Sinif Mucadelesi

“Demokratik açılım” palavrasının ardındakiler

Çarşamba 9 Eylül 2009

“Kürt açılımı” çerçevesinde, medya üzerinden siyasi partiler arasındaki ağız dalaşı hızlandı. Ancak ortada ne bir adım ne de atılacak adımları öneren bir paket var. O halde ne tartışılıyor?

Bugün görünen tartışma “Kürt açılımı” yapılsın mı, yapılmasın mı! Yani siyasi partiler, tüm toplumu ilgilendiren bu sorun çözülsün mü, çözülmesin mi tartışması yapıyor. Tartışma, Kürt illerinden oy alan AKP ve DTP bir tarafta, Kürt illerinden oy alamayan Türk milliyetçisi CHP ve MHP diğer tarafta yer alıyor.

Bugünkü tartışma, ilk AKP hükümeti döneminde başlatılan, ikinci hükümette de bir süre devam ettirilen Anayasanın değiştirilmesi tartışmasına benziyor. Ancak o konuda hiç olmazsa ortada bir paket vardı, bu gün o bile yok! O dönemde de aynı kutuplaşma olmuştu.

Sonuçta AKP, demokratikleşme yönünde önemli bir ilerleme yapmamasına rağmen, diğerlerinin gerici, köhnemiş düzeni savunmaları nedeniyle, demokrasiyi savunan parti görüntüsü kazanmıştı. Sonuçta hala anayasa değişmedi.

Kürt sorununa ilişkin tartışma, benzeri küçük siyasi hesaplardan ötürü ya da bazılarının iddia ettiği gibi ABD’nin Irak planına bağlı olarak dışarıdan gelen dayatmalarla mı başladı bilmek tam mümkün olmasa da, şu bir gerçektir ki, toplumda bu sorunun çözümü gittikçe artan bir istek var ve bunun siyasi sistem üzerindeki etkisi artıyor.

Üstelik Türk burjuvazisinin yasal olarak 5 milyar doları aşan Irak ticaretinin sağladığı kazanç kapısını arttırma istekleri (ki bunun 4 milyar dolardan fazlası Kuzey Irak’ladır) hükümet üzerindeki önemli etkisini unutmamak gerekli.

Öte yandan, bir süredir gündemde olan doğal gaz boru hatlarının inşasından ve işletmesinden pay almak isteyen Türk burjuvazisi ve devleti için hatların, Kürt bölgelerinden geçecek olması bile başlı başına bir etken. Yani AKP yerinde hangi parti olsaydı, yapacakları çok farklı olmayacaktı.

Bu açıdan bakıldığında siyasi partiler arasındaki tartışma göstermelik gibi görünüyor. Ancak buna rağmen, onların ne kadar gerici olduğunu gösteriyor. CHP ve MHP, somut hiç bir şey önermedikleri gibi Kürt kitlelerinin aşağılanmasını sürdüren bugünkü durumu savunuyorlar.
Sözde “etnik milliyetçiliğe” karşılar ama aslında onların karşı olduğu sadece Kürt milliyetçiliği. “Türk” milliyetçiliğine hiç de karşı değiller!
Öteki uçta DTP, “Türk” milliyetçiliğine karşı çıkıyor. DTP’li yöneticiler konuşmalarında sürekli olarak “kardeşlik ve demokrasi”yi savunduklarını söylüyorlar ama bunun altında “Kürt” milliyetçiliğini savunuyor. Bu nedenle, kitleleri ikna edemiyorlar.

Kürt olsun, Türk olsun emekçilerin ve yoksulların çıkarları temelinde çözüm öneren devrimci bir siyasetin yokluğunda, AKP’nin bireysel kültürel haklara dayanan “demokratik açılım” lafları gibi anlamlı ve kabul edilebilir görünüyor. Kürtçe medya olanakları, yer adlarının iadesi, yerlerinden edilen insanların topraklarına dönmelerine izin verilmesi, yerel hizmet ve olanakların arttırılması, medyada, resmi kurumlarda, yargıda anadilde konuşma hakkı gibi fazla maliyeti de olmayacak adımlar, sorunun çözümünün başlangıcı gibi sunuluyor.

Oysa “Kürt sorunu” basitçe “bireysel hak” ihlali sorunu değil. Böyle yaklaşıldığında, sorun dili ve kültürel araçları, mülkiyet hakkını kullanmaya indirgenir. Kürtler, tek tek bireyler olarak değil, bir halk olarak görmezden gelindi, aşağılandı ve katledildi. AKP’nin “demokrasi açılımı”nın bununla ilgisi olmadığı gibi, başbakan bu yöndeki taleplere “etnik milliyetçilik” diyerek karşı çıkıyor.

İşte görüşmeye ve karşılıklı “nazik” açıklamalara rağmen ortada duran uçurum budur.

Buna rağmen, yine de uzlaşma sağlanabilir. Nitekim DTP’nin “özerklik” diye ifade ettiği budur ve bu yöntem, İrlanda’dan İspanya’ya kadar birçok ülkede bugün uygulanmakta.

Ancak özerklik veya adı ne olursa olsun, burjuva mülkiyet ilişkilerine, hukukuna, siyasi sistemine dokunmadan sağlanacak bir çözüm Kürt ve Türk emekçileri için fazla bir şey ifade etmeyecek. (07.08.09)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 134 - 7 Ağustos 2009  Site yaşamını izle Siyasetin Gündemi   ?