Sinif Mucadelesi

Gerçek tehdit kim? İran mı ABD mi?

Perşembe 15 Ekim 2009

ABD başkanı Barack Obama, G-20 zirve toplantısında yaptığı bir basın toplantısında, İran’ı nükleer silâ üretecek tesisler inşa etmeye çalışmakla suçladı. “Bu İran’a bir uyarıdır” diyen Obama, “İran çatışmaya giden bu yola devam etmemelidir” şeklinde de açık bir tehdit savurdu.
İran nükleer silâhlara sahip olmadığını söylemektedir ve bugüne kadar da kimse bunun aksini kanıtlamamıştır. Ancak gene de Obama, kendisinden önceki başkan Bush gibi, İran’ın sözüne güvenilemeyeceğini söylüyor.

Bu tavır, meseleyi tamamen tersine çevirmek demek. İki ülkenin ilişkilerinde asıl güvenilmeyecek taraf ABD.

Bunu anlamak için tarihe şöyle bir göz atmak yeterli. 1953’te İran ordusu, Amerikan ve İngiliz gizli servislerinin de desteği ile seçimle iş başına gelmiş olan Musaddık hükümetini devirdi. Musaddık, İran’ın kendi topraklarından çıkan petrol üzerinde daha fazla söz sahibi olmasına yönelik çabalar içindeydi. Darbeyi de buna engel olmak isteyen iki büyük emperyalist gücün düzenlediği açıktı.

Bu darbe sonucu iktidara gelen İran Şahı, daha ilk günden ABD’nin desteğine sahipti. Bir yandan ABD, Şah’ın askeri diktatörlüğüne cömertçe yardım verirken, diğer yandan da Şah’ın ABD’de eğitim görmüş gizli polisi, içlerinde ülkenin hemen hemen tüm sendika önderlerinin de bulunduğu binlerce rejim muhalifini hapse atıyor, işkenceden geçiriyor ve öldürüyordu.

Bu zalim rejim ve onun destekçisi olan ABD hükümeti, İran halkının haklı nefretini kazanmıştı. 1979 İran Devrimi Şah’ı devirdi, fakat onun yerini bu kez de İran’ın başta gelen din adamları yönetimindeki yeni bir diktatörlük aldı. İranlı öğrenciler, ABD büyükelçiliğini işgal edince, ABD ile İran hükümetleri arasındaki ilişkiler bozuldu.

1980’de İran, komşu ülke Irak’ı yöneten Saddam Hüseyin rejiminin saldırı ve işgaline uğradı. Savaşın başlarında ABD, Irak’ı desteklemekte ve teşvik etmekteydi. Ancak, 1980’lerin sonlarında ABD’de patlak veren “İran-Kontra Skandalı”nın da gün ışığına getirdiği gibi, ABD daha sonraki yıllarda gizlice İran’a da yardım etmeye başladı.

Her iki tarafa da silâh sağlayan ABD’nin, iki rejimden herhangi birinin savaşta üstün gelerek güçlenmesini istemediği açıktı. ABD’nin bu ikiyüzlü siyasetinin bedeli sekiz yıl süren savaş ve bir milyon ölü oldu. Bu ağır bedeli ödeyen ise tabii iki ülkenin halkları idi.

Şimdi, İran’ın doğu komşusu Afganistan ile batı komşusu Irak, ABD ordusunun işgali altında. İran’ın güney kıyıları yakınında ise ABD pek çok savaş gemisi bulunduruyor. Kısacası, bugün ABD İran’ı kuşatmış durumda.

İran halkı, ABD hükümetine güvenmemekte ve onu bir tehdit olarak görmekte yerden göğe kadar haklı. Ancak Amerikalı işçiler de bu savaşçı ABD hükümetine hiç bir şekilde güvenemezler, çünkü ABD’yi yönetenler sürekli dünyanın her yanında savaşlar başlatmakta ve bu savaşlarda Amerikalı işçilerin çarpışmasını istemektedirler. (28.09.2009 Spark-ABD)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 136 - 2 Ekim 2009  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?