

Neredeyse her hafta başka bir konu gündeme getiriliyor, karşılıklı hakaretler ediliyor, medya da gündemde tutuyor. Ama sonuç yok...

En çok kullanılan Kürt düşmanlığı. Üstelik, daha kısa bir süre önce, Kürtlere karşı açık saldırılar olmuşken. Ayrılıkları derinleştiren, farklılıkları horgören, başka fikirleri aşağılayan bu siyasetçiler, toplumun en gericileridir. Ne onların taraf olduklarından ne de karşı olduklarından emekçilerin yararına bir şey çıkar. Bu politikacılardan ümitlenmek, emekçiler için daha büyük bir hayal kırıklığı ve boşa geçen zaman demektir.

Hükümet, sekiz yıllık iktidarında gösterdi, büyük sermayeye hizmet ediyor. Yapmak istediği değişiklikler, bu hizmeti daha iyi verebilmek için. Kitlelere, sadece kendisine oy vererek demokrasi getireceğini söylüyor. Böyle bir şeye kanmak, siyasetçilerin emekçileri zorladığı sözde seçeneklerden birine taraf olmak, bu düzenin tuzağına düşmek demektir. Çünkü demokrasi isteğiyle verilen her evet oyunu, kendine destek sayıp yine büyük sermayeye hizmet için kullanacak.

CHP ise, AKP’ye karşı her hayır oyunu, kendine destek sayıp seçimi öne alıp iktidara gelmek için kullanmak isteyecek.

Milyonlarça emekçinin, işsizin, sorunları, hiçbir yasa değişikliğiyle çözülmez. Hiçbir seçim ya da halk oylaması, işçi sınıfının temel sorunlarını çözmedi.

Halkoylaması vesilesiyle emekçilerin iki kutba ayrılması, bu düzenin işine geliyor ama emekçilere zarar veriyor. Böylece, aynı işyerinde aynı sorunları yaşayan emekçilere, sorunlarını çözmek için mücadele etme zemini kalmıyor. İşte bu en çok sermayeyi ve emrindekileri sevindirir.

İşte bizlerin görevi, düzenin siyasetçilerin emekçileri çektiği bu tuzağa çekilmesini önlemek için çalışmaktır, akıntısına kapılıp taraf olmak değil.

Emekçileri gerçekten savunan bir siyaset, işsizliği ve geçim derdini, çalışma koşullarındaki zorlukları temel almalı. Patronların hesap defterlerinin açılmasını, kasalarındaki milyarların işsizliğe, toplumsal ihtiyaçlara harcanmasını savunmalı, herkese insanca bir yaşam ve çalışma sağlayacak bir düzeni amaçlamalı.

Ama bunlar, düzenin siyasetçilerinin ve onların dayattığı seçeneklerin, sahte vaatlerinin peşinde koşanların gündeminde değil.(01.09.10)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 147 - 3 Eylül 2010  Site yaşamını izle Başyazı   ?