Sinif Mucadelesi

AKP’nin Kürt sorununda farklı bir siyaseti yok

Perşembe 13 Mart 2008

Askeri operasyonun aniden sona ermesi, günlerdir savaş çığırtkanlığı yapan, uzman görüşü diye saçma sapan hayali planlarla PKK’nın yok edileceğini anlatan, ordunun açıklamalarını şişirip haber diye sunan, bol keseden kan damlayan sözler sarf eden burjuva medyasını şaşkına çevirdi. Şimdi de operasyon ABD’nin emriyle mi bitti, generaller doğru mu söylüyor, diye tartışıyorlar. Sorunların medyanın yansıttıklarıyla çok sınırlı ilgisi vardır.

Son askeri operasyon PKK’yı yok etmekten öte başka çıkarları da kapsıyor. Kürtlerin ulus olmasının ötesinde Ortadoğu petrollerini kimin kontrol edip, kimin kullanacağı sorunu vardır.

Zengin ülkeler çıkarlarını hesaplarken, işçiler ve emekçiler öldürülüyor, yoksullaşıyor. Bu zengin devletlerin umurunda olmuyor. Çıkraları için taşeron ülkeleri kullanıyor.

Kürt halkı dört ülkenin sınırları içinde yaşıyor. Her devlet adeta kendi Kürdüne düşman. Bu ülkeler çıkarları çeliştiğinde "düşmanımın düşmanı, dostumdur" siyasetine yönelebiliyor. Böylesi sahte dostluklardan kaynaklanan Kürdü Kürde vurdurma siyasetinin geçmişte örnekleri var!

Geçmişte Türkiye, Talabani ve Barzani’nın güçleriyle birlikte PKK’yla çarpışmıştı. Benzer olarak Iran, Irak’taki Kürt guruplara, Saddam döneminde kimi zaman yer verirken, kimi zaman Kürtlere bomba yağdırmaktan geri durmadı. Şimdi de sözde Amerika, Irak, Suriye ve İran Kürtlerine dost gözüküyor, Türkiyeli Kürtlere ise düşman. Aynı Amerika, bir yıl önce PKK ile görüşüyor, PKK temsilcileri ortak ilişkileri sürdüreceklerini açıklıyordu. Bugün, uzun vadeli çıkarları gereği, PKK’yı sözünden çıkmayacak konuma getirmek için düşman ilan etti.

Oysa Irak, Suriye, İran ve Türkiye’de yaşayan Kürtlerin ulusal talepleri aynı. Kürtlerin bölünmüş olması ulusal mücadeleyi güçlendirdi. Sadece Türkiye’de 29 isyan, sonuncusuyla birlikte 25 sınır ötesi operasyon yapıldı.

Mustafa Kemal’den başlayarak dönem dönem tüm liderler Kürt sorununa vurgu yaptı ama kullanılan kelimelerden öte bir şey değişmedi. Oysa burjuvazi isterse düzenin sınırları içinde burjuva bir çözüm sağlanabilir. Bugün Kürtlere önderlik etme iddiasındakilerin farklı bir önerileri olduğu iddia edilemez.

Kapitalizm farklılıkları körükleyen, çatışma üreten bir sistemdir. Bir yandan farklılıklar kışkırtılırken, diğer yandan ulusal farklılığı inkar etme, boğma siyasetinin, askeri yolla uygulansa bile çözüm olmayacağı kesin. Tersine Kürtler, ülke çapında daha politik bir güç haline geldi. Bu süreçte en büyük bedeli ödeyen Türk ve Kürt emekçiler, yoksullar, işçi sınıfıdır. Çünkü her atılan kurşun ve bomba, hem onlara isabet ediyor hem de onların cebinden çıkıyor. Hükümetler, askeri ve polisiye harcamaların masrafını ücretleri düşürerek, zam yaparak, vergileri arttırarak emekçilerin cebinden karşılıyor.

İşçi sınıfı savaşın faturasını ödemek istemiyorsa, büyük sermayenin siyasetini uygulayan hükümetleri ve emrindekileri durdurmak için sesini yükseltmelidir. Kürt halkının ulusal hakları ve Türk emekçilerle birlikte katlandıkları yoksulluk ve işsizlik ve bunun sonucu olarak kötü yaşam koşulları, kötü barınma, toplumda aşağılanma ancak Kürt ve Türk emekçilerin sınıf ekseninde verecekleri bir mücadele ile aşılabilir.

Kendine devrimci diyen Türkiyeli solunun büyük bölümü ezilen Kürt halkının ulusal taleplerine ve haklarına gereken ilgiyi göstermiyor. Türk solunun milliyetçi siyasetinin bir benzeri Kürtler için de geçerli. Ulusal temeldeki bakış açısı, işçi sınıfı içinde birliği değil güvensizliği körükler. Bu nedenle bir an önce işçi sınıfı ekseninde enternasyonalist bir temelde örgütlenme gereklidir. (04.02.08)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2008  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 117 - 7 mart 2008  Site yaşamını izle Siyasetin Gündemi   ?