Sinif Mucadelesi

Kürt açılımı mı, yoksa Kürtlere yeniden saldırı mı!

Perşembe 24 Haziran 2010

Son haftalarda Kürdistan bölgelerinde askeri operasyonlar hızla artmaya başladı. Yeniden operasyon, askeri saldırı nedeniyle ölümler arttı. Örneğin 2 Haziran tarihli Milliyet gazetesi, Nisan ve Mayıs aylarında 19 ayrı olayda, toplam 34 güvenlik görevlisi şehit olduğunu yazdı. Tabii ki Kürt halkı arasında kaç kişinin öldürüldüğünden söz bile edilmiyor! Öcalan ise 1 Haziran’dan itibaren hiçbir muhatabı kalmadığı için artık süreçte aracı olmadığını duyurdu.

Özellikle son yıl içerisinde Başbakan Erdoğan ve yönettiği AKP hükümeti medya kanalları ve sayfalarında bolca “Kürt açılımını” nasıl demokratik bir şekilde gerçekleştireceğini, nasıl artık bundan sonra Kürt kökenli vatandaşların herkes gibi normal bir muamele göreceğini anlatıp anlatıp bitiremedi. Pekiyi sonuç ne? Sıfır sıfır elde sıfır!

Kriz etkisini bütün illerde göstermeye devam ediyor. Ama özellikle Diyarbakır ve Şırnak bölgeleri başta olmak üzere Kürt illerinde işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, askeri ve özel tim baskıları olmak üzere her türlü baskılar devam ediyor. Kısacası bu meşhur “demokratik açılım” hiçbir sorunu çözmediği gibi artan krizin etkileri nedeniyle de kitlelerdeki öfke ve kin her geçen gün artıyor.

Her yaz Kürt illerine askeri operasyon yapan ordu, bu yıl da sanki siyasilerin yaklaşımında bir değişiklik yokmuş gibi hareket ediyor. Bu durum, ordu ile hükümet arasında birçok konuda yaşanan farklılığın Kürtlere uygulanan baskıda olmadığını mı gösteriyor? AKP hükümeti, şimdiye kadar, askeri saldırılarda orduyu destekler tutum aldı. Hatta ABD ve Irak’la PKK’ya karşı saldırılarda işbirliği devam ettirildi. AKP, ordu ile askeri darbe konusunda karşı karşıya geliyor ama Kürt kitlelerinin taleplerine sıra gelince iş değişiyor.

Birkaç yıl önce ordu ve medya tarafından Barzani hedef tahtasına konmuş başbakan ise açıkça “gerekirse görüşürüm” demişti. Barzani’nin ülkede olduğu bugünlerde, askeri saldırganlığın artması, ordu ile hükümet arasındaki farklılığın ifadesi de olabilir.

Elbette ki bütün bu olumsuz süreç, PKK cephesinde de “barış” yanlılarının etkisinin kırılmasına ve çatışma taraftarlarının öne çıkmasına yol açmış olabilir.

Perde arkasında dönen dolapları bilmiyoruz, ama ordu içerisinde önemli bir kesimin savaş rantından ve kafa yapılarından dolayı Kürt bölgelerinde sorunların ancak baskı ve şiddet ile çözülebileceğine inandıkları için yeni bir ortam yakalayıp yeniden askeri operasyonları başlatmış olmaları gayet mümkündür. Ne ordudaki generaller ne de sermayedarlar, Kürt yoksulları öldürülmüş, onlara baskılar yapılmış, sefalet içerisindeler fazla umurlarında değil.

Bazı büyük sermaye çevreleri, Kürt sorunu için şimdiye kadar 400 milyar dolardan fazla askeri harcama yapılıp bir sonuç alınmadığı için fazla memnun görülmüyor ve bu nedenle de askeri çözüm yerine siyasi çözüm arzu ediyorlar.

Ancak tamamen bunama safhasına gelmiş bu kapitalist düzende böyle bir çözüm artık hayal gibi görünüyor.

Evet, Kürt halkına karşı yapılan askeri operasyonlara hemen son verilmeli. Türk kökenli emekçiler Kürt halkına tam destek vermeli ve özellikle de sınıf kardeşleri olan Kürt emekçilerle sınıf temelinde bu sömürü düzeninin yol açtığı krize ve bedellerine karşı birlikte mücadele etmeli. Bunun dışında imam ve alevi dedelerinin dua ve yürüyüşleri veya lafta yapılan protestolar ya da aydınların dilekçeleri maalesef hiçbir sorunu çözemez. (03.05.2010)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 144 - 4 Haziran 2010  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?