Sinif Mucadelesi

Çözüm zor değil! Kürt halkının temel talepleri karşılansın

Cumartesi 17 Temmuz 2010

Çatışmaların şiddetlenip yeniden asker ölümlerinin artışı üzerine, devlet ve hükümet düzeyinde üst üste “uzun” toplantılar yapıldı. Bir süredir hiçbir konuda anlaşamayan, generaller, hükümet ve üst düzey devlet görevlileri, “terör”e karşı mücadelede anlaştı.

Hatta cumhurbaşkanı, her milletten işçiyi; madenlerde, tersanelerde, imalathanelerde, fabrikalarda ve tarlalarda ölümüne, en ağır koşullarda çalıştıran kâr hırsıyla gözü dönmüş patronların örgüt yöneticilerini ve buna gıkı çıkmayan sendika bürokratlarını da uzlaştırdı. Herkes terör bitsin, artık kimse ölmesin diyor.

Bu başa saran, birkaç yıl aralıkla ve birkaç farklı tekrarlanan kaçıncı tur?

Bugün “terör” denen, daha önce “Kürt sorunu”, ondan önce de “doğu sorunu” denen, büyük acılara neden olan bu savaş, geçmişte olduğu gibi bugün de gerçekler temelinde tartışılmıyor. Devlet katındakiler, siyasi partiler ve ordu, hatta patronlar için bile “çıkar” malzemesi olarak kullanılıyor. Elbette buna PKK ve BDP’de dahil.

Kürt halkı, kendini askeri baskıyla katleden, ekonomik baskıyla ezen Türk burjuva devletinin zulmü altında. Kürtler, dünya üzerindeki tüm halklar hangi haklara sahipse, örneğin Başbakanın Filistin halkı için talep ettiklerinin tümünü ve bugün halkların mahrum bırakıldığı hakları da hak ediyor. Bu mahrumiyet, haksızlık artık bitmeli!

Bu nasıl mümkün olacak?

PKK yöneticileri, aslında kendilerine ve kadrolarına haklar ve koltuk istiyor. Elbette bunu, açıkça söylemiyorlar: Yerel yönetimde özerklik, dilde eğitim hakkı gibi gerekçeler ileri sürüyorlar. Bunlar, aslında orta sınıfların yani somut olarak okumuşların yararlanacağı olanaklardır. Tarlada çalışıp arada birkaç ay okula giden, en fazla işportacı olabilen veya hiçbir zaman iş bulamayan milyonlarca Kürdün, Kürtçe eğitim hakkından yararlanması ne ki? Türkçe bilenler, Türkçe eğitimden ne kadar yararlanıyor, bu onlara ne sağlıyor? İş mi, insanca yaşam mı, soysal güvence mi, emeklilik mi?

Karşı tarafta yeni kâr olanakları nedeniyle sorunun çözülmesini isteyen patronların güdümündeki hükümet var. Ancak hükümet, her şeye hakim değil. Tüm toplum, yıllardır aynı politikacılar tarafından “milliyetçilik” zehiri ile zehirlendi. Mevcut çıkar ilişkilerinden yararlanıp değişiklik istemeyenler var. Yine, bu savaş nedeniyle ayrıcalıklı bir konumdaki generaller var. Üstelik birçok kesim, hükümet de şu ya da bu konudaki çıkar farklılığını, bu sorun üzerinden ifade ediyor. Tüm bunlar, durumu daha da karıştırıyor, içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Buna karşılık “açılım” sevdalısı hükümet ne yaptı? Vaat ve vaat dolu birkaç toplantı. Somut, kalıcı hiçbir adım atılmadı. En küçük girişim, kısa sürede geriye alındı.

Bugün hem devlet hem de PKK, Türk ve Kürt kitlelerin acı çektiği bu durumdan aynı yolla çıkma kararında: Devlet “profesyonel” askerle, PKK “militan”la savaşarak!

PKK, Türk devletinin Kürt halkına reva gördüklerinin bir sonucudur, tersi değil. Generaller ve hükümet, gerçeği tersinden görüyor, PKK yok edilirse sorun çözülür deniyor. Bu gerçek niyetlerinin de göstergesi. Kürtlerin maruz kaldığı baskı ve ayırımcılık, yokluk ve yoksulluk umurlarında değil.

BDP yöneticileri de tıpkı PKK yöneticileri ve generaller gibi düşündükleri için “PKK silah bıraksın” demiyor. Kendini Kürtlerin önderi olarak gören bu kişiler, “biz Kürtler için ölüyoruz, Kürtler de bize koltuk garantilesin” demeye getiriyor.

Kürt halkının acıları ne bu siyasetle ne de bu siyasetçilerle sona eremez. Kitleler, kendi çıkarları için kendileri harekete geçmeli. Hükümet ve devlet bize Türk ve Kürt emekçilerin esas sorunun “terör” olduğunu söylüyor. Bu tuzağa düşmeyelim. (01.07.10)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 145 - 2 Temmuz 2010  Site yaşamını izle Başyazı   ?