Ana sayfa > Sınıf Mücadelesi Sayı: 301, 14 Mayıs 2024 > 1 Sınıf Mücadelesi’nin 301. sayısının PDF versiyonunu (...) > 8 Güncel... Güncel... Güncel...
Orta Doğu’daki askeri tırmanış ve sorumluları
Orta Doğu’daki bütün halklar, İsrail Hükümeti’nin İran’ın dron saldırısına askeri yanıtının ve bunun sonuçlarının ne olacağının merakını ve endişesini yaşıyor.
İsrail ordusu, İran tarafından gönderilen dronlar ve füzelerin yüzde 99’unun engellendiğini ve ölü olmadığını ileri sürüyor. Bu saldırı zaten, İsrail’in Nisan ayı başında Suriye’nin başkenti Şam’daki İran Konsolosluğu’nu bombalamasına, bunun sonucunda aralarında üst düzey bir yetkili generalin de bulunduğu yedi İranlı askeri personel de dahil olmak üzere, on bir kişinin ölmesine neden olan saldırıya karşı beklenen bir yanıttı.
Eğer askeri bir tırmanma olursa, bunun sorumlusu İsrail ve onun destekçileri olan ABD hükümeti, onun arkasındaki Fransa, İngiltere ve Almanya’ya olacak. Bu güçlü devletlerden Netanyahu’ya ve Gazze’deki Filistin nüfusunun katledilmesine yönelik bazı göstermelik eleştiriler geldiyse de, bunlar yerlerini yeni ve tereddütsüz bir desteğe bıraktı.
İsrail hükümeti, Gazze’nin askeri işgalinin başlangıcından bu yana, hiçbir delil olmaksızın, İran’ın Hamas’ın 7 Ekim’deki terörist eylemini hazırlamasına yardım ettiğini tekrarlayıp duruyor. Ancak aslında eğer İran hedef alındıysa bunun nedeni çok eskilere dayanıyor.
Amerikan emperyalizmi, Şah diktatörlüğünün 1979 yılında devrilmesinden bu yana, sürekli olarak mollalar rejimini dize getirmeye çalıştı. Bunu, kendi halkına karşı acımasız dini bir diktatörlük olduğu için değil, büyük güçlere ve özellikle de 1979 yılından önce ülkenin kaynaklarını kendi kaynakları gibi gören petrol tekellerine boyun eğmeyi reddettiği için yaptı. İsrail ABD’nin bölgedeki politikasının bir parçası olarak, o zamandan beri gözünü İran’a dikmiş bulunuyor.
Bugün generaller ve İsrailli aşırı sağcı yöneticiler arasında, İran’la hesaplaşmanın zamanının geldiğini düşünen «şahinler» var. ABD’nin tavrı, şimdiye kadar bir yandan İsrail ordusunu Gazze’deki sınırsız savaşını sürdürmesi için serbest bırakırken, diğer yandan da bölgedeki bir yangını önlemeye çalışmak oldu. Amerika’nın İsrail ordusunun ihlallerini örtbas ettiğini göstermek ve bölgedeki devletlerin sessiz kalmalarını sağlamak için Akdeniz’e uçak gemilerinden oluşan iki Amerikan filosu gönderildi. ABD hükümeti hala savaşın tırmanmasını istemiyor gibi görünüyor.
İsrailli ve İranlı yöneticiler, bütün açık rekabetlerine rağmen, şimdiye kadar bir arada yaşamayı başardılar ve her biri, örneğin İsrailliler Filistinlileri, İran rejimi de 2022 yılının sonbaharında yaptığı gibi kendi halkını bastırarak, bölgedeki emperyalist düzenin korunmasına yardımcı oldular.
Netanyahu, İran’ı kışkırtarak, emperyalist yöneticileri, istemiyerek de olsa, Gazze’deki politikasına ilişkin çekinceleri ne olursa olsun, İsrail’le tam bir dayanışma içinde olduklarını yeniden açıkça ortaya koymaya zorladı. Ancak sonuç olarak büyük güçler karar veriyor. Egemenlikleri için gerekli gördükleri takdirde, çatışmanın bölgesel olarak yayılması veya uzatılmasına karar verecek, hatta bunu kışkırtacak olanlar da onlar.
Bu bölgede yükselen tansiyon, küresel ölçekte olup bitenleri yansıtıyor. Bütün büyük güçlü devletler savaşa hazırlanıyor ve askeri bütçelerini arttırıyorlar.
Bu durum Orta Doğu ve Ukrayna’daki çatışmaların ötesine geçiyor. Çünkü hammaddelerin yağmalanmasına ve Batılı büyük şirketlerin çıkarları için halkların sömürülmesine dayanan bütün dünya ekonomik düzeni, savaşa dönüşme tehdidi taşıyan, sayısız rekabetten oluşuyor. Bu bizi son derece ilgilendiriyor. Çünkü yöneticiler herzaman bizim adımıza hareket ediyorlar. İşçiler, emekçiler olarak, kendi sömürücülerimiz olan kapitalist grupların çıkarına olan bu egemenliği, bu yağmalamaları ve bu savaşları kınayıp reddetmeliyiz.
Hükümetin bizi de tıpkı Ukrayna, Rusya, İsrail, Filistin ve diğer pek çok ülkenin emekçileri gibi, kurban etmeye, ölüme göndermeye hazırlamak istediğinden emin olalım.
Bu geleceği reddetmeliyiz. Bu mücadele, sömürücülerimize karşı yürüttüğümüz, ekonomik olarak hayatta kalma mücadelesinin aynısı. Bizi sömüren kapitalist sınıf da, aynı zamanda bizi savaş meydanlarına gönderecek olan sınıfın aynısını oluşturuyor.
(17.04.24)