Sinif Mucadelesi

Anayasa değişikliği paketi, emekçilerin sorunları temelinde değil, patronlar düzenin ihtiyaçlarına göre hazırlandı

Pazar 11 Nisan 2010

Hükümetin bir kez daha gündeme getirdiği Anayasa değişikliği paketi, birbirinden farklı konuları içeriyor: Basına yansıdığı kadarıyla pakette, Anayasa Mahkemesi ile hâkim ve savcıların görev yerlerini belirleyen kurulun yapısının ve üye seçiminin değişmesi, 12 Eylül askeri darbesine yargı yolu açılması, Genelkurmay kararlarına itiraz edilebilmesi, askerin sivil mahkemelerde yargılanabilmesi, memur sendikalarına toplu sözleşmesi hakkı tanınması ve siyasi partilerin kapatılma yetkisinin meclise verilmesi gibi düzenlemek var.

Tüm bu değişiklikler, patronlar düzeni sürdürme görevini üstlenen hükümetin, daha rahat çalışması amacıyla yapılacak. Hükümet, bu girişimini seçimlerde kullanmayı amaçlasa bile milyonlarca emekçinin acil ihtiyaçlarını veya gündemdeki sorunları, işsizlik, Kürt açılımı, Tekel işçilerinin taleplerini dikkate almıyor.

Anayasa değişikliği, ilk AKP hükümetinin programındaydı ama sonra sözü edilmedi. Bu hükümetin kurulduğu aylarda, yetkililer “gündemimizde yok” diyordu. Cumhurbaşkanı da “anayasa için fırsat kaçtı” demişti, şimdi aniden acele ediliyor. Hükümet üyeleri, her öneriye açığız diyorlar ama üç gün süre verip, tüm önerileri reddediyorlar.

Bir süredir, askerlerin, savcıların tutuklanmaları ile süren çekişme yüksek mahkemelerin devreye girmesiyle sürüyordu. Hükümet, bu engeli aşmak istiyor. Ya da yaklaşan seçim için “demokrasi”cilik oynuyor. Veya acelenin nedeni daha farklı da olabilir. Yüksek mahkemeler, İstanbul ve Ankara’da belediyenin toplu taşıma ücretlerine yaptığı fahiş zamları iptal ettiklerinde başbakan, “gelsinler, onlar yönetsinler” demişti. Ardından, Tekel işçileri lehine kararlar çıktı. Son olarak 4C’nın, kanunlara aykırı olduğu, düzeltilmesi gerektiği kararı açıklandı. Sonra da, yüksek mahkemelerin işçi emekli aylıklarına zam yapılması gerektiğine ilişkin kararı çıktı.

Tüm bunlar, doğrudan hükümetin ve pat-ronların kararlarını ve kasalarını hedef alıyor. Bu nedenle, yüksek mahkemeleri, istedikleri kararlara alacak bir biçime dönüştürmek istiyorlar. Amaç, başka şeylerin yanında, işçi sınıfına karşı sürdürülen siyasetin rahatça devam ettirilmesidir. Başbakan, daha farklı değişiklikler isteyen patronlara seslenerek, paketi desteklemelerini istiyor. İktidarları döneminde, ekonomik açıdan ne kadar ilerleme kaydettiklerini anlatıyor. Türkiye dünyanın 26’ncı büyük ekonomisi olmaktan 17’inciye yükseldi, ihracat 30 milyar dolardan 100 milyar dolara çıktı diyerek, patronlara, onları ne kadar zengin ettiğini söylüyor ve devamını istiyorlarsa, değişikliği destekleyin demeye geti-riyor.

Hükümet, patronlar düzenin ihtiyaçlarına göre Anayasayı değiştiriyor. Üstelik bu ilk kez de olmuyor. Muhalefet partilerinin itirazı da numara. 1982 Anayasası bundan önce 16 kez değiştirildi. Avrupa Birliği ya da daha çok “demokrasi” bahanesi söylense de her seferinde, tıpkı şimdiki gibi düzenin ihtiyaçlarına göre değişikliler yapıldı.

Eğer hükümet, toplumun sorunları ve çıkarları temelinde bir düzenleme yapmak isteseydi, en önemli sorun olan işsizlikten başlardı. İşçi çıkartmak yasaklanabilir, devlete herkese iş bulma görevi anayasaya yazılabilirdi. Ya da işsizliğin, yoksulluğun önlenmesi devletin görevi haline getirilebilirdi. Eşitlik temelinde güvence getiren bir anayasa ile herkese iş, iyi bir ücret ve adaletli bir düzen kurulabilir.

Mahkemeler düzenlenecekse, iki ayda bitmesi gereken iş davalarını bir yılda sonuçlandırmayan mahkemelerden başlanabilir. Yasalar değiştirilecekse, işçi ile patron sanki eşitmiş gibi kabul eden yasalar değiştirilebilir. Patronun çıkarına olduğunda yasalara harfiyen uyulup işçinin çıkarına olduğunda tek kelimesinin bile dikkate alınmamasını değiştirilmeli. Anayasada, iktidara gelenlerin, kitleler tarafından denetlendiği ve görevlerini yapmadıkları takdirde hemen geri alınabildiği bir düzenleme yapılabilir.

Tüm yasa ve anayasalar, patronların hâkimiyetindeki düzenin ihtiyaçlarına göre yapılıyor. Her şeyi var eden, toplumu ayakta tutan milyonlarca emekçinin fikri sorulmuyor, talepleri dikkate alınmıyor.
İşçilerin çıkarlarını korumanın yolu, üzerinde yazıların olduğu kağıt parçaları değil, Tekel işçilerinin gösterdiği gibi mücadeleleridir. (28.03.2010)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 142 - 2 Nisan 2010  Site yaşamını izle Başyazı   ?