Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2010 > Sınıf Mücadelesi Sayı : 144 - 4 Haziran 2010 > Fabrikalardan... İşyerlerinden > Belediye
Cezalandırma sürgünleri devam ediyor
Temsilci seçiminde sendika-işveren ittifakına karşı çıkan muhalefet listesi, beklenenden fazla oy alarak, az bir farkla seçimi kaybetti. Şimdi, sendika şube yönetimini oluşturacak delege seçiminin yapılması gerekiyor. Eğer işçiler kendi delegelerini seçerse, şube yönetimini değiştirebilir ve işçiyi denetim altında tutma hesaplarında önemli bir gedik açılmış olacak. Bundan dolayı, oy yükselişini kırma hesapları yapılıyor.
Muhalefet listesinin hazırlanışında yer alan bir arkadaşımız, gündüz vardiyasından alınıp gece vardiyasına sürüldü. Arkadaş, kendisi aynı vardiyada çalışan 400 kişi arısından neden seçildiğini, bunun normal bir durum olmadığını ve ailevi nedenlerle gece çalışmak istemediğini söyledi. İşveren tarafı, arkadaşın itirazlarına bir gerekçe göstermek zorunda olmadıklarını, istediği işçiyi istediği yerde çalıştırabileceklerini söyleyerek karşılık verdi.
Durumu sendika şube başkanına taşımak zorunda kaldık. Toplusözleşmenin ilgili maddesine göre, işverenin vardiya değişikliğini sendikaya bildirmesi gerekiyordu. Önce haberim yok diyen başkan, madde hatırlatılınca işi olduğunu ilgilenemeyeceğini söyledi. Böylece bu işin başkanın bilgisi dahilinde yapıldığı ortaya çıktı.
Bu duruma işçilerden gelen tepki büyüyünce, sorunu Genel-İş başkanına taşıdık. O da, şube başkanını arayarak, arkadaşın eski yerine geri dönmesi için yönetimle görüşüp durumu düzeltmesini söyledi. Her şeye rağmen, yönetim tavrında ısrarcı oldu. Bu durum, sendika ile işveren arasındaki ilişkinin vahametini gösteriyor. Genel-İş başkanına rağmen işverenin keyfi uygulaması devam ediyor.
Bu ilişkilerden işçi zarar görüyor. Sendika yönetimi işçiye danışmadan, 2 bin lira ücret alan kadrolu işçi için de 540 lira ücret alan taşeron işçisi için de yüzde 10 artış sözleşmesi imzaladı. Sözleşmenin, işçiye danışmadan imzalanması DİSK’in tüzüğüne aykırı. Sürekli kendilerini savunuyorlar ama işçinin hak alması onları hiç ilgilendirmiyor. İşverenle köprüleri atarlarsa koltuklarında rahat oturamayacaklarını biliyorlar. Bu nedenle ilişkiyi kesmiyorlar.
26 Mayıs’taki genel grev, işyerinde fiyaskoydu. Sendika konfederasyon yönetimleri, taşeronlaştırmaya, esnek çalışmaya, özelleştirmeye, 4C’ye karşı mücadeleden çark ettiler. Türk-İş yönetimi iş bırakmayı öğle tatiline denk getirdi. DİSK de farklı bir tavır almadı.
Süleyman Çelebi, bir saatlik iş durdurma eylemi nedeniyle Şişli Belediyesi’nde yaptığı açıklamada, gelmiş geçmiş hükümetlerin, burjuva partilerin hiç kabahati yokmuş gibi her şeyi AKP iktidarına yükledi. Sendikacıların, konuşmalar boyunca attırdıkları “Recep bey 4C’yi al başına çal” sloganı, kendilerini neye pazarladıklarını belli ediyor. (Bir işçi)
